#smrgKİTABEVİ Çarşı Ulan ! -

Kondisyon:
Yeni
Basıldığı Matbaa:
Ezgi Matbaacılık
ISBN-10:
9786054841288
Stok Kodu:
1199166552
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
136 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
2
Basım Tarihi:
2014
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199166552
552701
Çarşı Ulan ! -
Çarşı Ulan ! - #smrgKİTABEVİ
0.00
Bu kitabın geliri yazarı tarafından “1 Umut Derneği”ne bağışlanmıştır.

19.03, aşkın saati...

Akrep ve yelkovan siyah beyaz bir kadranın ortasında “başkaldırı” sertliğinde dönüyor.

Ihlamurdere Caddesi hıncahınç insan dolu. Kadınlar, adamlar, gençler, yaşlılar kol kola. Omuzlarda çocuklar var. Siyah beyaz bayraklar sallanıyor. Sloganlar korna seslerine karışıyor. Meşaleler yakıldığı vakit Taksim'e doğru yürüyüş başlıyor. Her adımda kalabalık daha da artıyor. En öndeki kırmızı pankartın üzerinde siyah, kalın harflerle “çArşı” yazıyor.

Valideçeşme'den Nişantaşı'na uzanan yolda insan sayısı on binlerle ifade ediliyor. Yol üzerindeki evlerin camlarından, balkonlarından bakanlar yürüyüş koluna çiçekler yağdırıyor. Orada olanların hiçbiri, hiçbirimiz o akşamüzeri güneşini de, omuzlarımıza düşen karanfilleri de asla unutmayacak, unutmayacağız.

Nişantaşı'ndan Harbiye'ye ulaşan istikamette hep bir ağızdan bağırılıyor: “Sosyete uyuma, direnişe sahip çık!”

çArşı bir derbi maçına değil, adeta güneşe doğru yürüyor. Tarihte eşi benzeri olmayan, tüm dünyanın huşu içerisinde seyrettiği bir fenomenin, bilinen ezberleri tuz buz etme öyküsü bu! Bir futbol takımının taraftar grubu alışılmamış biçimde hatırı sayılır toplumsal mücadelenin ana dişlisi oluveriyor. Haziran Direnişi hafızalara çArşı'yla kazınıyor...

Lodos kokusunun, ezan vaktiyle harman olduğu yerde tozu dumana katan bir boşluktan enteresan bir seda yükseliyor: “Biber gazı oley!”

Çarşı, “memleketin biber gazı saatinde”, yüzünde deniz gözlüğü ile arzı endam eden yüksek topuklu çıtkırıldım ablanın, “Nerede kaldı bunlar ayol?” serzenişidir. Çarşı, ortalık karışmışken, sarı lacivert formalı dostun “Hadi oğlum gelmiyor musunuz?” çığlığıdır. Çarşı, evvelce mahalleyi boydan boya velveleye verdikleri, ortalığı yangın yerine çevirdikleri için, Ayşe teyze tarafından bastonla kovalanıp sonra yine onun tarafından kucaklananların yarattığı sempatidir. Ve çıtkırıldım ablanın, Fenerli dostun, Ayşe teyzenin dil ortaklığıdır…

“Davulcu Vedat'ı bulun gözlerinden öpelim!”

“Biz buraya 80 kişi geldik amirim, 79 kişi dönemeyiz” diyen Optik Başkan'dır.

Ve naiftir kendileri gibi dilleri. Örgüt mü? Örgüt falan anlamayız. Böyle inandık, biz inandığımızın peşinden gideriz.

Kısaca; “Bildiğin Çarşı ulan işte!”

Onlar her yürüdüğünden alkışlar ve çiçeklerle karşılandı, parti kursun oy verelim diyenler de sosyal medyayı salladı. Acarer, çArşı'nın Beşiktaş'lı olsun olmasın taraftarı etkilemesi, sloganları ve Taksim'e her yürüyüşündeki devleşmesini 7. kitabında anlatıyor.”

kitaptan:
"19.03, aşkın saati...
Akrep ve yelkovan siyah beyaz bir kadranın ortasında "başkaldırı" sertliğinde dönüyor. Ihlamurdere Caddesi hıncahınç insan dolu. Kadınlar, adamlar, gençler, yaşlılar kol kola. Omuzlarda çocuklar var. Siyah beyaz bayraklar sallanıyor. Sloganlar korna seslerine karışıyor. Meşaleler yakıldığı vakit Taksim'e doğru yürüyüş başlıyor. Her adımda kalabalık daha da artıyor. En öndeki kırmızı pankartın üzerinde siyah, kalın harflerle “çArşı” yazıyor. Valideçeşme'den Nişantaşı'na uzanan yolda insan sayısı on binlerle ifade ediliyor. Yol üzerindeki evlerin camlarından, balkonlarından bakanlar yürüyüş koluna çiçekler yağdırıyor. Orada olanların hiçbiri, hiçbirimiz o akşamüzeri güneşini de, omuzlarımıza düşen karanfilleri de asla unutmayacak, unutmayacağız.

Nişantaşı'ndan Harbiye'ye ulaşan istikamette hep bir ağızdan bağırılıyor: “Sosyete uyuma, direnişe sahip çık!” çArşı bir derbi maçına değil, adeta güneşe doğru yürüyor. Tarihte eşi benzeri olmayan, tüm dünyanın huşu içerisinde seyrettiği bir fenomenin, bilinen ezberleri tuz buz etme öyküsü bu! Bir futbol takımının taraftar grubu alışılmamış biçimde hatırı sayılır toplumsal mücadelenin ana dişlisi oluveriyor. Haziran Direnişi hafızalara çArşı'yla kazınıyor..."

