Hiv ve Aids... Hayatımıza girdiği ilk günden bu yana ahlaksızlıkla, dramla, ölümle ama hep ötekiyle anılan bir virüs, bir tıbbi sendrom.
Edebiyat ve sanat dünyamız bu konu hakkında neredeyse yok denecek kadar az yapıt verdi bugüne kadar. Bu az sayıdaki yapıtın tamamı ise yine aynı bakış açısıyla Hiv'i bir yana toplumu bir yana koymak yolunu seçerek, virüsün sadece belli grupların meselesi olduğu savını güçlendirdi. Oysa artık bütün dünya biliyor ki; HIV'de diğer tüm virüsler gibi herkesi etkileyebilecek, düzenli tedaviyle Aids'e dönüşmeyen ve hiçbir şeyden vazgeçilmesini gerektirmeyen, ahlaki değil tıbbi bir durum.
Bu kitapta kimileri ilk kez öykü yazan yazarlar, Hiv pozitifleri toplumdan ayrı bireyler gibi konumlamadan hem onların hem de toplumun tutumunu anlamaya ve söz konusu Hiv olunca belki de ilk kez empati yapacak okura ‘bana bi' şey olmaz' dedirtmemeye çalıştılar. Bütün yazarların da tıpkı okurlar gibi ilk kez Hiv hakkında yazdığı düşünüldüğünde, bu geç kalmış çabanın zorluğu ve değeri bir kez daha anlaşılacaktır.
HIV tanımlanalı otuz üç, Türkiye'de ilk Aids vakası görüleli yirmi dokuz, virüsü ölümcül olmaktan çıkarıp kronik taşıyıcılık seviyesine indiren etkin tedavi bulunalı on sekiz yıl oluyor. Elinizdeki kitap Türkiye'de Hiv/Aids konusunu tamamen pozitif bir dille ele alan ilk kitap!
Hiv ve Aids... Hayatımıza girdiği ilk günden bu yana ahlaksızlıkla, dramla, ölümle ama hep ötekiyle anılan bir virüs, bir tıbbi sendrom.
Edebiyat ve sanat dünyamız bu konu hakkında neredeyse yok denecek kadar az yapıt verdi bugüne kadar. Bu az sayıdaki yapıtın tamamı ise yine aynı bakış açısıyla Hiv'i bir yana toplumu bir yana koymak yolunu seçerek, virüsün sadece belli grupların meselesi olduğu savını güçlendirdi. Oysa artık bütün dünya biliyor ki; HIV'de diğer tüm virüsler gibi herkesi etkileyebilecek, düzenli tedaviyle Aids'e dönüşmeyen ve hiçbir şeyden vazgeçilmesini gerektirmeyen, ahlaki değil tıbbi bir durum.
Bu kitapta kimileri ilk kez öykü yazan yazarlar, Hiv pozitifleri toplumdan ayrı bireyler gibi konumlamadan hem onların hem de toplumun tutumunu anlamaya ve söz konusu Hiv olunca belki de ilk kez empati yapacak okura ‘bana bi' şey olmaz' dedirtmemeye çalıştılar. Bütün yazarların da tıpkı okurlar gibi ilk kez Hiv hakkında yazdığı düşünüldüğünde, bu geç kalmış çabanın zorluğu ve değeri bir kez daha anlaşılacaktır.
HIV tanımlanalı otuz üç, Türkiye'de ilk Aids vakası görüleli yirmi dokuz, virüsü ölümcül olmaktan çıkarıp kronik taşıyıcılık seviyesine indiren etkin tedavi bulunalı on sekiz yıl oluyor. Elinizdeki kitap Türkiye'de Hiv/Aids konusunu tamamen pozitif bir dille ele alan ilk kitap!