" (...) Buyruğunu geçiriyor dile, hem de dili zorlamadan, incitmeden. Onun elinde dil, öz kokusunu yitirmeden genişliyor, zenginleşiyor. Bay Yıldırım Keskin, Frenk yazarlarından hangilerini okuyarak yetişmiş, bu ustalığı edinmiş bilmek isterdim.
Gide'i okumuştur belki, daha çok Gide'i, son yirmi otuz yılında yazdıklarını, ilk yılların Gide'ini. (...) Niçin ille yenilerin etkisini arıyorum onda? Belki de Sthendal'den, Rousseau'dan, Voltaire'den, La Bruere'den öğrenmiştir yazı yazmayı." -Nurullah Ataç
"Yıldırım Keskin, anlatılarında, topluma içinden bakan birinin gözlemci-gerçekçi tavrıyla dikkati çeker. Günümüz insanının, kentin karmaşasındaki yaşamsal serüveni, içte ve dıştaki çatışmaların yansıdığı durumlar onun roman ve öykülerinde derin anlamını bulur. Yalın gerçekçi bir bakışla dile getirdiği her bir sorunsalı, kurduğu dil evreninin akıcılığı içinde çarpıcı kılar... Okuru avucunun içine almasını bilen bir kurmaca ustasıyla yüz yüze olduğunuzu hissedersiniz o an." -Feridun Andaç (Arka kapaktan)
" (...) Buyruğunu geçiriyor dile, hem de dili zorlamadan, incitmeden. Onun elinde dil, öz kokusunu yitirmeden genişliyor, zenginleşiyor. Bay Yıldırım Keskin, Frenk yazarlarından hangilerini okuyarak yetişmiş, bu ustalığı edinmiş bilmek isterdim.
Gide'i okumuştur belki, daha çok Gide'i, son yirmi otuz yılında yazdıklarını, ilk yılların Gide'ini. (...) Niçin ille yenilerin etkisini arıyorum onda? Belki de Sthendal'den, Rousseau'dan, Voltaire'den, La Bruere'den öğrenmiştir yazı yazmayı." -Nurullah Ataç
"Yıldırım Keskin, anlatılarında, topluma içinden bakan birinin gözlemci-gerçekçi tavrıyla dikkati çeker. Günümüz insanının, kentin karmaşasındaki yaşamsal serüveni, içte ve dıştaki çatışmaların yansıdığı durumlar onun roman ve öykülerinde derin anlamını bulur. Yalın gerçekçi bir bakışla dile getirdiği her bir sorunsalı, kurduğu dil evreninin akıcılığı içinde çarpıcı kılar... Okuru avucunun içine almasını bilen bir kurmaca ustasıyla yüz yüze olduğunuzu hissedersiniz o an." -Feridun Andaç (Arka kapaktan)