Boğaz erguvanlarının altında yürürken aşk hayalleri kuran, Beyoğlu'nda Narmanlı Yurdu'nda eski bir hapishaneden bozma rutubetli bir odada en güzel eserlerini yazan, güzel kadınlara hayran, parasız, bir türlü iki yakası bir araya gelmeyen, tozlu pabuçlu “Kırtıpil Hamdi”. Çevresindeki “sükût suikastı”nın kurbanı, kumar masalarında şans arayan, borç para istediği için artık dost toplantılarına çağrılmayan, kadife uçlu kirpikli muhteşem yazar.
Hayran olduğum yazı disiplinine ve hiçbir disipline sığmayan yazı hayatına, evhamına, vesveselerine, dedikoduculuğuna, hayata geç kalmışlığına tutkun olduğum için yazdım bu kitabı Hamdi Baba!Ayın üstündeki yazılarını okurum bazı geceler ve hayatta yalnız olmadığımı hissederim. Kimsin? Ahmet Hamdi Tanpınar. Ölümünden yıllar sonra Türk edebiyatına damgasını vurmuş, yaşarken arayıp bulamadığı ilgiyi ölümünden sonra tuhaf bir şekilde yakalamış, değişik, zamanının çok ilerisinde bir yazar...
“Bu gece ölebilirim” demiştin bir gece. “Daha ne kadar ömrüm var?” Zangır zangır titretir güncendeki bu cümleler beni.
Ve yakın çevren: Dublaj kraliçesi “fitne fücur” Adalet Cimcoz, ilk kadın Hamlet Nur Sabuncu, kil yiyen şair Ahmet Haşim, deli gibi âşık olduğun Nesteren, esrarengiz Sarı Fizikçi. Muhlis Sabahattin'in veremden ölen kızı Melek Kobra ve Rudolf Valentino'ya benzeyen kocası Ferdi Tayfur... Şişli'de bir apartman...İstiklal, Narmanlı Yurdu. Kıyasıya bir hayat, beş parasız ve rüya dolu.
YAZAR Nazlı Eray, Ankara'da doğdu. İngiliz Kız Ortaokulu, Arnavutköy Amerikan Kız Koleji ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde okuduktan sonra Turizm ve Tanıtma Bakanlığı'nda tercüman olarak çalıştı. Çeşitli gazetelerde köşe yazarlığı yaptı. Edebiyatçılar Derneği'nin kurucuları arasında yer alan Eray, Türkiye Yazarlar Sendikası ile Uluslararası Yazarlar Birliği (PEN) üyesi, 1977 ve 1978 yıllarında Yaratıcı Yazın dersleri verdiği ABD Iowa Üniversitesi'nin Onursal Üyesidir.
Yazmaya 1959'da henüz ortaokuldayken kaleme aldığı öyküsü “Mösyö Hristo” ile başlayan Eray'ın ilk öykü kitabı Ah Bayım Ah 1975'te çıktı. “Laz Bakkal” başta olmak üzere pek çok öyküsü kültleşti. “Karanfil Gece Kursu” öyküsüyle 1988 Haldun Taner Öykü Ödülü'nü, Aşkı Giyinen Adam romanıyla 2002 Yunus Nadi Roman Ödülü'nü kazandı. Türk Kütüphaneciler Derneği En İyi Romancı Ödülü (2009), Başkent Rotary Kulübü'nün Meslek Ödülü (2010) ve Fantazya ve Bilimkurgu Sanatları Derneği'nin ilk Mavi Anka Ödülü'ne (2014) layık görüldü.
Nazlı Eray'ın öykü, roman ve oyunları pek çok dile çevrildi. Erostratus (1977) adlı oyunu, Sartre, Montaigne, Camus, Unamuno, Pessoa ve Bauer'in Erostratos yorumlarıyla birlikte Blood and Ink'te (“Kan ve Mürekkep”) yer aldı. Öykülerinden kısa film ve televizyon dizileri yapıldı. “Monte Kristo” ve “Rüya Sokağı” öyküleri 2005'te İtalyan yönetmen Angelo Savelli tarafından L'ultimo Harem (Son Harem) adıyla oyunlaştırıldı, İtalya ve Türkiye'de sahnelendi.Nazlı Eray, anılarını Tozlu Altın Kafes (DK, Ocak 2011) ve Bir Rüya Gibi Hatırlıyorum Seni (DK, Mayıs 2013) adlarıyla kitaplaştırdı.
