#smrgKİTABEVİ Bizans ve Müslüman Türk Anadolu'nun Doğuşu (1040 - 1130) - 2022
Bu kitapta iki temel argümanın yer aldığı alternatif bir anlatı öne sürülüyor. İlk olarak, Konstantinopolis ve Kahire, Anadolu topraklarının büyük bir kısmıyla Bizans-Müslüman sınır bölgeleri üzerindeki etkilerini kaybettiler; ikincisi, doğmakta olan Selçuklu Sultanlığı bölgesel bir güç olarak bunların yerini almada başarısız oldu. Bu dönemde hem Bizans Anadolu'sunda hem de İslam'ın kalbinin attığı bölgelerde yerel seçkinlerle bölgesel güçler siyasal otoriteyi ellerine geçirdikleri gibi, bitip tükenmeyen bir iktidar mücadelesine giriştiler.
Söz konusu süreç içinde Türk savaşçı grupları; yaptıkları akınlar ve fetihler nedeniyle değil, önceden var olan toplumsal ağlara eklemlenmeleri sayesinde hızla önemli bir rol üstlendiler. İdari araçlarla yerel kaynaklardan faydalanarak yerel hükümdarların ve tebalarının rızasını elde ettiler. Böylelikle, daha büyük bölgesel birimlere evrilecek olan beyliklerin nüvelerini oluşturdular.
Dolayısıyla, değişimin itici gücünü Bizanslıların gerilemesi veya Türklerin zaferinde değil, bu iki âlem arasındaki başarılı etkileşimde aramak gerekir.
Bu kitapta iki temel argümanın yer aldığı alternatif bir anlatı öne sürülüyor. İlk olarak, Konstantinopolis ve Kahire, Anadolu topraklarının büyük bir kısmıyla Bizans-Müslüman sınır bölgeleri üzerindeki etkilerini kaybettiler; ikincisi, doğmakta olan Selçuklu Sultanlığı bölgesel bir güç olarak bunların yerini almada başarısız oldu. Bu dönemde hem Bizans Anadolu'sunda hem de İslam'ın kalbinin attığı bölgelerde yerel seçkinlerle bölgesel güçler siyasal otoriteyi ellerine geçirdikleri gibi, bitip tükenmeyen bir iktidar mücadelesine giriştiler.
Söz konusu süreç içinde Türk savaşçı grupları; yaptıkları akınlar ve fetihler nedeniyle değil, önceden var olan toplumsal ağlara eklemlenmeleri sayesinde hızla önemli bir rol üstlendiler. İdari araçlarla yerel kaynaklardan faydalanarak yerel hükümdarların ve tebalarının rızasını elde ettiler. Böylelikle, daha büyük bölgesel birimlere evrilecek olan beyliklerin nüvelerini oluşturdular.
Dolayısıyla, değişimin itici gücünü Bizanslıların gerilemesi veya Türklerin zaferinde değil, bu iki âlem arasındaki başarılı etkileşimde aramak gerekir.