#smrgKİTABEVİ Ben Öğretmen 2 - 2025
Editör:
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
ISBN-10:
6256265622
Kargoya Teslim Süresi:
4&6
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
272
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
195,00
Havale/EFT ile:
187,22
Siparişiniz 4&6 iş günü arasında kargoda
1199237207
624375

https://www.simurgkitabevi.com/ben-ogretmen-2-2025
Ben Öğretmen 2 - 2025 #smrgKİTABEVİ
195.00
Mustafa Kemal Atatürk'ün iki ordusu vardı: Türk Ordusu ve Eğitim Ordusu. O büyük devrimciye göre cehaletle savaş en büyük ve en kutsal savaştır. Onu yendiğiniz gün büyük zaferi kazanmışsınızdır.
Bu bilinçle Eğitim Ordusuna “Öğretmenler, yeni nesil sizlerin eseriniz olacaktır.” diye seslenir. Bu savaşı kazanacak neferler de öğretmenler. Onlar, bu düşüncenin top ağzına sürülmüş mermileridir. Bu ordunun bir neferi de benim. Canla başla çalıştım.
Öğretmenler, Atalarından aldıkları devrim ışığını yurdun en uzak köşesine dek taşır bu bilinçle. Nerede, nasıl, hangi ortamda olurlarsa olsunlar, arkalarında hep Atatürk'ün ve kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin gölgesi vardır, ona güvenirler yalnız. Yeni nesilleri o bilinçle yetiştirir, o bilinçle yaşar, hiçbir şeyden korkmazlar. 60 saatlik formasyon dersiyle öğretmen de olunmaz.
Öğretmenlerin bağlı olduğu bakanlığın adı da Milli Eğitim Bakanlığı'dır. Eğitim ve öğretim bir kuşun iki kanadı veya yaşam arabasına koşulmuş iki at gibidir: İki kanadı varsa ancak kuş uçar, tek kanatlı kuş uçamaz. Tek atın gücü de iki at gibi olmaz. Bu nedenle ne eğitimsiz, öğretim olur ne de öğretimsiz eğitim… Disiplin her ikisinin de temeli.
Yeryüzünde üç çeşit eğitim söz konusudur: Ulusal Eğitim, Uluslararası Eğitim, Dini Eğitim. Bireyin ulus bilincine varması, ulus aidiyetine bağlı olması ancak ve ancak ulusal eğitimle olur. Her Türk vatandaşı Ulusal Eğitim'den geçmeli.
Uluslararası Eğitimden geçenlerde ulus bilinci gelişmemiş, aidiyet duygusu yoktur, olamaz. Dini Eğimle yetişen insan, bu dünyada yaşasa da ahiret için çalışır, sürekli ona hazırlanır.
Bu nedenle de öğretmenler, Cumhuriyet'in temelinin Ulusal Eğitim olduğu bilinciyle öğrencilerini yetiştirmeli. Her Türk vatandaşı eşit, laik, çağdaş ve de bilimsel temele dayanan Ulusal Eğitimden geçmeli. Bu da devletin asli görevidir. Bu eğitimle yetişmekten, öğrenci yetiştirmekten, bir öğretmen olmaktan, çok mutluyum. Her zaman, her ortamda ne öğrencilerimden ne velilerimden incinmedim hiç; görevimi layıkıyla yapmaya çalışan mutlu bir öğretmenim ben.
Bu bilinçle Eğitim Ordusuna “Öğretmenler, yeni nesil sizlerin eseriniz olacaktır.” diye seslenir. Bu savaşı kazanacak neferler de öğretmenler. Onlar, bu düşüncenin top ağzına sürülmüş mermileridir. Bu ordunun bir neferi de benim. Canla başla çalıştım.
Öğretmenler, Atalarından aldıkları devrim ışığını yurdun en uzak köşesine dek taşır bu bilinçle. Nerede, nasıl, hangi ortamda olurlarsa olsunlar, arkalarında hep Atatürk'ün ve kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin gölgesi vardır, ona güvenirler yalnız. Yeni nesilleri o bilinçle yetiştirir, o bilinçle yaşar, hiçbir şeyden korkmazlar. 60 saatlik formasyon dersiyle öğretmen de olunmaz.
Öğretmenlerin bağlı olduğu bakanlığın adı da Milli Eğitim Bakanlığı'dır. Eğitim ve öğretim bir kuşun iki kanadı veya yaşam arabasına koşulmuş iki at gibidir: İki kanadı varsa ancak kuş uçar, tek kanatlı kuş uçamaz. Tek atın gücü de iki at gibi olmaz. Bu nedenle ne eğitimsiz, öğretim olur ne de öğretimsiz eğitim… Disiplin her ikisinin de temeli.
Yeryüzünde üç çeşit eğitim söz konusudur: Ulusal Eğitim, Uluslararası Eğitim, Dini Eğitim. Bireyin ulus bilincine varması, ulus aidiyetine bağlı olması ancak ve ancak ulusal eğitimle olur. Her Türk vatandaşı Ulusal Eğitim'den geçmeli.
Uluslararası Eğitimden geçenlerde ulus bilinci gelişmemiş, aidiyet duygusu yoktur, olamaz. Dini Eğimle yetişen insan, bu dünyada yaşasa da ahiret için çalışır, sürekli ona hazırlanır.
Bu nedenle de öğretmenler, Cumhuriyet'in temelinin Ulusal Eğitim olduğu bilinciyle öğrencilerini yetiştirmeli. Her Türk vatandaşı eşit, laik, çağdaş ve de bilimsel temele dayanan Ulusal Eğitimden geçmeli. Bu da devletin asli görevidir. Bu eğitimle yetişmekten, öğrenci yetiştirmekten, bir öğretmen olmaktan, çok mutluyum. Her zaman, her ortamda ne öğrencilerimden ne velilerimden incinmedim hiç; görevimi layıkıyla yapmaya çalışan mutlu bir öğretmenim ben.
