Önde gelen Bizans tarihçilerinden Timothy E. Gregory, kapsamlı araştırması Bizans Tarihi'nde coğrafi ve kültürel mirasçısı olduğumuz Bizans İmparatorluğu'nun tarih içindeki serüvenine ışık tutuyor. Bizans İmparatorluğu'nu Constantinus döneminden (MS 306) Konstantinopolis'in 1453'teki düşüşüne dek izleyen çalışma, geleneksel siyasi anlatımı çarpıcı kültürel öğelerden kesitlerle harmanlamayı başarıyor. Heretiklerden manastır hayatına, saraylı kadınlardan travesti rahibelere, imparatorlardan sıradan Bizanslıların yaşantısına, Bizans kültürünün zenginliğini ortaya koyuyor ve Bizans'a dair kalıplaşmış fikirleri yerinden ediyor.
“Bizans bir paradoks mekânıydı. Bizans İmparatorluğu'nda yaşayanlar kendilerini “Romalı” olarak adlandırıyorlar, modern tarihçilerin onları Romalılardan ayırt etmek için kullandıkları “Bizanslılar” olarak tanımlamıyorlardı. Bizans İmparatorluğu eski ve modern dünya arasında çok önemli bir bağlantı noktasıydı, ancak hakkında Ortaçağ'daki pek çok kültürden daha az araştırma yapılmıştır. Bizans İmparatorluğu, Batı Avrupa'nın barbarlığa gömüldüğü bir dönemde ilerlemişti, ancak İngilizcedeki “Bizans” terimi tuhaf ve tekin olmayan karmaşık bir sistemi ifade etmek için kullanılır. Bizans gizemli bir yer olarak görülür, bununla beraber halkı Hıristiyandır ve din âlimleri ve din adamları bugünkü Hıristiyanlığı biçimlendiren öğretileri ve yapıyı ortaya koymuşlardır. Dini bağlamda “Bizans Katolikleri” ifadesi papanın üstünlüğünü tanıyan Hıristiyanları tanımlamak için kullanılır, öte yandan Bizans geleneğine bağlı Ortodoks Hıristiyanlar Batı'da genellikle hizipçi ve hatta heretik olarak kabul edilmişlerdir.”