#smrgKİTABEVİ Buzdolabındaki Köpek -
Çocukların baş tacı ettiği "Gülümseten Öyküler" dizisinin dokuzuncu kitabı, doğal yaşama ve insanların kişisel yaşamlarına saygı gibi önemli temaları işliyor. Çocuğun iç dünyasını, onu çevreleyen sosyal yaşam, mekân-insan ilişkisi ve kültürel öğeler bağlamında masalsı bir dille ele alan Behiç Ak, yazıp resimlediği yeni kitabında okurlarını dış dünyadan yalıtılmış bir Akdeniz kıyı köyüne konuk ediyor. Köydeki sade hayatlara, dinginliğe, gündelik diyaloglara, sıcak ayrıntılara dokunurken; yakın geçmişte derin izler bırakan mübadele gibi toplumsal gerçeklere, dünden bugüne taşınan söylenti ve söylencelerin toplum üzerindeki gücüne tarihsel bir bilinçle yaklaşıyor. Etkileyici karakterleri, büyülü gerçekçi öğeleri, ortak hayal ve acılarımızı dillendiren öyküsüyle, çocuklar kadar yetişkinlerin de yüreğine dokunacak bir kitap.
Cem ve ailesi Antalya yakınlarında, yalnızca denizden ulaşılabilen bir köyde yaşıyordu. Köyün gerisindeki "Kayıplar Ormanı"na girenin bir daha geri gelmeyeceğine inanılırdı. Cem'in dedesine köylü "Sırdede" derdi, ama hangi sırrı sakladığını kimse bilmezdi. Gezgin ruhlu hala Sevgi Hanım, bir yolculuk dönüşünde, Cem'e bir köpek yavrusu getirdi. Haski cinsi Sibirya kurdu olan sevimli yavru büyüdükçe, Akdeniz'in sıcağından etkilendi. Önce serin kuytulara saklanır oldu, günün birinde de ortadan kayboldu...
Çocukların baş tacı ettiği "Gülümseten Öyküler" dizisinin dokuzuncu kitabı, doğal yaşama ve insanların kişisel yaşamlarına saygı gibi önemli temaları işliyor. Çocuğun iç dünyasını, onu çevreleyen sosyal yaşam, mekân-insan ilişkisi ve kültürel öğeler bağlamında masalsı bir dille ele alan Behiç Ak, yazıp resimlediği yeni kitabında okurlarını dış dünyadan yalıtılmış bir Akdeniz kıyı köyüne konuk ediyor. Köydeki sade hayatlara, dinginliğe, gündelik diyaloglara, sıcak ayrıntılara dokunurken; yakın geçmişte derin izler bırakan mübadele gibi toplumsal gerçeklere, dünden bugüne taşınan söylenti ve söylencelerin toplum üzerindeki gücüne tarihsel bir bilinçle yaklaşıyor. Etkileyici karakterleri, büyülü gerçekçi öğeleri, ortak hayal ve acılarımızı dillendiren öyküsüyle, çocuklar kadar yetişkinlerin de yüreğine dokunacak bir kitap.
Cem ve ailesi Antalya yakınlarında, yalnızca denizden ulaşılabilen bir köyde yaşıyordu. Köyün gerisindeki "Kayıplar Ormanı"na girenin bir daha geri gelmeyeceğine inanılırdı. Cem'in dedesine köylü "Sırdede" derdi, ama hangi sırrı sakladığını kimse bilmezdi. Gezgin ruhlu hala Sevgi Hanım, bir yolculuk dönüşünde, Cem'e bir köpek yavrusu getirdi. Haski cinsi Sibirya kurdu olan sevimli yavru büyüdükçe, Akdeniz'in sıcağından etkilendi. Önce serin kuytulara saklanır oldu, günün birinde de ortadan kayboldu...