Doğu'da (İslâm Dünyası'nda) yaşanan ve İlim'den Bilim'e giden süreç ile Batı'da (Hıristiyan Dünyası'nda) yaşanan ve Scientia'dan Science'a giden süreç arasında önemli bir ölçüde farklılık vardır ve Birinci Süreç yeterince aydınlatılamadığı halde, İkinci Süreç aşağı yukarı bütün boyutlarıyla incelenmiş ve tartışılmış, hatta bu sürecin işleyiş biçimine ilişkin çok ayrıntılı bazı açıklama modelleri geliştirilmiştir. Bugün de Batılı [ve giderek artan oranda Doğulu] araştırmacılar, Batı Bilimi'nin niteliklerinin daha derinden kavranmasını sağlayacak çabalarını sürdürmektedirler.
İslâm Uygarlığı'na mensup olan toplumlarda, bilimin [ve elbette bir yere kadar felsefenin] işgâl etmiş olduğu yerin doğru bir biçimde anlaşılabilmesi ve gerek bu uygarlığı oluşturan düşünsel etmenler arasındaki ilişkilerin ve gerekse uygarlıklararası düşünsel etkileşimlerden kaynaklanan değişimlerin gerçeğe daha uygun bir biçimde açıklanabilmesi, Birinci Süreç'in [yani bu sürecin bir ürünü olan Doğu Bilimi'nin] de gerektiği ölçüde incelenmesine ve tartışılmasına bağlıdır ve bu bağlamda bilim tarihçileri kadar bilim filozoflarına da büyük işler düşmektedir.