#smrgKİTABEVİ Bildiğin Gibi Değil: 90'larda Güneydoğu'da Çocuk Olmak - 2015
Yoğun bir şiddet ortamında geçen çocukluklarını ve ilkgençlik yıllarını anlatıyorlar: Türkçe bilmedikleri için gerizekâlı muamelesi gördükleri, zaman zaman ajanlık teklifleri aldıkları eğitim hayatlarını; babalarının, analarının, kardeşlerinin, arkadaşlarının gözlerinin önünde dayak yediği, öldürüldüğü, koruculuğa zorlandığı, evlerinin kurşun yağmuruna tutulduğu aile hayatlarını; sokaklarda, "yanı başlarında sürekli birilerinin öldürüldüğü", vurulduğu bir ortamda veya BM mülteci kamplarında geçen "gündelik" hayatlarını dinliyoruz onlardan. Politik söylemler tek tek insanların ne yaşadıklarını gizliyor, örtüyor. Bildiğin Gibi Değil, bu Kürt gençlerinin Batı'daki, büyük şehirlerdeki akranlarına bir iç dökmesi olarak okunmalı. Binlerce insan "çocukluğum sorulduğunda aklıma açlık, rezillik, sefalet, perişanlık, bombalar, savaş uçakları geliyor" diyecek haldeyse, bu gençlerin hemen hepsi "bana yaşatılanları affetmem mümkün değil ama barış mümkün, barış istiyorum" diyorsa, politik kaygılara değil vicdanlara hitap edecek gerçek bir barış ortamı kurabilmek için bu kitaptaki seslere kulak verilmeli.
Yoğun bir şiddet ortamında geçen çocukluklarını ve ilkgençlik yıllarını anlatıyorlar: Türkçe bilmedikleri için gerizekâlı muamelesi gördükleri, zaman zaman ajanlık teklifleri aldıkları eğitim hayatlarını; babalarının, analarının, kardeşlerinin, arkadaşlarının gözlerinin önünde dayak yediği, öldürüldüğü, koruculuğa zorlandığı, evlerinin kurşun yağmuruna tutulduğu aile hayatlarını; sokaklarda, "yanı başlarında sürekli birilerinin öldürüldüğü", vurulduğu bir ortamda veya BM mülteci kamplarında geçen "gündelik" hayatlarını dinliyoruz onlardan. Politik söylemler tek tek insanların ne yaşadıklarını gizliyor, örtüyor. Bildiğin Gibi Değil, bu Kürt gençlerinin Batı'daki, büyük şehirlerdeki akranlarına bir iç dökmesi olarak okunmalı. Binlerce insan "çocukluğum sorulduğunda aklıma açlık, rezillik, sefalet, perişanlık, bombalar, savaş uçakları geliyor" diyecek haldeyse, bu gençlerin hemen hepsi "bana yaşatılanları affetmem mümkün değil ama barış mümkün, barış istiyorum" diyorsa, politik kaygılara değil vicdanlara hitap edecek gerçek bir barış ortamı kurabilmek için bu kitaptaki seslere kulak verilmeli.