'Biz öğretim üyeleri, içimizde hiç kuşkusuz pek iyilerimiz bulunmakla beraber, pek çoğumuz yetersiz ve bilgisiz kimseleriz. Dar görüşlülüğümüz ve tutuculuğumuz her türlü tanımlamanın dışında kalır. Çağdaş anlamda üniversite öğrencisi yetiştirecek olgunluktan çok uzağız; yetiştirdiğimiz insanların ne kez düşük bilgiler ve zihniyetle bu toplumun başına bela olduğunu her gün görmekteyiz...
Ülkemizi her gün biraz daha uçuruma yaklaştıranlar da bu bizim yetiştirdiklerimizdir. Şu muhakkak ki bizlerin,kendi kendimize çeki düzen vermemiz, kendimizi geniş görüşlülükler ve gerçek bilgilerle donatmamız...
ve asıl önemlisi medeni cesarete sahip, sağlam karakterli kişiler olarak topluma ve yeni kuşaklara ideal örneği olmamız, emsal sağlamamız... ve kısacası haysiyetli aydınlara yaraşanı yapmamız, aklımızı başımıza toplamamız koşuldur.
Bundan dolayıdır ki bizler, en insafsız, en sert ve hatta en abartmalı biçimlerde yerilmeli, başkalarına çuvaldızı batırmadan önce iğnenin kendimize batırılmasını beklemeli ve bizi yerenleri baş tacı etmeliyiz. Bu yermeleri, bu iğnelenmeleri göze aldığımız ve buna müstahak bulunduğumuzu kabul ettiğimiz an, olumlu yönelişe ilk adımı atmış sayılırız...'
'Biz öğretim üyeleri, içimizde hiç kuşkusuz pek iyilerimiz bulunmakla beraber, pek çoğumuz yetersiz ve bilgisiz kimseleriz. Dar görüşlülüğümüz ve tutuculuğumuz her türlü tanımlamanın dışında kalır. Çağdaş anlamda üniversite öğrencisi yetiştirecek olgunluktan çok uzağız; yetiştirdiğimiz insanların ne kez düşük bilgiler ve zihniyetle bu toplumun başına bela olduğunu her gün görmekteyiz...
Ülkemizi her gün biraz daha uçuruma yaklaştıranlar da bu bizim yetiştirdiklerimizdir. Şu muhakkak ki bizlerin,kendi kendimize çeki düzen vermemiz, kendimizi geniş görüşlülükler ve gerçek bilgilerle donatmamız...
ve asıl önemlisi medeni cesarete sahip, sağlam karakterli kişiler olarak topluma ve yeni kuşaklara ideal örneği olmamız, emsal sağlamamız... ve kısacası haysiyetli aydınlara yaraşanı yapmamız, aklımızı başımıza toplamamız koşuldur.
Bundan dolayıdır ki bizler, en insafsız, en sert ve hatta en abartmalı biçimlerde yerilmeli, başkalarına çuvaldızı batırmadan önce iğnenin kendimize batırılmasını beklemeli ve bizi yerenleri baş tacı etmeliyiz. Bu yermeleri, bu iğnelenmeleri göze aldığımız ve buna müstahak bulunduğumuzu kabul ettiğimiz an, olumlu yönelişe ilk adımı atmış sayılırız...'