Tarihin bu son iki yüz yıllık döneminde ezenler kadar ezilenler de, sömürgeciler kadar onlara direnenler de adı "milliyetçilik" olan varoluş biçimine başvurdular. Milliyetçilik kalkınmanın ve gelişmenin itici gücü, hayatın savuruşuna karşı bir köke aitlik ve kimlik duygusu, faniliğe karşı bir ebedîlik vaadiydi ama, aynı zamanda soy ırkçılığının, yahut daha hafifinden kültürel ırkçılığın, her halükârda düşman "öteki"nin ve savaşın nedeniydi de.
Milliyetçilik üzerine konuşmak, son noktanın olmadığı ucu açık bir cümleye başlamak gibidir. Bu kitap, böyle bir konuşmaya etnisite, millet, milliyet, milliyetçilik gibi kavramlarla Türkiye'nin yaşadıkları çerçevesinden katılıyor. (Arka kapaktan)
Tarihin bu son iki yüz yıllık döneminde ezenler kadar ezilenler de, sömürgeciler kadar onlara direnenler de adı "milliyetçilik" olan varoluş biçimine başvurdular. Milliyetçilik kalkınmanın ve gelişmenin itici gücü, hayatın savuruşuna karşı bir köke aitlik ve kimlik duygusu, faniliğe karşı bir ebedîlik vaadiydi ama, aynı zamanda soy ırkçılığının, yahut daha hafifinden kültürel ırkçılığın, her halükârda düşman "öteki"nin ve savaşın nedeniydi de.
Milliyetçilik üzerine konuşmak, son noktanın olmadığı ucu açık bir cümleye başlamak gibidir. Bu kitap, böyle bir konuşmaya etnisite, millet, milliyet, milliyetçilik gibi kavramlarla Türkiye'nin yaşadıkları çerçevesinden katılıyor. (Arka kapaktan)