Boğaz erguvanlarının altında yürürken aşk hayalleri kuran, Beyoğlu'nda Narmanlı Yurdu'nda eski bir hapishaneden bozma rutubetli bir odada en güzel eserlerini yazan, güzel kadınlara hayran, parasız, bir türlü iki yakası bir araya gelmeyen, tozlu pabuçlu “Kırtıpil Hamdi”. Çevresindeki “sükût suikastı”nın kurbanı, kumar masalarında şans arayan, borç para istediği için artık dost toplantılarına çağrılmayan, kadife uçlu kirpikli muhteşem yazar.
Hayran olduğum yazı disiplinine ve hiçbir disipline sığmayan yazı hayatına, evhamına, vesveselerine, dedikoduculuğuna, hayata geç kalmışlığına tutkun olduğum için yazdım bu kitabı Hamdi Baba!Ayın üstündeki yazılarını okurum bazı geceler ve hayatta yalnız olmadığımı hissederim. Kimsin? Ahmet Hamdi Tanpınar. Ölümünden yıllar sonra Türk edebiyatına damgasını vurmuş, yaşarken arayıp bulamadığı ilgiyi ölümünden sonra tuhaf bir şekilde yakalamış, değişik, zamanının çok ilerisinde bir yazar...
“Bu gece ölebilirim” demiştin bir gece. “Daha ne kadar ömrüm var?” Zangır zangır titretir güncendeki bu cümleler beni.
Ve yakın çevren: Dublaj kraliçesi “fitne fücur” Adalet Cimcoz, ilk kadın Hamlet Nur Sabuncu, kil yiyen şair Ahmet Haşim, deli gibi âşık olduğun Nesteren, esrarengiz Sarı Fizikçi. Muhlis Sabahattin'in veremden ölen kızı Melek Kobra ve Rudolf Valentino'ya benzeyen kocası Ferdi Tayfur... Şişli'de bir apartman...İstiklal, Narmanlı Yurdu. Kıyasıya bir hayat, beş parasız ve rüya dolu.
YAZAR Nazlı Eray, Ankara'da doğdu. İngiliz Kız Ortaokulu, Arnavutköy Amerikan Kız Koleji ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde okuduktan sonra Turizm ve Tanıtma Bakanlığı'nda tercüman olarak çalıştı. Çeşitli gazetelerde köşe yazarlığı yaptı. Edebiyatçılar Derneği'nin kurucuları arasında yer alan Eray, Türkiye Yazarlar Sendikası ile Uluslararası Yazarlar Birliği (PEN) üyesi, 1977 ve 1978 yıllarında Yaratıcı Yazın dersleri verdiği ABD Iowa Üniversitesi'nin Onursal Üyesidir.
Yazmaya 1959'da henüz ortaokuldayken kaleme aldığı öyküsü “Mösyö Hristo” ile başlayan Eray'ın ilk öykü kitabı Ah Bayım Ah 1975'te çıktı. “Laz Bakkal” başta olmak üzere pek çok öyküsü kültleşti. “Karanfil Gece Kursu” öyküsüyle 1988 Haldun Taner Öykü Ödülü'nü, Aşkı Giyinen Adam romanıyla 2002 Yunus Nadi Roman Ödülü'nü kazandı. Türk Kütüphaneciler Derneği En İyi Romancı Ödülü (2009), Başkent Rotary Kulübü'nün Meslek Ödülü (2010) ve Fantazya ve Bilimkurgu Sanatları Derneği'nin ilk Mavi Anka Ödülü'ne (2014) layık görüldü.
Nazlı Eray'ın öykü, roman ve oyunları pek çok dile çevrildi. Erostratus (1977) adlı oyunu, Sartre, Montaigne, Camus, Unamuno, Pessoa ve Bauer'in Erostratos yorumlarıyla birlikte Blood and Ink'te (“Kan ve Mürekkep”) yer aldı. Öykülerinden kısa film ve televizyon dizileri yapıldı. “Monte Kristo” ve “Rüya Sokağı” öyküleri 2005'te İtalyan yönetmen Angelo Savelli tarafından L'ultimo Harem (Son Harem) adıyla oyunlaştırıldı, İtalya ve Türkiye'de sahnelendi.Nazlı Eray, anılarını Tozlu Altın Kafes (DK, Ocak 2011) ve Bir Rüya Gibi Hatırlıyorum Seni (DK, Mayıs 2013) adlarıyla kitaplaştırdı.