#smrgKİTABEVİ Avrupa'da ve Türkiye'de Sağlık Politikaları: Reformlar, Sorunlar, Tartışmalar -
Kondisyon:
Yeni
Basıldığı Matbaa:
Sena Ofset
Dizi Adı:
Araştırma - İnceleme - 216
ISBN-10:
9789750505300
Kargoya Teslim Süresi:
4&6
Hazırlayan:
Çağlar Keyder, Nazan Üstündağ, Tuba Ağartan, Çağrı Yoltar
Cilt:
Amerikan Cilt
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
231 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2007
Çeviren:
Meltem Karatoprak
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
152,65
Havale/EFT ile:
148,07
Siparişiniz 4&6 iş günü arasında kargoda
1199088556
474403
https://www.simurgkitabevi.com/avrupada-ve-turkiyede-saglik-politikalari-reformlar-sorunlar-tartismalar
Avrupa'da ve Türkiye'de Sağlık Politikaları: Reformlar, Sorunlar, Tartışmalar - #smrgKİTABEVİ
152.65
Sağlık hizmetleri, devletin vatandaşlarına karşı taşıdığı sorumlulukların daima başında gelir. Ama bu hizmetler, nüfusun kaçta kaçını kapsar, kimleri 'görmezden gelir'? Gelişmiş ülkelerin hemen hepsinde, sağlık temel bir vatandaşlık hakkına dönüşürken, dünyanın öteki bölgeleri de bu reform "rüzgârlarına" kapılıyorlar. IMF ile Dünya Bankası'nın da desteklediği bu 'insanî' tutumun gerçek nedeniyse, yoksulları da küresel piyasa oyununda tutmak. Elbette her yeni reform paketiyle, özel sektörün sağlık alanındaki işgali genişliyor ve devletin tek başına hizmet vermesinin etkin olmadığı ileri sürülerek, maaşlı sağlık personeli istihdamının daraltılması öneriliyor. Gelişmekte olan ülkeler, reformları kendi koşullarına göre eğip bükerek, vaat edilen eşitlik ve hakkaniyet koşullarını en başta ortadan kaldırıyorlar. Peki ya Türkiye? Nüfusun tamamını kapsamaktan uzak "Genel Sağlık Sigortası" tasarısı, primlerini ödemeyenlerin sağlık hizmetinden mahrum bırakılmasını esas alıyor. Prim sistemi üzerine kurulan bir sağlık sigortasının, Türkiye gibi ekonomik istikrarsızlıkların hüküm sürdüğü bir ülkede yol açabileceği felaketleri düşünmek bile korkutucu. Avrupa'nın farklı ülkelerinden akademisyenlerin, Avrupa'daki "sağlık hizmetleri" kavramını ve uygulamaların tarihini ele aldıkları, sorunlarını ulusal ölçeklerde tartıştıkları ve reform önerilerini değerlendirdikleri bu kitap, sağlık hizmetinin devletin vatandaşa karşı asli görevi olduğunu ve yaratılmaya çalışılan 'müşteri-satıcı' ilişkisinin çarpıklığını bir kez daha tüm açıklığıyla gözler önüne seriyor.
Sağlık hizmetleri, devletin vatandaşlarına karşı taşıdığı sorumlulukların daima başında gelir. Ama bu hizmetler, nüfusun kaçta kaçını kapsar, kimleri 'görmezden gelir'? Gelişmiş ülkelerin hemen hepsinde, sağlık temel bir vatandaşlık hakkına dönüşürken, dünyanın öteki bölgeleri de bu reform "rüzgârlarına" kapılıyorlar. IMF ile Dünya Bankası'nın da desteklediği bu 'insanî' tutumun gerçek nedeniyse, yoksulları da küresel piyasa oyununda tutmak. Elbette her yeni reform paketiyle, özel sektörün sağlık alanındaki işgali genişliyor ve devletin tek başına hizmet vermesinin etkin olmadığı ileri sürülerek, maaşlı sağlık personeli istihdamının daraltılması öneriliyor. Gelişmekte olan ülkeler, reformları kendi koşullarına göre eğip bükerek, vaat edilen eşitlik ve hakkaniyet koşullarını en başta ortadan kaldırıyorlar. Peki ya Türkiye? Nüfusun tamamını kapsamaktan uzak "Genel Sağlık Sigortası" tasarısı, primlerini ödemeyenlerin sağlık hizmetinden mahrum bırakılmasını esas alıyor. Prim sistemi üzerine kurulan bir sağlık sigortasının, Türkiye gibi ekonomik istikrarsızlıkların hüküm sürdüğü bir ülkede yol açabileceği felaketleri düşünmek bile korkutucu. Avrupa'nın farklı ülkelerinden akademisyenlerin, Avrupa'daki "sağlık hizmetleri" kavramını ve uygulamaların tarihini ele aldıkları, sorunlarını ulusal ölçeklerde tartıştıkları ve reform önerilerini değerlendirdikleri bu kitap, sağlık hizmetinin devletin vatandaşa karşı asli görevi olduğunu ve yaratılmaya çalışılan 'müşteri-satıcı' ilişkisinin çarpıklığını bir kez daha tüm açıklığıyla gözler önüne seriyor.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.