#smrgKİTABEVİ Bilgi: Foucault Üzerine Dersler (22 Ekim - 17 Aralık 1985) -
Deleuze'ün önerisinden yola çıkarak “Bilgi” başlığını verdiğimiz bu ilk sekiz ders, Foucault'da bilginin iki kutbunu oluşturan söylenebilir olan ile görünür olanın olanaklılık koşullarının analizini içeriyor. Deleuze'ün sözceler ile görünürlükler arasındaki karmaşık ilişkiler üzerine araştırması ilerledikçe, Foucault'nun tüm düşüncesinin felsefi bir soybilimi içinde olduğumuzu daha iyi anlıyoruz.
Bu düşüncenin yapısalcılık, fenomenoloji ve dilbilimden nasıl ıraksadığını, Kant ve Blanchot'nun düşüncesi, Duras, Straub ve Syberberg'in sineması ve Raymond Roussel'in eseriyle yakınsayarak felsefede nasıl ışık çakmaları yarattığını ayırt etmeye başlıyoruz. Deleuze'ün dersler boyunca ısrarla hatırlattığı, bilgi analizinin ikinci eksenini oluşturan iktidar analizine nasıl bağlandığı sorusunun bir tekillikler problemi olarak ortaya çıkışına tanık oluyoruz.
Bir filozofun çağdaşı olan bir filozof üzerine yazdığı belki en kapsamlı şerhi oluşturan bu dersler, felsefe ile felsefe tarihi birbirinden ayrılmaz olduğunda düşüncedeki hangi kuvvetlerin harekete geçebileceğini gözler önüne seriyor. Ve Deleuze ile Foucault'nun karşılaşmasının belki en yalın sonucu olarak, anlıyoruz ki, bir düşüncenin güncelliğini olumlamak onu oluşa sürüklemekten, problemi olumlamak problematikliği olumlamaktan geçiyor.
Deleuze'ün önerisinden yola çıkarak “Bilgi” başlığını verdiğimiz bu ilk sekiz ders, Foucault'da bilginin iki kutbunu oluşturan söylenebilir olan ile görünür olanın olanaklılık koşullarının analizini içeriyor. Deleuze'ün sözceler ile görünürlükler arasındaki karmaşık ilişkiler üzerine araştırması ilerledikçe, Foucault'nun tüm düşüncesinin felsefi bir soybilimi içinde olduğumuzu daha iyi anlıyoruz.
Bu düşüncenin yapısalcılık, fenomenoloji ve dilbilimden nasıl ıraksadığını, Kant ve Blanchot'nun düşüncesi, Duras, Straub ve Syberberg'in sineması ve Raymond Roussel'in eseriyle yakınsayarak felsefede nasıl ışık çakmaları yarattığını ayırt etmeye başlıyoruz. Deleuze'ün dersler boyunca ısrarla hatırlattığı, bilgi analizinin ikinci eksenini oluşturan iktidar analizine nasıl bağlandığı sorusunun bir tekillikler problemi olarak ortaya çıkışına tanık oluyoruz.
Bir filozofun çağdaşı olan bir filozof üzerine yazdığı belki en kapsamlı şerhi oluşturan bu dersler, felsefe ile felsefe tarihi birbirinden ayrılmaz olduğunda düşüncedeki hangi kuvvetlerin harekete geçebileceğini gözler önüne seriyor. Ve Deleuze ile Foucault'nun karşılaşmasının belki en yalın sonucu olarak, anlıyoruz ki, bir düşüncenin güncelliğini olumlamak onu oluşa sürüklemekten, problemi olumlamak problematikliği olumlamaktan geçiyor.