#smrgKİTABEVİ Avarlar : Orta Avrupa'da Bir Bozkır Halkı (567-822) - 2024
250 yıl boyunca Orta ve Doğu Avrupa'nın büyük bölümüne hâkim olan Avarlar, Attila'nın Hunları sonrası en etkili devletlerinden biri olmalarına rağmen tarihin tozlu sayfaları arasında kayboldular. Ne Türk tarihinde ne de dünya tarihinde hak ettikleri yeri bulamadılar. Walter Pohl, Avarlar: Orta Avrupa'da Bir Bozkır Halkı (567-822) adlı eseriyle bu büyük ihmali hem telafi ediyor hem de tarih yazımının bundan sonra Avarları es geçmesini imkânsız kılıyor.
Pohl, Avarların Bizans İmparatorluğu, Slavlar, Lombardlar ve diğer unsurlarla yaptıkları savaşlara ve ittifaklara, 626'da Konstantinopolis'i kuşatacak kadar büyük güç kazanmalarına, Charlemagne'ın ordularıyla mücadelelerine ve farklı bir kültürel grup olarak izlerini kaybettirmelerine kadar bu unutulmuş halkın izini sürüyor. 60.000'den fazla mezardan çıkarılan zengin arkeolojik kayıtların yanı sıra Bizanslı ve diğer tarihçilerin Avarlarla ilgili anlatılarını da bir araya getirerek disiplinler arası bir tarihçiliğe imza atıyor.
Kaçak savaşçılardan oluşan bir birlik büyük başarılar vadeden bir isim bıraktı. Muzaffer bir ordu inşa etti ve bir halk olabildi. 250 yıllık gelenek ve müesseselerden sonra ateşleyici gücünü kaybedince bu halk görünüşe göre arkasında bir iz bırakmadan ortadan kalktı. Bu bakış açısından Avarların tarihine ilişkin birçok şey anlaşılabilir hâldedir. Bunları modern bilim sık sık antik etnografinin basmakalıp yaklaşımlarıyla izah etmek istemiştir: Barbar halklarının vahşiliği, açgözlülüğü ve istikrarsızlığı. Çağdaşlara ve daha çok sonraki dünyaya bir halk, ortak kökene dayanan bir cemiyet olarak görünen şey başlangıçta yeknesak bir nitelik arz etmeyen, belirli bir yaşam tarzına göre kutsal bir yasayı benimsemiş birlikten ibaretti. Kağanını takip eden Avar kalabilirdi.
250 yıl boyunca Orta ve Doğu Avrupa'nın büyük bölümüne hâkim olan Avarlar, Attila'nın Hunları sonrası en etkili devletlerinden biri olmalarına rağmen tarihin tozlu sayfaları arasında kayboldular. Ne Türk tarihinde ne de dünya tarihinde hak ettikleri yeri bulamadılar. Walter Pohl, Avarlar: Orta Avrupa'da Bir Bozkır Halkı (567-822) adlı eseriyle bu büyük ihmali hem telafi ediyor hem de tarih yazımının bundan sonra Avarları es geçmesini imkânsız kılıyor.
Pohl, Avarların Bizans İmparatorluğu, Slavlar, Lombardlar ve diğer unsurlarla yaptıkları savaşlara ve ittifaklara, 626'da Konstantinopolis'i kuşatacak kadar büyük güç kazanmalarına, Charlemagne'ın ordularıyla mücadelelerine ve farklı bir kültürel grup olarak izlerini kaybettirmelerine kadar bu unutulmuş halkın izini sürüyor. 60.000'den fazla mezardan çıkarılan zengin arkeolojik kayıtların yanı sıra Bizanslı ve diğer tarihçilerin Avarlarla ilgili anlatılarını da bir araya getirerek disiplinler arası bir tarihçiliğe imza atıyor.
Kaçak savaşçılardan oluşan bir birlik büyük başarılar vadeden bir isim bıraktı. Muzaffer bir ordu inşa etti ve bir halk olabildi. 250 yıllık gelenek ve müesseselerden sonra ateşleyici gücünü kaybedince bu halk görünüşe göre arkasında bir iz bırakmadan ortadan kalktı. Bu bakış açısından Avarların tarihine ilişkin birçok şey anlaşılabilir hâldedir. Bunları modern bilim sık sık antik etnografinin basmakalıp yaklaşımlarıyla izah etmek istemiştir: Barbar halklarının vahşiliği, açgözlülüğü ve istikrarsızlığı. Çağdaşlara ve daha çok sonraki dünyaya bir halk, ortak kökene dayanan bir cemiyet olarak görünen şey başlangıçta yeknesak bir nitelik arz etmeyen, belirli bir yaşam tarzına göre kutsal bir yasayı benimsemiş birlikten ibaretti. Kağanını takip eden Avar kalabilirdi.