#smrgKİTABEVİ Batınilik ve Akademi : Batı Kültürünün Reddedilmiş Bilgisi - 2022

Kondisyon:
Yeni
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
ISBN-10:
6257447881
Kargoya Teslim Süresi:
3&6
Hazırlayan:
Stok Kodu:
1199206660
Boyut:
16x24
Sayfa Sayısı:
464 s
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2022
Çeviren:
Emrah Saraçoğlu
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Orijinal Adı:
Esotericism and the Academy: Rejected Knowledge in Western Culture,
Kategori:
indirimli
218,96
Havale/EFT ile: 212,39
Siparişiniz 3&6 iş günü arasında kargoda
1199206660
593082
Batınilik ve Akademi : Batı Kültürünün Reddedilmiş Bilgisi -        2022
Batınilik ve Akademi : Batı Kültürünün Reddedilmiş Bilgisi - 2022 #smrgKİTABEVİ
218.96
“Bâtınilik” ya da “okült” hakkındaki algılarımız kendimize dair nasıl düşündüğümüzle ayrılmaz biçimde iç içedir: Neredeyse hiçbir zaman bu olgunun bilincinde olmasak da entelektüeller ya da akademisyenler olarak kimliğimizin bizatihi kendisi, o kimliğin ters ayna imgesinin zımni reddine dayanır. İşte bu yüzdendir ki “Batı bâtıniliği” sahası, bir bütün olarak akademik araştırma için potansiyel anlamda patlayıcı içerimler taşımaktadır. Ona ilişkin miras aldığımız varsayımların, tarihsel kaydın ön yargısız soruşturulmasından ziyade, ideolojik inşaların ve basmakalıp yargıların yansıması oldukları için yetersiz kaldıkları ortaya çıkarsa o zaman bizatihi kendi kimliğimizin temellerini yeniden düşünmek zorunda kalacağımız kesindir. Bâtıni ya da okült ötekiliğe ilişkin muhayyel inşalarımız aynı zamanda bizatihi kendiliğimizin inşasıdır ve bu yüzden de “onların” farklı olduğu ortaya çıkarsa eldeki soru bunun bizim için ne ima ettiğidir. Akademisyenler “bâtıni”, “okült” ya da “büyülü” inançlara küçümseyerek bakmaya meyyaldir, ancak genelde bu terimlerle anlatılan dinî ve felsefi gelenekler ya da bunların entelektüel tarih için önemi konusunda cahildirler. Wouter J. Hanegraaff, entelektüellerin İncil dini ve Antik Yunan aklının temellerine meydan okumuş, Geç Antik Dönem'den kalma bir dizi “pagan” fikirle Rönesans'tan beri nasıl hesaplaşmaya çalıştıklarının göz ardı edilmiş hikâyesini anlatıyor. Protestan ve Aydınlanma polemikleri temelinde akademiden sürgün edilmiş bu gelenekler, öteki olarak algılanır hâle gelmiş, akademisyenler de günümüze değin kimliklerini bu öteki üzerinden tanımlamışlardır. Hanegraaff, Bâtınilik ve Akademi'deki irdelemesini birincil ve ikincil kaynaklar üzerine titiz bir çalışmayla temellendirerek okuru 15. yüzyıldan günümüze uzanan heyecan verici bir entelektüel yolculuğa çıkarıyor ve dışlanmanın bu unutulmuş tarihinin din, felsefe ve bilimin müesses klasik anlatılarına dair ne gibi içerimler taşıdığını sorguluyor.
“Bâtınilik” ya da “okült” hakkındaki algılarımız kendimize dair nasıl düşündüğümüzle ayrılmaz biçimde iç içedir: Neredeyse hiçbir zaman bu olgunun bilincinde olmasak da entelektüeller ya da akademisyenler olarak kimliğimizin bizatihi kendisi, o kimliğin ters ayna imgesinin zımni reddine dayanır. İşte bu yüzdendir ki “Batı bâtıniliği” sahası, bir bütün olarak akademik araştırma için potansiyel anlamda patlayıcı içerimler taşımaktadır. Ona ilişkin miras aldığımız varsayımların, tarihsel kaydın ön yargısız soruşturulmasından ziyade, ideolojik inşaların ve basmakalıp yargıların yansıması oldukları için yetersiz kaldıkları ortaya çıkarsa o zaman bizatihi kendi kimliğimizin temellerini yeniden düşünmek zorunda kalacağımız kesindir. Bâtıni ya da okült ötekiliğe ilişkin muhayyel inşalarımız aynı zamanda bizatihi kendiliğimizin inşasıdır ve bu yüzden de “onların” farklı olduğu ortaya çıkarsa eldeki soru bunun bizim için ne ima ettiğidir. Akademisyenler “bâtıni”, “okült” ya da “büyülü” inançlara küçümseyerek bakmaya meyyaldir, ancak genelde bu terimlerle anlatılan dinî ve felsefi gelenekler ya da bunların entelektüel tarih için önemi konusunda cahildirler. Wouter J. Hanegraaff, entelektüellerin İncil dini ve Antik Yunan aklının temellerine meydan okumuş, Geç Antik Dönem'den kalma bir dizi “pagan” fikirle Rönesans'tan beri nasıl hesaplaşmaya çalıştıklarının göz ardı edilmiş hikâyesini anlatıyor. Protestan ve Aydınlanma polemikleri temelinde akademiden sürgün edilmiş bu gelenekler, öteki olarak algılanır hâle gelmiş, akademisyenler de günümüze değin kimliklerini bu öteki üzerinden tanımlamışlardır. Hanegraaff, Bâtınilik ve Akademi'deki irdelemesini birincil ve ikincil kaynaklar üzerine titiz bir çalışmayla temellendirerek okuru 15. yüzyıldan günümüze uzanan heyecan verici bir entelektüel yolculuğa çıkarıyor ve dışlanmanın bu unutulmuş tarihinin din, felsefe ve bilimin müesses klasik anlatılarına dair ne gibi içerimler taşıdığını sorguluyor.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat