#smrgKİTABEVİ Asur İmparatorluk Dönemi Kraliçeleri: Çivi Yazılı Metinler ve Arkeolojik Kaynaklar Işığında - 2023
Asur devletinin M.Ö.1. Binyıl'da imparatorluk seviyesine yükseldiği anlaşılmaktadır. Bu dönem, genellikle “Yeni Asur Dönemi” (yak. M.Ö.934-609) olarak adlandırılmakta ve iki döneme ayrılarak incelenmektedir: 1. Dönem (M.Ö.934-745): Bu dönemde krallar hakimiyet bölgelerindeki otoritelerini sağlamlaştırmakla meşgul olmuş, Asur başkentleri ile Kuzey Mezopotamya'daki mevcut otoritelerini güçlendirmekle yetinmişlerdir.
2. Dönem (M.Ö.744-612): Bu dönemde Asur kralları sistematik bir biçimde yayılmacı bir siyaset izleyerek, başarılı askeri seferler yapmışlar ve Eski Yakın Doğu'nun en büyük imparatorluklarından biri olan Yeni Asur İmparatorluğu'nu kurmuşlardır. Günümüzde Irak'tan ele geçen yüzlerce çivi yazılı tablet sayesinde bu dönem hakkında bilgi edinebilmekteyiz. Gerçekten, Yeni Asur dönemine ait metinler, bugün büyük ölçüde Irak devleti sınırları içinde kalmış olan, imparatorluk başkentlerinden ele geçmiştir. Asur (modern Qal'at Sergat) şehri, ilk başkent olarak Asur tarihi boyunca önemini korumuştur. Asur kralı 2.Asurnasirpal, başkentini Kalhu (modern Nimrut) şehrine taşımıştır. 2.Sargon ise, Dur-Sarrukin (modern Korsabad) şehrini kurarak bu şehri başkenti yapmıştır. Sargon'un halefi ise, başkenti günümüzde Musul yakınlarında bulunan Ninova'ya nakletmiş ve Ninova, imparatorluk yıkılıncaya kadar başkent olarak kalmıştır. Söz konusu şehirlerden ele geçen ve büyük ölçüde yayınlanmış olan çivi yazılı metinlerden dönemin kraliyet kadınlarına dair bilgiler edinmek mümkün olmaktadır. Özellikle Nimrut ve Ninova şehirleri bu anlamda zengin bilgiler içermektedir. Bununla birlikte Sargonid Dönem ile ilgili bilgilerimiz yeterince olgunlaşmamıştır. Ancak bu dönemde, kraliyetteki kadınların siyasette etkili oldukları genel olarak kabul edilen bir görüştür.
Çivi yazılı metinlerden anlaşıldığına göre kadınlar, dini, ekonomik, hukuki ve sosyal hayatta olduğu kadar siyasi hayatta da aktif rol oynamışlardır. Kraliçelerin kralla yazışması, dini ritüellerde kralla birlikte başrolde yer almaları, kendilerine ait mühürlerinin olması ve hatta emirleri altında kendilerine has askeri birliklerin varlığı, kraliçenin sarayda oturan pasif bir kadın olmadığını, aksine kralla birlikte devlet yönetiminde aktif olarak yer aldığını gösteren ipuçlarıdır. Bununla birlikte, elit olmayan halk kadınının ise evde, genellikle kocasının hakimiyeti altında yaşamış olduğunu anlıyoruz.
Asur kraliçeleri hakkında bilgi veren en önemli arkeolojik veriler ise, kraliçelere ait silindir mühürler ve sağlam halde bulunmuş olan lahitlerdir. Lahitler, Eski Mezopotamya'da kadının önemine işaret eden önemli arkeolojik veriler içermektediri Kraliyet kadınlarına ait lahitler genellikle saray veya tapınaklarda bulunmuştur Bu anlamda çivi yazılı kaynakların verdiği bilgiler, arkeolojik verilerle de desteklenebilmektedir. Tüm bu kaynakların verdiği bilgiler harmanlandığı zaman, hepsi için olmasa da, bazı Asur kraliçelerine dair detaylı bilgiler edinmek mümkün olmaktadır.
