#smrgKİTABEVİ Avrupa ve Tarihsiz Halklar CİLTLİ - 2023
Kapitalizmin ortaya çıkardığı, bugün de içinde yaşamayı sürdürdüğümüz dünyanın nasıl şekillendiğine dair Wolf'unki kadar kapsamlı pek az inceleme yapılmıştır. Immanuel Wallerstein'in dünya-sistemi teorisi ve Karl Polonyi'nin Büyük Dönüşüm'ü benzeri çalışmalar ampirik bilgi zenginliği açısından Wolf'unkinin gerisinde kalır.
Akraba düzenli, haraççı ve kapitalist olmak üzere üç temel üretim tarzı belirleyen Wolf'un ortaya koyduğu yaklaşımın özgünlüğü, Avrupalıların yayılmasından ve kapitalizmin gelişiminden önce “tarihsiz halkların” varoluş biçimlerine, büyüyen dünya piyasasının ve ardından endüstriyel kapitalizmin nüfuzuna nasıl maruz kalıp yok edildiklerine odaklanmasıdır.
Böylelikle, başka yazarların “periferi” veya “uydu” gibi kavramlarla işaret ettikleri, fakat esasen etno-tarihçiler ve antropologların inceleme sahası olan “maddi ilişkilerin değişimine dair mikro-topluluklar düzeyinde hareket eden bir analitik anlatı” ortaya çıkar.
Antropolojiyi tarihle bir araya getiren ve son beş yüzyıllık dünya tarihine geniş olduğu kadar ayrıntılı bir bakış sunan bu sosyal bilimler klasiğinin Türkiye'de geç de olsa layık olduğu ilgiyi göreceğine inanıyoruz.
Kapitalizmin ortaya çıkardığı, bugün de içinde yaşamayı sürdürdüğümüz dünyanın nasıl şekillendiğine dair Wolf'unki kadar kapsamlı pek az inceleme yapılmıştır. Immanuel Wallerstein'in dünya-sistemi teorisi ve Karl Polonyi'nin Büyük Dönüşüm'ü benzeri çalışmalar ampirik bilgi zenginliği açısından Wolf'unkinin gerisinde kalır.
Akraba düzenli, haraççı ve kapitalist olmak üzere üç temel üretim tarzı belirleyen Wolf'un ortaya koyduğu yaklaşımın özgünlüğü, Avrupalıların yayılmasından ve kapitalizmin gelişiminden önce “tarihsiz halkların” varoluş biçimlerine, büyüyen dünya piyasasının ve ardından endüstriyel kapitalizmin nüfuzuna nasıl maruz kalıp yok edildiklerine odaklanmasıdır.
Böylelikle, başka yazarların “periferi” veya “uydu” gibi kavramlarla işaret ettikleri, fakat esasen etno-tarihçiler ve antropologların inceleme sahası olan “maddi ilişkilerin değişimine dair mikro-topluluklar düzeyinde hareket eden bir analitik anlatı” ortaya çıkar.
Antropolojiyi tarihle bir araya getiren ve son beş yüzyıllık dünya tarihine geniş olduğu kadar ayrıntılı bir bakış sunan bu sosyal bilimler klasiğinin Türkiye'de geç de olsa layık olduğu ilgiyi göreceğine inanıyoruz.