Bırakın Yaşasınlar, Simmel'in yine Soğuk Savaş döneminde, nükleer silahlanma kâbusu altındaki dünyayı ele aldığı romanlarından biri. Nükleer silahlanmanın ve her an bir tehdit olarak kendini hissettiren olası bir dünya savaşının baskısını üstünde hisseden bir toplumun dünyasını anlatırken, bir yandan bir aşk öyküsünü, diğer yandan da Almanya'da o zamanlardan başlayarak yükselmekte olan yabancı düşmanlığını dile getiriyor.
Bırakın Yaşasınlar, düşen bir uçaktan kurtulan tek kişi olan Parisli avukatın yepyeni bir kimlik, yepyeni bir yaşam ararken, kendini eski dünyanın açmazlarıyla nasıl da çevrelenmiş bulduğunun öyküsü...
"Köşe başındaki dükkândan sigara almaya gideceğim diye evinden çıkıp da bir daha geri dönmeyen adamın hikâyesini mutlaka duymuşsundur, canım benim. Böyle evini terk edip kaybolan on binlerce insan var her yıl Amerika'da ve Avrupa'da... O güne dek yaşadıkları hayattan nefret ettikleri için her şeyin üzerine bir sünger çekiyorlar." (Kitap tanıtımından)
Bırakın Yaşasınlar, Simmel'in yine Soğuk Savaş döneminde, nükleer silahlanma kâbusu altındaki dünyayı ele aldığı romanlarından biri. Nükleer silahlanmanın ve her an bir tehdit olarak kendini hissettiren olası bir dünya savaşının baskısını üstünde hisseden bir toplumun dünyasını anlatırken, bir yandan bir aşk öyküsünü, diğer yandan da Almanya'da o zamanlardan başlayarak yükselmekte olan yabancı düşmanlığını dile getiriyor.
Bırakın Yaşasınlar, düşen bir uçaktan kurtulan tek kişi olan Parisli avukatın yepyeni bir kimlik, yepyeni bir yaşam ararken, kendini eski dünyanın açmazlarıyla nasıl da çevrelenmiş bulduğunun öyküsü...
"Köşe başındaki dükkândan sigara almaya gideceğim diye evinden çıkıp da bir daha geri dönmeyen adamın hikâyesini mutlaka duymuşsundur, canım benim. Böyle evini terk edip kaybolan on binlerce insan var her yıl Amerika'da ve Avrupa'da... O güne dek yaşadıkları hayattan nefret ettikleri için her şeyin üzerine bir sünger çekiyorlar." (Kitap tanıtımından)