Asur devletinin M.Ö.1. Binyıl'da imparatorluk seviyesine yükseldiği anlaşılmaktadır. Bu dönem, genellikle “Yeni Asur Dönemi” (yak. M.Ö.934-609) olarak adlandırılmakta ve iki döneme ayrılarak incelenmektedir: 1. Dönem (M.Ö.934-745): Bu dönemde krallar hakimiyet bölgelerindeki otoritelerini sağlamlaştırmakla meşgul olmuş, Asur başkentleri ile Kuzey Mezopotamya'daki mevcut otoritelerini güçlendirmekle yetinmişlerdir.
2. Dönem (M.Ö.744-612): Bu dönemde Asur kralları sistematik bir biçimde yayılmacı bir siyaset izleyerek, başarılı askeri seferler yapmışlar ve Eski Yakın Doğu'nun en büyük imparatorluklarından biri olan Yeni Asur İmparatorluğu'nu kurmuşlardır. Günümüzde Irak'tan ele geçen yüzlerce çivi yazılı tablet sayesinde bu dönem hakkında bilgi edinebilmekteyiz. Gerçekten, Yeni Asur dönemine ait metinler, bugün büyük ölçüde Irak devleti sınırları içinde kalmış olan, imparatorluk başkentlerinden ele geçmiştir. Asur (modern Qal'at Sergat) şehri, ilk başkent olarak Asur tarihi boyunca önemini korumuştur. Asur kralı 2.Asurnasirpal, başkentini Kalhu (modern Nimrut) şehrine taşımıştır. 2.Sargon ise, Dur-Sarrukin (modern Korsabad) şehrini kurarak bu şehri başkenti yapmıştır. Sargon'un halefi ise, başkenti günümüzde Musul yakınlarında bulunan Ninova'ya nakletmiş ve Ninova, imparatorluk yıkılıncaya kadar başkent olarak kalmıştır. Söz konusu şehirlerden ele geçen ve büyük ölçüde yayınlanmış olan çivi yazılı metinlerden dönemin kraliyet kadınlarına dair bilgiler edinmek mümkün olmaktadır. Özellikle Nimrut ve Ninova şehirleri bu anlamda zengin bilgiler içermektedir. Bununla birlikte Sargonid Dönem ile ilgili bilgilerimiz yeterince olgunlaşmamıştır. Ancak bu dönemde, kraliyetteki kadınların siyasette etkili oldukları genel olarak kabul edilen bir görüştür.
Çivi yazılı metinlerden anlaşıldığına göre kadınlar, dini, ekonomik, hukuki ve sosyal hayatta olduğu kadar siyasi hayatta da aktif rol oynamışlardır. Kraliçelerin kralla yazışması, dini ritüellerde kralla birlikte başrolde yer almaları, kendilerine ait mühürlerinin olması ve hatta emirleri altında kendilerine has askeri birliklerin varlığı, kraliçenin sarayda oturan pasif bir kadın olmadığını, aksine kralla birlikte devlet yönetiminde aktif olarak yer aldığını gösteren ipuçlarıdır. Bununla birlikte, elit olmayan halk kadınının ise evde, genellikle kocasının hakimiyeti altında yaşamış olduğunu anlıyoruz.
Asur kraliçeleri hakkında bilgi veren en önemli arkeolojik veriler ise, kraliçelere ait silindir mühürler ve sağlam halde bulunmuş olan lahitlerdir. Lahitler, Eski Mezopotamya'da kadının önemine işaret eden önemli arkeolojik veriler içermektediri Kraliyet kadınlarına ait lahitler genellikle saray veya tapınaklarda bulunmuştur Bu anlamda çivi yazılı kaynakların verdiği bilgiler, arkeolojik verilerle de desteklenebilmektedir. Tüm bu kaynakların verdiği bilgiler harmanlandığı zaman, hepsi için olmasa da, bazı Asur kraliçelerine dair detaylı bilgiler edinmek mümkün olmaktadır.