"...Nebil ellerini dizlerine koymuş kumda oturuyordu. Vidad ise deniz kenarında yürüyerek sinirlerini yatıştıran ritüellerini gerçekleştiriyor, ayaklarını suya teslim ediyordu. Hayat enerjisinin çoğu geri gelmişti. Nebil ise duygu ve düşüncelerini bir deftere yazıyordu. Vidad'ı düşündü, o dalsız bir gül gibiydi. Sonra kendi kendine yazdı: "Ormanın gecesi, sahilin gecesinden daha yeğdir. Ben baykuşun, yarasanın, çekirgenin, kurbağanın, tilkinin sesini seviyorum. Ama burada her şey bu kumun altında gömülü..."
"...Nebil ellerini dizlerine koymuş kumda oturuyordu. Vidad ise deniz kenarında yürüyerek sinirlerini yatıştıran ritüellerini gerçekleştiriyor, ayaklarını suya teslim ediyordu. Hayat enerjisinin çoğu geri gelmişti. Nebil ise duygu ve düşüncelerini bir deftere yazıyordu. Vidad'ı düşündü, o dalsız bir gül gibiydi. Sonra kendi kendine yazdı: "Ormanın gecesi, sahilin gecesinden daha yeğdir. Ben baykuşun, yarasanın, çekirgenin, kurbağanın, tilkinin sesini seviyorum. Ama burada her şey bu kumun altında gömülü..."