Mustafa Kemal Atatürk'ün iki ordusu vardı: Türk Ordusu ve Eğitim Ordusu. O büyük devrimciye göre cehaletle savaş en büyük ve en kutsal savaştır. Onu yendiğiniz gün büyük zaferi kazanmışsınızdır.
Bu bilinçle Eğitim Ordusuna “Öğretmenler, yeni nesil sizlerin eseriniz olacaktır.” diye seslenir. Bu savaşı kazanacak neferler de öğretmenler. Onlar, bu düşüncenin top ağzına sürülmüş mermileridir. Bu ordunun bir neferi de benim. Canla başla çalıştım.
Öğretmenler, Atalarından aldıkları devrim ışığını yurdun en uzak köşesine dek taşır bu bilinçle. Nerede, nasıl, hangi ortamda olurlarsa olsunlar, arkalarında hep Atatürk'ün ve kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin gölgesi vardır, ona güvenirler yalnız. Yeni nesilleri o bilinçle yetiştirir, o bilinçle yaşar, hiçbir şeyden korkmazlar. 60 saatlik formasyon dersiyle öğretmen de olunmaz.
Öğretmenlerin bağlı olduğu bakanlığın adı da Milli Eğitim Bakanlığı'dır. Eğitim ve öğretim bir kuşun iki kanadı veya yaşam arabasına koşulmuş iki at gibidir: İki kanadı varsa ancak kuş uçar, tek kanatlı kuş uçamaz. Tek atın gücü de iki at gibi olmaz. Bu nedenle ne eğitimsiz, öğretim olur ne de öğretimsiz eğitim… Disiplin her ikisinin de temeli.
Yeryüzünde üç çeşit eğitim söz konusudur: Ulusal Eğitim, Uluslararası Eğitim, Dini Eğitim. Bireyin ulus bilincine varması, ulus aidiyetine bağlı olması ancak ve ancak ulusal eğitimle olur. Her Türk vatandaşı Ulusal Eğitim'den geçmeli.
Uluslararası Eğitimden geçenlerde ulus bilinci gelişmemiş, aidiyet duygusu yoktur, olamaz. Dini Eğimle yetişen insan, bu dünyada yaşasa da ahiret için çalışır, sürekli ona hazırlanır.
Bu nedenle de öğretmenler, Cumhuriyet'in temelinin Ulusal Eğitim olduğu bilinciyle öğrencilerini yetiştirmeli. Her Türk vatandaşı eşit, laik, çağdaş ve de bilimsel temele dayanan Ulusal Eğitimden geçmeli. Bu da devletin asli görevidir. Bu eğitimle yetişmekten, öğrenci yetiştirmekten, bir öğretmen olmaktan, çok mutluyum. Her zaman, her ortamda ne öğrencilerimden ne velilerimden incinmedim hiç; görevimi layıkıyla yapmaya çalışan mutlu bir öğretmenim ben.
Bu bilinçle Eğitim Ordusuna “Öğretmenler, yeni nesil sizlerin eseriniz olacaktır.” diye seslenir. Bu savaşı kazanacak neferler de öğretmenler. Onlar, bu düşüncenin top ağzına sürülmüş mermileridir. Bu ordunun bir neferi de benim. Canla başla çalıştım.
Öğretmenler, Atalarından aldıkları devrim ışığını yurdun en uzak köşesine dek taşır bu bilinçle. Nerede, nasıl, hangi ortamda olurlarsa olsunlar, arkalarında hep Atatürk'ün ve kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin gölgesi vardır, ona güvenirler yalnız. Yeni nesilleri o bilinçle yetiştirir, o bilinçle yaşar, hiçbir şeyden korkmazlar. 60 saatlik formasyon dersiyle öğretmen de olunmaz.
Öğretmenlerin bağlı olduğu bakanlığın adı da Milli Eğitim Bakanlığı'dır. Eğitim ve öğretim bir kuşun iki kanadı veya yaşam arabasına koşulmuş iki at gibidir: İki kanadı varsa ancak kuş uçar, tek kanatlı kuş uçamaz. Tek atın gücü de iki at gibi olmaz. Bu nedenle ne eğitimsiz, öğretim olur ne de öğretimsiz eğitim… Disiplin her ikisinin de temeli.
Yeryüzünde üç çeşit eğitim söz konusudur: Ulusal Eğitim, Uluslararası Eğitim, Dini Eğitim. Bireyin ulus bilincine varması, ulus aidiyetine bağlı olması ancak ve ancak ulusal eğitimle olur. Her Türk vatandaşı Ulusal Eğitim'den geçmeli.
Uluslararası Eğitimden geçenlerde ulus bilinci gelişmemiş, aidiyet duygusu yoktur, olamaz. Dini Eğimle yetişen insan, bu dünyada yaşasa da ahiret için çalışır, sürekli ona hazırlanır.
Bu nedenle de öğretmenler, Cumhuriyet'in temelinin Ulusal Eğitim olduğu bilinciyle öğrencilerini yetiştirmeli. Her Türk vatandaşı eşit, laik, çağdaş ve de bilimsel temele dayanan Ulusal Eğitimden geçmeli. Bu da devletin asli görevidir. Bu eğitimle yetişmekten, öğrenci yetiştirmekten, bir öğretmen olmaktan, çok mutluyum. Her zaman, her ortamda ne öğrencilerimden ne velilerimden incinmedim hiç; görevimi layıkıyla yapmaya çalışan mutlu bir öğretmenim ben.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.