“…Şimdi yılların ardından, yaşanmışlıkların, tanıklıkların bütünü içinde, hangi gençlik-işçi olayına, hangi toplumsal olaya odaklanırsam odaklanayım, genel olarak ilk akla gelen ‘bunca acıya, bunca bedele değer miydi? Ne oldu?..' türünden soruların haksızlığına inanıyorum. İnsan gibi insan, inanmış, sorgulayan, değerleri olan her birey, kendi koşullarının bütünü içinde davranır. Toplumsal dinamikler, refleksler de öyledir. 1968 kuşağı, bizim 68'liler, aydın-genç insanın ülke sorumluluğu üstlendiği toplumsal değerler içinde yetiştiler. Dünyayı, Türkiye'yi, insan haklarını, demokrasiyi sorgulayan sol, sosyal açılımların, örgütlenmelerin içinde yer aldılar. Türkiye'ye biçilen don, aydınlanmacı, sol gençliğin açılımları ile ters düşünce de, en çok onlara bedel ödetilerek toplumsal refleksin köreltilmesi gerekti… Yaşananların özeti bu olsa gerek.” -Şükran Soner
“…Şimdi yılların ardından, yaşanmışlıkların, tanıklıkların bütünü içinde, hangi gençlik-işçi olayına, hangi toplumsal olaya odaklanırsam odaklanayım, genel olarak ilk akla gelen ‘bunca acıya, bunca bedele değer miydi? Ne oldu?..' türünden soruların haksızlığına inanıyorum. İnsan gibi insan, inanmış, sorgulayan, değerleri olan her birey, kendi koşullarının bütünü içinde davranır. Toplumsal dinamikler, refleksler de öyledir. 1968 kuşağı, bizim 68'liler, aydın-genç insanın ülke sorumluluğu üstlendiği toplumsal değerler içinde yetiştiler. Dünyayı, Türkiye'yi, insan haklarını, demokrasiyi sorgulayan sol, sosyal açılımların, örgütlenmelerin içinde yer aldılar. Türkiye'ye biçilen don, aydınlanmacı, sol gençliğin açılımları ile ters düşünce de, en çok onlara bedel ödetilerek toplumsal refleksin köreltilmesi gerekti… Yaşananların özeti bu olsa gerek.” -Şükran Soner