Beethoven ve Devrim Çağı Fransız Devrimi'ne ve Devrim'in Avrupa üzerindeki etkilerine değinirken, o dönemin sanatsal, kültürel ve siyasi ortamlarını da ele alıyor. Ve hepsinin merkezinde Beethoven'ı...
Sağırlığı nedeniyle, dostlarıyla "defterler" aracılığıyla anlaşabilen Beethoven'ın ailevi sorunlarını, para sıkıntısını, yayıncılarla kavgasını, öfkesini ve coşkusunu bu defterlerde görmek mümkün. Frida Knight, Beethoven'ın müzisyen kişilinden çok, sosyal yaşamını ele alarak, okura çok daha yakın gelebilecek bir Beethoven portresi çiziyor. Ve okuru hiçbir şeye boyun eğmeyen, devrimci, zaman zaman huysuz, öfkesini, mutluluğunu ve mutsuzluğunu ve mutsuzluğunu uç noktalarda yaşayan, sıra dışı bir Beethoven'la tanıştırıyor.
Dünya tarihindeki tüm çarpıcı hikâyeler gibi, Beethoven'in hikâyesi de kendine özgüdür. Beethoven da başlangıçtan itibaren müzikle ilişkisini başkalarının etkisiyle değil kendi müzik sezgisi ve hissi ile oluşturmuştur.
Bunu ispatlayan olaylardan ilki 25 yaşındayken Almanya'nın Bon şehrinden Viyana Kentine geldiğinde yaşadıklarıdır. O dönemde bütün sanatçılar özellikle romantik sanatçılar Viyana'ya gelmiştir. Beethoven da müziğinin sesine kulak vererek eserlerini Viyana'ya taşımaya karar vermiştir. Bestelerini Viyana'daki önemli müzik adamlarına gönderen Beethoven sonuçları merakla beklemeye başlar. Müzik adamlarının bu konudaki yorumları ise ilginç olmuştur: 'Bu genç adam niye başımıza bela oldu?...'
Çünkü Beethoven bir çok müzisyenin yıllarını vererek yapacakları besteyi bir iki günde ortaya çıkarabilmektedir. Bu nokta da bir deha ile karşılaşmanın şaşkınlığı ile müzik adamları nasıl bir tepki vereceklerini kestirememişlerdir.
Bundan sonra Beethoven'in izlediği yolda yaptığı tüm besteler yalnızca kalbinin sesi ile yani ilham duygusu ile oluşur. Müzik anlamında yaptıkları rastladığı eserlerin duygusundan farklıdır. Müzik hayatı boyunca dokuz ayrı beste yapar. Ve bunların her biri senfoni ve müzik kavramlarının anlamını etkileyebilecek kadar farklıdır.
Mozart ve Haydn etkilendiği bestecilerdir ama yaptığı farklı yorumlar onları bile geride bırakmıştır. Haydn'ın bestelediği 'Sonata'sını benimsemiş ama buna farklı yorumlar getirmiş, zenginleştirmiştir.
Bestelerine sarsıcı girişler yapmıştır, bestelerindeki gereksiz tekrarları atmış ve enstrümanların solo seslerine öncelik vermiştir. Belki de en ilginci insan sesini ruhunun titreşimlerine göre bestelerinin satır aralarına serpiştirmiştir. Bu tavrı romantiklerin tavrına benzer. Bu etkileyici bir özelliktir çünkü yaşadığı çağ "devrim çağı"dır ve bu müzik tavrı da müzik açısından öenmli bir devrimdir. Devrimin Çağında daha vurucu ve daha didaktik olması beklenen Beethoven'ın müzik eserleri...
Yalnızca duyguların esinlenişinden etkilenir. Beethoven bu yüzden devrimin çağında...
Bestelerini kalbinin sularında gezdirebilecek kadar cesur bir tavır göstermiştir.
Beethoven ve Devrim Çağı okundukça yukarıdaki anektodlar birer kıvılcım gibi satır aralarında gizlenir. Beethoven sağır olmasına rağmen müzik, devrim otoritesi altında olmasına rağmen romantiktir. 'Bir besteci olarak misyonunu yerine getirmeye çalışır, politika onu ilgilendirse de öncelikli kaygısı değildir.'
Sağırlığı onun kendi dünyasının müziğine kulak kesilmesine neden olmuştur. Belki de müziğindeki garip ve tılsımlı tat bundan ileri gelir. Ailevi sıkıntıları, yayıncılarla kavgası öfkesi ve coşkusunu tuttuğu defterlerden anlamak mümkündür.
Hayatındaki önemli figürleri mesela derin bir bağlılıkla sevdiği yeğeni Karl ile İlişkisi... Napoleon'a yaptığı bestenin duyguların onun Mayıs 1804'te krallık tacı giymesiyle bir öfke nöbetine dönüşmüştür.
Beethoven dünyanın en çarpıcı müzik dehalarından biri olmasının yanı sıra
Kendine özgü kişiliği ve uçlarda gezinen ruhu ile merak edilesi bir yaşamdır da...
