Çoğunuz saçmaladığımı düşünüyorsunuz, biliyorum. Bizim çocukluğumuzda, birçok filmin tanıtımı böyle yapılırdı sinemalarda. Filmin önemli noktaları vurgulanarak. Amaç, insanların duygularını titretmekti. KADIN OLMAK ZOR… O da bu kitapta. Az önce saydığım ve saymadığım bütün ana başlıklarla. 36 kısım tekmili birden. Yıllardır gazetelerin 3. sayfalarında yer alan birçok haberden ilginç bulduğum ve kesip sakladığım örnekler. Yaşandığı sıralarda birebir tanık olduğum olaylar. Bunları kâğıda kaleme dökerken, çok bunaldığım için ve sizleri de o derece bunaltmamak amacıyla, sayılarını az tuttum.
30 yıl önce, Niğde Cezaevinde, KADINLAR KOĞUŞU'ndaki 18 kadının -hepsi de cinayetten içeri düşmüşler- notlar alarak, sesler kaydederek dinlediğim öyküleri. Yahudi züğürtleyince eski hesapları karıştırır derler. Şimdi sizlerde benim züğürtlediğim için 30 yıl öncesine döndüğümü düşünebilirsiniz. Gerçek öyle değil. O zaman içimi yakıp kavuran bu öykülere göz attığımda değişen hiçbir şey olmadığını fark etmem. Korkarım, bu öyküleri 20 yıl sonra görenler de “aaa, değişen bir şey yok” diyecekler. Okuyun, umarım hak vereceksiniz.
Çoğunuz saçmaladığımı düşünüyorsunuz, biliyorum. Bizim çocukluğumuzda, birçok filmin tanıtımı böyle yapılırdı sinemalarda. Filmin önemli noktaları vurgulanarak. Amaç, insanların duygularını titretmekti. KADIN OLMAK ZOR… O da bu kitapta. Az önce saydığım ve saymadığım bütün ana başlıklarla. 36 kısım tekmili birden. Yıllardır gazetelerin 3. sayfalarında yer alan birçok haberden ilginç bulduğum ve kesip sakladığım örnekler. Yaşandığı sıralarda birebir tanık olduğum olaylar. Bunları kâğıda kaleme dökerken, çok bunaldığım için ve sizleri de o derece bunaltmamak amacıyla, sayılarını az tuttum.
30 yıl önce, Niğde Cezaevinde, KADINLAR KOĞUŞU'ndaki 18 kadının -hepsi de cinayetten içeri düşmüşler- notlar alarak, sesler kaydederek dinlediğim öyküleri. Yahudi züğürtleyince eski hesapları karıştırır derler. Şimdi sizlerde benim züğürtlediğim için 30 yıl öncesine döndüğümü düşünebilirsiniz. Gerçek öyle değil. O zaman içimi yakıp kavuran bu öykülere göz attığımda değişen hiçbir şey olmadığını fark etmem. Korkarım, bu öyküleri 20 yıl sonra görenler de “aaa, değişen bir şey yok” diyecekler. Okuyun, umarım hak vereceksiniz.