Rüyamda, halk Türkiye'nin her bir köşesine kadar uyanmış. Herkesin -gözünde bir parlaklık; yüzlerinden kendine güven fışkırıyor.
Kadıköy'deyim, Beyoğlu'ndayım, Ankara'da Meşrutiyet Caddesi'ndeyim, Amasya'da, Antalya'da, Tekirdağ'da, Van'dayım. Sokaklarda insanlar hızlı hızlı işlerinin güçlerinin peşinde koşturuyor, ama yüzlerinde telaştan, endişeden eser yok; mutlu bir tebessüm, birbirleriyle sevecen selamlaşmalar. Gençlerde azimli, zeki bakışlar. Bazıları düşünceli düşünceli yürüyor; sanki kafalarında çetin matematik meseleleri çözüyorlar. Dolaşırken baktım ki, hayret her yerde kahveler, iş saati, nerdeyse boş. Tek tük müşterili masalarda kâğıt ya da tavla oynayan görünmüyor. Bir grup genç oturmuş, ciddi, ağırbaşlı tartışıyorlar; bazıları önlerindeki kâğıtlara fizik formülleri yazıyor. Terbiyeli, saygılı gençler. Düşünüyorum: Atatürk'ün Türkiye Cumhuriyeti'ni emanet ettiği gençler nihayet yetişmiş. (Arka kaaktan)
Rüyamda, halk Türkiye'nin her bir köşesine kadar uyanmış. Herkesin -gözünde bir parlaklık; yüzlerinden kendine güven fışkırıyor.
Kadıköy'deyim, Beyoğlu'ndayım, Ankara'da Meşrutiyet Caddesi'ndeyim, Amasya'da, Antalya'da, Tekirdağ'da, Van'dayım. Sokaklarda insanlar hızlı hızlı işlerinin güçlerinin peşinde koşturuyor, ama yüzlerinde telaştan, endişeden eser yok; mutlu bir tebessüm, birbirleriyle sevecen selamlaşmalar. Gençlerde azimli, zeki bakışlar. Bazıları düşünceli düşünceli yürüyor; sanki kafalarında çetin matematik meseleleri çözüyorlar. Dolaşırken baktım ki, hayret her yerde kahveler, iş saati, nerdeyse boş. Tek tük müşterili masalarda kâğıt ya da tavla oynayan görünmüyor. Bir grup genç oturmuş, ciddi, ağırbaşlı tartışıyorlar; bazıları önlerindeki kâğıtlara fizik formülleri yazıyor. Terbiyeli, saygılı gençler. Düşünüyorum: Atatürk'ün Türkiye Cumhuriyeti'ni emanet ettiği gençler nihayet yetişmiş. (Arka kaaktan)