Beethoven ve Devrim Çağı Fransız Devrimi'ne ve Devrim'in Avrupa üzerindeki etkilerine değinirken, o dönemin sanatsal, kültürel ve siyasi ortamlarını da ele alıyor. Ve hepsinin merkezinde Beethoven'ı...
Sağırlığı nedeniyle, dostlarıyla "defterler" aracılığıyla anlaşabilen Beethoven'ın ailevi sorunlarını, para sıkıntısını, yayıncılarla kavgasını, öfkesini ve coşkusunu bu defterlerde görmek mümkün. Frida Knight, Beethoven'ın müzisyen kişilinden çok, sosyal yaşamını ele alarak, okura çok daha yakın gelebilecek bir Beethoven portresi çiziyor. Ve okuru hiçbir şeye boyun eğmeyen, devrimci, zaman zaman huysuz, öfkesini, mutluluğunu ve mutsuzluğunu ve mutsuzluğunu uç noktalarda yaşayan, sıra dışı bir Beethoven'la tanıştırıyor.
Dünya tarihindeki tüm çarpıcı hikâyeler gibi, Beethoven'in hikâyesi de kendine özgüdür. Beethoven da başlangıçtan itibaren müzikle ilişkisini başkalarının etkisiyle değil kendi müzik sezgisi ve hissi ile oluşturmuştur.
Bunu ispatlayan olaylardan ilki 25 yaşındayken Almanya'nın Bon şehrinden Viyana Kentine geldiğinde yaşadıklarıdır. O dönemde bütün sanatçılar özellikle romantik sanatçılar Viyana'ya gelmiştir. Beethoven da müziğinin sesine kulak vererek eserlerini Viyana'ya taşımaya karar vermiştir. Bestelerini Viyana'daki önemli müzik adamlarına gönderen Beethoven sonuçları merakla beklemeye başlar. Müzik adamlarının bu konudaki yorumları ise ilginç olmuştur: 'Bu genç adam niye başımıza bela oldu?...'
Çünkü Beethoven bir çok müzisyenin yıllarını vererek yapacakları besteyi bir iki günde ortaya çıkarabilmektedir. Bu nokta da bir deha ile karşılaşmanın şaşkınlığı ile müzik adamları nasıl bir tepki vereceklerini kestirememişlerdir.
Bundan sonra Beethoven'in izlediği yolda yaptığı tüm besteler yalnızca kalbinin sesi ile yani ilham duygusu ile oluşur. Müzik anlamında yaptıkları rastladığı eserlerin duygusundan farklıdır. Müzik hayatı boyunca dokuz ayrı beste yapar. Ve bunların her biri senfoni ve müzik kavramlarının anlamını etkileyebilecek kadar farklıdır.
Mozart ve Haydn etkilendiği bestecilerdir ama yaptığı farklı yorumlar onları bile geride bırakmıştır. Haydn'ın bestelediği 'Sonata'sını benimsemiş ama buna farklı yorumlar getirmiş, zenginleştirmiştir.
Bestelerine sarsıcı girişler yapmıştır, bestelerindeki gereksiz tekrarları atmış ve enstrümanların solo seslerine öncelik vermiştir. Belki de en ilginci insan sesini ruhunun titreşimlerine göre bestelerinin satır aralarına serpiştirmiştir. Bu tavrı romantiklerin tavrına benzer. Bu etkileyici bir özelliktir çünkü yaşadığı çağ "devrim çağı"dır ve bu müzik tavrı da müzik açısından öenmli bir devrimdir. Devrimin Çağında daha vurucu ve daha didaktik olması beklenen Beethoven'ın müzik eserleri...
Yalnızca duyguların esinlenişinden etkilenir. Beethoven bu yüzden devrimin çağında...
Bestelerini kalbinin sularında gezdirebilecek kadar cesur bir tavır göstermiştir.
Beethoven ve Devrim Çağı okundukça yukarıdaki anektodlar birer kıvılcım gibi satır aralarında gizlenir. Beethoven sağır olmasına rağmen müzik, devrim otoritesi altında olmasına rağmen romantiktir. 'Bir besteci olarak misyonunu yerine getirmeye çalışır, politika onu ilgilendirse de öncelikli kaygısı değildir.'
Sağırlığı onun kendi dünyasının müziğine kulak kesilmesine neden olmuştur. Belki de müziğindeki garip ve tılsımlı tat bundan ileri gelir. Ailevi sıkıntıları, yayıncılarla kavgası öfkesi ve coşkusunu tuttuğu defterlerden anlamak mümkündür.
Hayatındaki önemli figürleri mesela derin bir bağlılıkla sevdiği yeğeni Karl ile İlişkisi... Napoleon'a yaptığı bestenin duyguların onun Mayıs 1804'te krallık tacı giymesiyle bir öfke nöbetine dönüşmüştür.
Beethoven dünyanın en çarpıcı müzik dehalarından biri olmasının yanı sıra
Kendine özgü kişiliği ve uçlarda gezinen ruhu ile merak edilesi bir yaşamdır da...
