#smrgKİTABEVİ Biraz Ses Olsun - 2022
Editör:
Devrim Çakır
Kapak Tasarım:
Kardelen Akçam
Kondisyon:
Yeni
Basıldığı Matbaa:
Melisa Matbaacılık
Dizi Adı:
ISBN-10:
9786051857176
Kargoya Teslim Süresi:
4&6
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
230 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2022
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
67,00
Havale/EFT ile:
64,99
Siparişiniz 4&6 iş günü arasında kargoda
1199203479
589757
https://www.simurgkitabevi.com/biraz-ses-olsun-2022
Biraz Ses Olsun - 2022 #smrgKİTABEVİ
67.00
Aynı evin içinde yaşayan, aynı sofraya oturan, beraber büyüyüp beraber yaşlanan ama bir ömür birbirine ulaşamayan insanlar; hayal kırıklıklarını ve özlemleri bastıran görünmez duvarlar...
Sessizlikten söz ederken yalnızlığın altını kırmızı kalemle çiziyor Bilgehan Uçak.
Biraz Ses Olsun, yanlış bir hayata mahkûmiyetin ağır kederiyle kendini ve yakınlarını yalnız bırakarak baş etmeye çalışan Nurhan Bey'in üç kuşağa uzanan hikâyesini aile, aidiyet ve bağlılık gibi kavramları merkeze alarak sorguluyor.
“Televizyon, yalnızlığı avutmak için bir araç. Yeter ki biraz ses olsun…
Bazen saklı yeraltı şehirleri kadar sessiz olurdu ev. Artık olmuyor mu yoksa biz mi ihtiyarladık? Evliliğin ilk yılları; kavgalar, nedensiz hırgür. Sessizliğin kıymığı batardı. İlk yılları ne kelime, Nurhan hastalanana kadar…
Kim bilir hangi kavganın ertesi, birbirleriyle konuşmadan geçerlerdi evin bir köşesine, Ali de odasına. Yıllar geçip gitti böyle. Bakmadan. Konuşmadan. Ömür geçti. İki dağın iki hoyrat suyu gibi senelerce akıp durmuşlardı.”
Sessizlikten söz ederken yalnızlığın altını kırmızı kalemle çiziyor Bilgehan Uçak.
Biraz Ses Olsun, yanlış bir hayata mahkûmiyetin ağır kederiyle kendini ve yakınlarını yalnız bırakarak baş etmeye çalışan Nurhan Bey'in üç kuşağa uzanan hikâyesini aile, aidiyet ve bağlılık gibi kavramları merkeze alarak sorguluyor.
“Televizyon, yalnızlığı avutmak için bir araç. Yeter ki biraz ses olsun…
Bazen saklı yeraltı şehirleri kadar sessiz olurdu ev. Artık olmuyor mu yoksa biz mi ihtiyarladık? Evliliğin ilk yılları; kavgalar, nedensiz hırgür. Sessizliğin kıymığı batardı. İlk yılları ne kelime, Nurhan hastalanana kadar…
Kim bilir hangi kavganın ertesi, birbirleriyle konuşmadan geçerlerdi evin bir köşesine, Ali de odasına. Yıllar geçip gitti böyle. Bakmadan. Konuşmadan. Ömür geçti. İki dağın iki hoyrat suyu gibi senelerce akıp durmuşlardı.”
Aynı evin içinde yaşayan, aynı sofraya oturan, beraber büyüyüp beraber yaşlanan ama bir ömür birbirine ulaşamayan insanlar; hayal kırıklıklarını ve özlemleri bastıran görünmez duvarlar...
Sessizlikten söz ederken yalnızlığın altını kırmızı kalemle çiziyor Bilgehan Uçak.
Biraz Ses Olsun, yanlış bir hayata mahkûmiyetin ağır kederiyle kendini ve yakınlarını yalnız bırakarak baş etmeye çalışan Nurhan Bey'in üç kuşağa uzanan hikâyesini aile, aidiyet ve bağlılık gibi kavramları merkeze alarak sorguluyor.
“Televizyon, yalnızlığı avutmak için bir araç. Yeter ki biraz ses olsun…
Bazen saklı yeraltı şehirleri kadar sessiz olurdu ev. Artık olmuyor mu yoksa biz mi ihtiyarladık? Evliliğin ilk yılları; kavgalar, nedensiz hırgür. Sessizliğin kıymığı batardı. İlk yılları ne kelime, Nurhan hastalanana kadar…
Kim bilir hangi kavganın ertesi, birbirleriyle konuşmadan geçerlerdi evin bir köşesine, Ali de odasına. Yıllar geçip gitti böyle. Bakmadan. Konuşmadan. Ömür geçti. İki dağın iki hoyrat suyu gibi senelerce akıp durmuşlardı.”
Sessizlikten söz ederken yalnızlığın altını kırmızı kalemle çiziyor Bilgehan Uçak.
Biraz Ses Olsun, yanlış bir hayata mahkûmiyetin ağır kederiyle kendini ve yakınlarını yalnız bırakarak baş etmeye çalışan Nurhan Bey'in üç kuşağa uzanan hikâyesini aile, aidiyet ve bağlılık gibi kavramları merkeze alarak sorguluyor.
“Televizyon, yalnızlığı avutmak için bir araç. Yeter ki biraz ses olsun…
Bazen saklı yeraltı şehirleri kadar sessiz olurdu ev. Artık olmuyor mu yoksa biz mi ihtiyarladık? Evliliğin ilk yılları; kavgalar, nedensiz hırgür. Sessizliğin kıymığı batardı. İlk yılları ne kelime, Nurhan hastalanana kadar…
Kim bilir hangi kavganın ertesi, birbirleriyle konuşmadan geçerlerdi evin bir köşesine, Ali de odasına. Yıllar geçip gitti böyle. Bakmadan. Konuşmadan. Ömür geçti. İki dağın iki hoyrat suyu gibi senelerce akıp durmuşlardı.”
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.