Gerçekte, Roma İmparatorluğu düştükten sonraki bin senelik hayatında Bizans'ın durmadan harabeye yuvarlandığı kolaylıkla zannolunur. Böyle düşünmek asla caiz değildir. Onu mahvedecek gibi görünen bunalımları çoğunlukla kıyas kabul etmez derecede parlak devirler ve ümit edilmeyen yeni doğuşlar takip etmiştir. Bu devirde, bir tarihçinin sözüne göre İmparatorluk, bu ihtiyar kadın, altın ve kıymetli taşlarla süslü bir genç kız gibi görünür, VI. asırda, Justinyen devrinde, devlet, son bir defa, Roma'nın iyi günlerinde olduğu gibi toparlanır ve Akdeniz, yeniden bir Roma gölü olur.
VIII. inci asırda, İzorya'lı (Eski Silifke) imparatorlar, Şarl Martel'in Poitiers'de Hıristiyanlığı kurtardığı sıralarda, İslamiyetin hücumlarını kırarlar. X uncu asırda, Makedonya ailesine mensup hükümdarlar, Bizans'ı, muzaffer silahlarını Suriye'ye kadar götüren, Rusları Tuna boyunda ezen ve Bulgar çarlarının kurduğu devleti kan içinde boğan büyük bir şark devleti haline koyarlar. XII inci asırda, Komnen'ler zamanında Grek İmparatorluğu, dünyada, hala iyi bir çehre göstermektedir ve İstanbul, Avrupa politikasının belli başlı merkezlerinden biridir.
Bizans, bu suretle, bin sene yaşadı; bu yaşama, yalnız mutlu bir tesadüfün neticesi değildi: Şan ve şerefle yaşadı; böyle olabilmesi için kendisinde kötülüklerden başka şeylerin de bulunması pek tabiidir. İşlerini idare için, büyük imparatorları, şöhretli devlet adamları, yetenekli diplomatları, muzaffer generalleri vardı; bunlar vasıtasıyla, dünyada, büyük bir eser başardı. Haçlı seferlerinden evvel, doğuda Hıristiyanlığın kafirlere karşı savunucusuydu ve askeri kıymeti sayesinde birçok defalar Avrupa'yı kurtarmıştı. Barbarlığın ortasında, Ortazamanın, uzun zaman tanıdığı takdire değer en ince, en zarif bir medeniyet merkeziydi.
Asya ve Slav doğu dünyasının öğreticisi idi, bu kavimler, dinlerini, edebi dillerini, sanatlarını, hükümetlerini ona borçludurlar. Pek kuvvetli tesiri batıya uzanmıştı; bir çok fikir ve sanat nimetlerini batı ondan almıştır. Bugün, Avrupa'nın doğusunda oturan kavimler ondan çıkarlar ve bugünkü Yunanistan, bilhassa, Pericles ve Phidias'ıntina'sından ziyade Hıristiyan Bizans'a borçludur.