#smrgKİTABEVİ Bir Rehberin Türkiye Anıları - 2023
Editör:
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
ISBN-10:
6057171870
Kargoya Teslim Süresi:
3&6
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
168
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2023
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
104,00
Havale/EFT ile:
100,88
Siparişiniz 3&6 iş günü arasında kargoda
1199211834
598349
https://www.simurgkitabevi.com/bir-rehberin-turkiye-anilari-2023
Bir Rehberin Türkiye Anıları - 2023 #smrgKİTABEVİ
104.00
90'lı yılların sonuydu. Birinci Körfez istilâsından bu yana yoğunluklu olarak, ülkemizin güneydoğu ve doğu bölgelerinde de istikrarsızlık ve terör eylemleri tırmanışa geçmiş ve yabancı gruplar sekiz-dokuz yıldan beri bu bölgelere uğramaz olmuştu. Turlarımız bu olumsuz koşullar nedeniyle daha çok İstanbul, Ege ve Kapadokya'yla sınırlı kalıyor, güvenlik nedeniyle daha doğuya geçemiyorduk. Dolayısıya rehberlik yaşantımız boyunca zaten iki üç kez gittiğimiz doğu ve güneydoğudaki ören yerler rutin hale gelemediği gibi, yaşanan bu uzun aradan sonra önemli ayrıntılar unutulup gitmiş de olabiliyordu. Kısacası, sanki ilk kez geliyormuşçasına bir heyecan ve acemilik yaşayabiliyorduk rehber olarak. Bunun bir nedeni de batıdaki Roma-Grek tarihi geleneğine göre, doğudaki Urartu, ya da Komagene gibi tüm sırları henüz tam olarak çözülememiş devletlerin tarihinin çok ayrı ve özgün olmasından da kaynaklanıyordu. Bu uzun aradan sonra bunlara yeniden çalışmak ve ayrıntılara değinecek kadar hatırlamak gerekiyordu. Üstelik turistlerin elinde genelde şirketlerce verilmiş ya da piyasadan satın aldıkları ören yerlerine ilişkin kitapların bulunması, aktaracağımız bilginin de sağlam temellere dayandırılmasını kaçınılmaz kılıyordu. Kaldı ki bu gruplarda çoğu zaman tarihçi, sanat tarihçi, kazı bilimci gibi konuya hâkim turistlerde olur ve bunlar bir yandan rehber için bir tür ‘meydan okuma' gizil gücü taşırken, varlıkları diğer yandan da adeta kamçı görevi görüyor, hatta önemli mesleki bilgiler de alabiliyorduk bu uzmanlardan. Eğer anlattıklarımız konuyu bilenlerde bir hoşnutluk yaratmışsa, gelip bunu övgü dolu sözlerle belirttikleri de olurdu. Bunun karşılığında ise rehberin verebileceği en iyi karşılık, o kişiye grubun önünde eklemek istediği bir şeyin olup olmadığını sorarak kendisine ve uzmanlığına değer verdiğinizi belli etmektir. Eğer gerçekten de ekleyeceği açıklamaları varsa, bunlar çoğunlukla bir rehberin bildiğinin ötesinde, not almaya değecek ve sonraki gezilerde kullanılabilecek türden bilgiler olabiliyordu. Açıkçası grupta hatırı sayılır bir uzman varsa bu bir rehber için bulunmaz değerli bir kaynak, kaçırılmaması gereken bir fırsattır her zaman.
90'lı yılların sonuydu. Birinci Körfez istilâsından bu yana yoğunluklu olarak, ülkemizin güneydoğu ve doğu bölgelerinde de istikrarsızlık ve terör eylemleri tırmanışa geçmiş ve yabancı gruplar sekiz-dokuz yıldan beri bu bölgelere uğramaz olmuştu. Turlarımız bu olumsuz koşullar nedeniyle daha çok İstanbul, Ege ve Kapadokya'yla sınırlı kalıyor, güvenlik nedeniyle daha doğuya geçemiyorduk. Dolayısıya rehberlik yaşantımız boyunca zaten iki üç kez gittiğimiz doğu ve güneydoğudaki ören yerler rutin hale gelemediği gibi, yaşanan bu uzun aradan sonra önemli ayrıntılar unutulup gitmiş de olabiliyordu. Kısacası, sanki ilk kez geliyormuşçasına bir heyecan ve acemilik yaşayabiliyorduk rehber olarak. Bunun bir nedeni de batıdaki Roma-Grek tarihi geleneğine göre, doğudaki Urartu, ya da Komagene gibi tüm sırları henüz tam olarak çözülememiş devletlerin tarihinin çok ayrı ve özgün olmasından da kaynaklanıyordu. Bu uzun aradan sonra bunlara yeniden çalışmak ve ayrıntılara değinecek kadar hatırlamak gerekiyordu. Üstelik turistlerin elinde genelde şirketlerce verilmiş ya da piyasadan satın aldıkları ören yerlerine ilişkin kitapların bulunması, aktaracağımız bilginin de sağlam temellere dayandırılmasını kaçınılmaz kılıyordu. Kaldı ki bu gruplarda çoğu zaman tarihçi, sanat tarihçi, kazı bilimci gibi konuya hâkim turistlerde olur ve bunlar bir yandan rehber için bir tür ‘meydan okuma' gizil gücü taşırken, varlıkları diğer yandan da adeta kamçı görevi görüyor, hatta önemli mesleki bilgiler de alabiliyorduk bu uzmanlardan. Eğer anlattıklarımız konuyu bilenlerde bir hoşnutluk yaratmışsa, gelip bunu övgü dolu sözlerle belirttikleri de olurdu. Bunun karşılığında ise rehberin verebileceği en iyi karşılık, o kişiye grubun önünde eklemek istediği bir şeyin olup olmadığını sorarak kendisine ve uzmanlığına değer verdiğinizi belli etmektir. Eğer gerçekten de ekleyeceği açıklamaları varsa, bunlar çoğunlukla bir rehberin bildiğinin ötesinde, not almaya değecek ve sonraki gezilerde kullanılabilecek türden bilgiler olabiliyordu. Açıkçası grupta hatırı sayılır bir uzman varsa bu bir rehber için bulunmaz değerli bir kaynak, kaçırılmaması gereken bir fırsattır her zaman.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.