Atatürk, vatansever subaylara önderlik ediyor ve bir direniş örgütlemeye çalışıyor... Sıfırdan bir ordu kurulması lazım...
Ancak yaptığı ilk iş ne? Meclis kurmak!
Atatürk, Kurtuluş Savaşı'nı bu Meclis'in liderliğinde gerçekleştirdi.
Halbuki, o karmaşa döneminde direnişçi subaylar arasında en üst rütbeli ve en tanınmışı Atatürk'tü. Sadece bu bile Kurtuluş Savaşı'na önderlik etmesi için yeterli olabilirdi. Ancak Atatürk, bir avuç subayın önderlik edeceği bir direniş değil, topyekun Türk milletinin ayağa kalkacağı bir Kurtuluş Savaşı peşindeydi. Doğrusu da buydu…
Milletin iradesinin tecelli etmesi için bir meclisten daha kutsal, daha meşru ne olabilirdi?
TBMM, sadece Kurtuluş Savaşı sırasında değil, Cumhuriyet'in kurulması ve adım adım “muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkılması” mücadelesinde de
Atatürk'ün en çok önem verdiği kurum oldu.
Atatürk, yapmak istediklerini, elindeki yetkileri artırarak Türk milletine dayatmak yerine, Türk milletinin temsilcilerinin yer aldığı TBMM aracılığıyla hayata geçirmeyi tercih etti. Hiçbir zaman TBMM'yi ortadan kaldırmayı, yetkilerinden arındırmayı ya da bir “tek adam rejimi” kurmayı düşünmedi. “Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir” ilkesinden asla vazgeçmedi ve bu millet hakimiyetinin ancak ve ancak TBMM vasıtasıyla gerçekleşebileceğini unutmadı…
TBMM'nin fiilen etkisiz hale geleceği bir Başkanlık sisteminin dayatıldığı şu günlerde, “referandum” arifesinde, Atatürk'ün Meclis Açılış Konuşmaları'nı bir araya getirdik. Meclis'in gerek Atatürk, gerek Türkiye Cumhuriyeti ve gerekse Türk milleti için önemini, değerini, görevini, yetkilerini ve sorumluluklarını hatırlatmak için…
Atatürk, vatansever subaylara önderlik ediyor ve bir direniş örgütlemeye çalışıyor... Sıfırdan bir ordu kurulması lazım...
Ancak yaptığı ilk iş ne? Meclis kurmak!
Atatürk, Kurtuluş Savaşı'nı bu Meclis'in liderliğinde gerçekleştirdi.
Halbuki, o karmaşa döneminde direnişçi subaylar arasında en üst rütbeli ve en tanınmışı Atatürk'tü. Sadece bu bile Kurtuluş Savaşı'na önderlik etmesi için yeterli olabilirdi. Ancak Atatürk, bir avuç subayın önderlik edeceği bir direniş değil, topyekun Türk milletinin ayağa kalkacağı bir Kurtuluş Savaşı peşindeydi. Doğrusu da buydu…
Milletin iradesinin tecelli etmesi için bir meclisten daha kutsal, daha meşru ne olabilirdi?
TBMM, sadece Kurtuluş Savaşı sırasında değil, Cumhuriyet'in kurulması ve adım adım “muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkılması” mücadelesinde de
Atatürk'ün en çok önem verdiği kurum oldu.
Atatürk, yapmak istediklerini, elindeki yetkileri artırarak Türk milletine dayatmak yerine, Türk milletinin temsilcilerinin yer aldığı TBMM aracılığıyla hayata geçirmeyi tercih etti. Hiçbir zaman TBMM'yi ortadan kaldırmayı, yetkilerinden arındırmayı ya da bir “tek adam rejimi” kurmayı düşünmedi. “Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir” ilkesinden asla vazgeçmedi ve bu millet hakimiyetinin ancak ve ancak TBMM vasıtasıyla gerçekleşebileceğini unutmadı…
TBMM'nin fiilen etkisiz hale geleceği bir Başkanlık sisteminin dayatıldığı şu günlerde, “referandum” arifesinde, Atatürk'ün Meclis Açılış Konuşmaları'nı bir araya getirdik. Meclis'in gerek Atatürk, gerek Türkiye Cumhuriyeti ve gerekse Türk milleti için önemini, değerini, görevini, yetkilerini ve sorumluluklarını hatırlatmak için…