Bu kitabın geliri yazarı tarafından “1 Umut Derneği”ne bağışlanmıştır.

19.03, aşkın saati...

Akrep ve yelkovan siyah beyaz bir kadranın ortasında “başkaldırı” sertliğinde dönüyor.

Ihlamurdere Caddesi hıncahınç insan dolu. Kadınlar, adamlar, gençler, yaşlılar kol kola. Omuzlarda çocuklar var. Siyah beyaz bayraklar sallanıyor. Sloganlar korna seslerine karışıyor. Meşaleler yakıldığı vakit Taksim'e doğru yürüyüş başlıyor. Her adımda kalabalık daha da artıyor. En öndeki kırmızı pankartın üzerinde siyah, kalın harflerle “çArşı” yazıyor.

Valideçeşme'den Nişantaşı'na uzanan yolda insan sayısı on binlerle ifade ediliyor. Yol üzerindeki evlerin camlarından, balkonlarından bakanlar yürüyüş koluna çiçekler yağdırıyor. Orada olanların hiçbiri, hiçbirimiz o akşamüzeri güneşini de, omuzlarımıza düşen karanfilleri de asla unutmayacak, unutmayacağız.

Nişantaşı'ndan Harbiye'ye ulaşan istikamette hep bir ağızdan bağırılıyor: “Sosyete uyuma, direnişe sahip çık!”

çArşı bir derbi maçına değil, adeta güneşe doğru yürüyor. Tarihte eşi benzeri olmayan, tüm dünyanın huşu içerisinde seyrettiği bir fenomenin, bilinen ezberleri tuz buz etme öyküsü bu! Bir futbol takımının taraftar grubu alışılmamış biçimde hatırı sayılır toplumsal mücadelenin ana dişlisi oluveriyor. Haziran Direnişi hafızalara çArşı'yla kazınıyor...

Lodos kokusunun, ezan vaktiyle harman olduğu yerde tozu dumana katan bir boşluktan enteresan bir seda yükseliyor: “Biber gazı oley!”

Çarşı, “memleketin biber gazı saatinde”, yüzünde deniz gözlüğü ile arzı endam eden yüksek topuklu çıtkırıldım ablanın, “Nerede kaldı bunlar ayol?” serzenişidir. Çarşı, ortalık karışmışken, sarı lacivert formalı dostun “Hadi oğlum gelmiyor musunuz?” çığlığıdır. Çarşı, evvelce mahalleyi boydan boya velveleye verdikleri, ortalığı yangın yerine çevirdikleri için, Ayşe teyze tarafından bastonla kovalanıp sonra yine onun tarafından kucaklananların yarattığı sempatidir. Ve çıtkırıldım ablanın, Fenerli dostun, Ayşe teyzenin dil ortaklığıdır…

“Davulcu Vedat'ı bulun gözlerinden öpelim!”

“Biz buraya 80 kişi geldik amirim, 79 kişi dönemeyiz” diyen Optik Başkan'dır.

Ve naiftir kendileri gibi dilleri. Örgüt mü? Örgüt falan anlamayız. Böyle inandık, biz inandığımızın peşinden gideriz.

Kısaca; “Bildiğin Çarşı ulan işte!”

Onlar her yürüdüğünden alkışlar ve çiçeklerle karşılandı, parti kursun oy verelim diyenler de sosyal medyayı salladı. Acarer, çArşı'nın Beşiktaş'lı olsun olmasın taraftarı etkilemesi, sloganları ve Taksim'e her yürüyüşündeki devleşmesini 7. kitabında anlatıyor.”

kitaptan:
"19.03, aşkın saati...
Akrep ve yelkovan siyah beyaz bir kadranın ortasında "başkaldırı" sertliğinde dönüyor. Ihlamurdere Caddesi hıncahınç insan dolu. Kadınlar, adamlar, gençler, yaşlılar kol kola. Omuzlarda çocuklar var. Siyah beyaz bayraklar sallanıyor. Sloganlar korna seslerine karışıyor. Meşaleler yakıldığı vakit Taksim'e doğru yürüyüş başlıyor. Her adımda kalabalık daha da artıyor. En öndeki kırmızı pankartın üzerinde siyah, kalın harflerle “çArşı” yazıyor. Valideçeşme'den Nişantaşı'na uzanan yolda insan sayısı on binlerle ifade ediliyor. Yol üzerindeki evlerin camlarından, balkonlarından bakanlar yürüyüş koluna çiçekler yağdırıyor. Orada olanların hiçbiri, hiçbirimiz o akşamüzeri güneşini de, omuzlarımıza düşen karanfilleri de asla unutmayacak, unutmayacağız.

Nişantaşı'ndan Harbiye'ye ulaşan istikamette hep bir ağızdan bağırılıyor: “Sosyete uyuma, direnişe sahip çık!” çArşı bir derbi maçına değil, adeta güneşe doğru yürüyor. Tarihte eşi benzeri olmayan, tüm dünyanın huşu içerisinde seyrettiği bir fenomenin, bilinen ezberleri tuz buz etme öyküsü bu! Bir futbol takımının taraftar grubu alışılmamış biçimde hatırı sayılır toplumsal mücadelenin ana dişlisi oluveriyor. Haziran Direnişi hafızalara çArşı'yla kazınıyor..."

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat