“Emel Sünter Yalçın, ilk romanı Aşk-ı Gülşen'de çağdaş bir Alissa yaratıyor, insanî aşkla ilahî aşk arasına sıkışmış Verda'nın değişik kimlikler altında Gülşen'i, yani aşkı arayışı okuyucuyu sık sık gerçekliğinden kopartarak imkânsız bir aşkın tatlı düşlerine bırakırken, bazen de gerçeğin tam karşısına oturtarak günümüz insanının bölünmüşlüğüne ayna tutuyor. Tıpkı Dar Kapı'nın Alissa'sı gibi Verda da Tanrı'ya yakararak ona şart koşuyor, kendisini sevebilmesi için Gülşen'i ona geri vermesini istiyor. Aşk-ı Gülşen, konusuyla, kurgusuyla, anlatımıyla her sayfasında okuyucusunu şaşırtan, insanî duyguların derinliklerine kadın duyarlılığıyla girmeyi başaran bir kitap. Hiç kuşku yok, Verda'nın çığlığa dönüşen sessizliğinde, yeri geldi mi kimseye duyuramadığı çığlığında herkes kendinden bir şeyler bulacak, onunla mutlu olacak, onunla birlikte ağlayacak.” - Yrd. Doç. Dr. Ahmet Gögercin
“Emel Sünter Yalçın, ilk romanı Aşk-ı Gülşen'de çağdaş bir Alissa yaratıyor, insanî aşkla ilahî aşk arasına sıkışmış Verda'nın değişik kimlikler altında Gülşen'i, yani aşkı arayışı okuyucuyu sık sık gerçekliğinden kopartarak imkânsız bir aşkın tatlı düşlerine bırakırken, bazen de gerçeğin tam karşısına oturtarak günümüz insanının bölünmüşlüğüne ayna tutuyor. Tıpkı Dar Kapı'nın Alissa'sı gibi Verda da Tanrı'ya yakararak ona şart koşuyor, kendisini sevebilmesi için Gülşen'i ona geri vermesini istiyor. Aşk-ı Gülşen, konusuyla, kurgusuyla, anlatımıyla her sayfasında okuyucusunu şaşırtan, insanî duyguların derinliklerine kadın duyarlılığıyla girmeyi başaran bir kitap. Hiç kuşku yok, Verda'nın çığlığa dönüşen sessizliğinde, yeri geldi mi kimseye duyuramadığı çığlığında herkes kendinden bir şeyler bulacak, onunla mutlu olacak, onunla birlikte ağlayacak.” - Yrd. Doç. Dr. Ahmet Gögercin