1199008731
394895
https://www.simurgkitabevi.com/aydinlarimiz-ve-laisizm
Aydınlarımız ve Laisizm - #smrgSAHAF
0.00
Laiklik, İslamiyet ve Mustafa Kemal Ulus Olmak Kolay mı? Anadolu Türklerinde Din, Siyasal Otorite ve Edebiyat Divan Şiiri ve Medrese Vakıf Üniversiteleri / "Sanal Üniversiteler" "Dine saygısız ve saldırgan Fransız laisizminin bir kopyası" olarak niteledikleri Mustafa Kemal'in laiklik uygulamasını, son yıllarda sözcüğün tam anlamıyla bir "günah keçisi" haline getiren ayrınlarımız, bir yandan eleştirilerinde "din, devlet, laiklik, demokrası, cumhuriyet, insan hakları, sivil toplum örgütü" vb. gibi, kimi yönetsel bir ad, kimi terim, kimi sıfat, kimi ideolojik bir kavram olan sözcük ve tamlamaları kolayca hallihamur ediverip yan yana kullanmakta hiçbir sakınca görmezlerken, ilginçtir, öte yandan da bize başka başka laisimz modelleri önermektedirler. Öğneğin, Yargıtay Başkanı Sn.Sami Selçuk'un, 1999 Adli Yılını açış konuşmasındaki sözlerine göre, bize en uygunu "Belçika laisizmi"dir.
Prof. Ahmet Yaşar Ocak ise, gene aynı günlerde çıkan Aktüel dergisindeki bir konuşmasında "Anglo-sakson laisizminin bize daha uygun düşeceğini" söylemektedir. Gerçekten, nedir acaba şu "Laisizm"?...
Sn.Yargıtay Başkanı'nın söz konusu konuşmasında açıkladığı gibi, "devletle dinin, karşılıklı bağımsızlık ilkesini benimseyerek bir arada aşaması"mıdır? Ya da, sözlüklerimize bile girmiş, "dinin devlete, devletin de dine kesinlikle karışmaması" demek midir?
Ama, Prof.Niyazi Berkes, dilimize "çağdaşlaşma" diye aktardığı "laisizm" kavramını, "din-devlet ayrımı değil, kutsallaştırılmış gelenek boyunduruğundan kurtulmak" diye tanımlamaktadır.
Lyon Üniversitesi öğretim üyesi Cezayirli Prof.Lahouari Abdide, "Bireyin, kendisini yönetebileceğinin bilincine, yani farkına varmasıdır" diye tanımlamaktadır.
Prof. Ahmet Yaşar Ocak ise, gene aynı günlerde çıkan Aktüel dergisindeki bir konuşmasında "Anglo-sakson laisizminin bize daha uygun düşeceğini" söylemektedir. Gerçekten, nedir acaba şu "Laisizm"?...
Sn.Yargıtay Başkanı'nın söz konusu konuşmasında açıkladığı gibi, "devletle dinin, karşılıklı bağımsızlık ilkesini benimseyerek bir arada aşaması"mıdır? Ya da, sözlüklerimize bile girmiş, "dinin devlete, devletin de dine kesinlikle karışmaması" demek midir?
Ama, Prof.Niyazi Berkes, dilimize "çağdaşlaşma" diye aktardığı "laisizm" kavramını, "din-devlet ayrımı değil, kutsallaştırılmış gelenek boyunduruğundan kurtulmak" diye tanımlamaktadır.
Lyon Üniversitesi öğretim üyesi Cezayirli Prof.Lahouari Abdide, "Bireyin, kendisini yönetebileceğinin bilincine, yani farkına varmasıdır" diye tanımlamaktadır.
Demirtaş Ceyhun'un bu incelemesini okuduktan sonra, laisizmi, hem niçin var gücünüzle savunmanız gerektiğini, hem de nasıl savunacağınızı bir kez daha düşüneceksinizdir sil baştan, hiç kuşkumuz yok.
Laiklik, İslamiyet ve Mustafa Kemal Ulus Olmak Kolay mı? Anadolu Türklerinde Din, Siyasal Otorite ve Edebiyat Divan Şiiri ve Medrese Vakıf Üniversiteleri / "Sanal Üniversiteler" "Dine saygısız ve saldırgan Fransız laisizminin bir kopyası" olarak niteledikleri Mustafa Kemal'in laiklik uygulamasını, son yıllarda sözcüğün tam anlamıyla bir "günah keçisi" haline getiren ayrınlarımız, bir yandan eleştirilerinde "din, devlet, laiklik, demokrası, cumhuriyet, insan hakları, sivil toplum örgütü" vb. gibi, kimi yönetsel bir ad, kimi terim, kimi sıfat, kimi ideolojik bir kavram olan sözcük ve tamlamaları kolayca hallihamur ediverip yan yana kullanmakta hiçbir sakınca görmezlerken, ilginçtir, öte yandan da bize başka başka laisimz modelleri önermektedirler. Öğneğin, Yargıtay Başkanı Sn.Sami Selçuk'un, 1999 Adli Yılını açış konuşmasındaki sözlerine göre, bize en uygunu "Belçika laisizmi"dir.
Prof. Ahmet Yaşar Ocak ise, gene aynı günlerde çıkan Aktüel dergisindeki bir konuşmasında "Anglo-sakson laisizminin bize daha uygun düşeceğini" söylemektedir. Gerçekten, nedir acaba şu "Laisizm"?...
Sn.Yargıtay Başkanı'nın söz konusu konuşmasında açıkladığı gibi, "devletle dinin, karşılıklı bağımsızlık ilkesini benimseyerek bir arada aşaması"mıdır? Ya da, sözlüklerimize bile girmiş, "dinin devlete, devletin de dine kesinlikle karışmaması" demek midir?
Ama, Prof.Niyazi Berkes, dilimize "çağdaşlaşma" diye aktardığı "laisizm" kavramını, "din-devlet ayrımı değil, kutsallaştırılmış gelenek boyunduruğundan kurtulmak" diye tanımlamaktadır.
Lyon Üniversitesi öğretim üyesi Cezayirli Prof.Lahouari Abdide, "Bireyin, kendisini yönetebileceğinin bilincine, yani farkına varmasıdır" diye tanımlamaktadır.
Prof. Ahmet Yaşar Ocak ise, gene aynı günlerde çıkan Aktüel dergisindeki bir konuşmasında "Anglo-sakson laisizminin bize daha uygun düşeceğini" söylemektedir. Gerçekten, nedir acaba şu "Laisizm"?...
Sn.Yargıtay Başkanı'nın söz konusu konuşmasında açıkladığı gibi, "devletle dinin, karşılıklı bağımsızlık ilkesini benimseyerek bir arada aşaması"mıdır? Ya da, sözlüklerimize bile girmiş, "dinin devlete, devletin de dine kesinlikle karışmaması" demek midir?
Ama, Prof.Niyazi Berkes, dilimize "çağdaşlaşma" diye aktardığı "laisizm" kavramını, "din-devlet ayrımı değil, kutsallaştırılmış gelenek boyunduruğundan kurtulmak" diye tanımlamaktadır.
Lyon Üniversitesi öğretim üyesi Cezayirli Prof.Lahouari Abdide, "Bireyin, kendisini yönetebileceğinin bilincine, yani farkına varmasıdır" diye tanımlamaktadır.
Demirtaş Ceyhun'un bu incelemesini okuduktan sonra, laisizmi, hem niçin var gücünüzle savunmanız gerektiğini, hem de nasıl savunacağınızı bir kez daha düşüneceksinizdir sil baştan, hiç kuşkumuz yok.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.