#smrgKİTABEVİ Çiçeklerin Meryem Anası -
Toplumdışı bir kesimin, hırsızlar, katiller, kaçakçılar, fahişeler, eşcinsellerle dolu bir dünyanın olanca karanlığı ve şiddeti Genet'nin güçlü anlatımıyla şaşırtıcı bir güzellik kazanırken, arada bir ağdalı, arada bir kendini ciddiye almayan bir savunma dizisi içerisinde edebiyatın doruk noktalarına ulaşıyoruz.
Genet'nin toplumla anlaşmazlığının uzlaşmazlığa dönüştüğü nokta işte bu. Onun için Meryem Ana Kilise'nin aradığı yerde değildir, 16 yaşındaki bir katilin suçlu gibi görünen, kirlendikçe aklanan çiçeğindedir. Edebiyat, bu bağlamda artık bir durumu anlatma, bir çizgiye yerleşip hesap verme değil; düpedüz bir çığlığa yaklaşıyor.
Tam çığlık atacakken, yazmaya başlarsanız ne olur? İşte bu kitabın sizi davet ettiği çığırından çıkmış maceralar dizisi.
Genet'nin, hapishanedeki arkadaşlarından kağıt kalem dilenerek neredeyse kanıyla yazdığı kimi zaman şaşırtıcı olan, hatta mantıksız, anlamsız gibi görünen, ama yine de şiirsel tümcelerle yüklü bu yapıt önce epey yadırganmıştı. İlk okurlarından Sartre, Genet'yi kişi olarak savunmasına rağmen, romanda boşuna işleyen bir mekanizmadan başka bir şey bulamamış, bu anlatıya mastürbasyon etiketini yakıştırmıştı.
Artık bu kadar saf değiliz. Bu anlatıyı göğüsleyecek cesur okuyucuların varlığına inanıyoruz. Bu çeviriyi onlara adıyoruz.
Toplumdışı bir kesimin, hırsızlar, katiller, kaçakçılar, fahişeler, eşcinsellerle dolu bir dünyanın olanca karanlığı ve şiddeti Genet'nin güçlü anlatımıyla şaşırtıcı bir güzellik kazanırken, arada bir ağdalı, arada bir kendini ciddiye almayan bir savunma dizisi içerisinde edebiyatın doruk noktalarına ulaşıyoruz.
Genet'nin toplumla anlaşmazlığının uzlaşmazlığa dönüştüğü nokta işte bu. Onun için Meryem Ana Kilise'nin aradığı yerde değildir, 16 yaşındaki bir katilin suçlu gibi görünen, kirlendikçe aklanan çiçeğindedir. Edebiyat, bu bağlamda artık bir durumu anlatma, bir çizgiye yerleşip hesap verme değil; düpedüz bir çığlığa yaklaşıyor.
Tam çığlık atacakken, yazmaya başlarsanız ne olur? İşte bu kitabın sizi davet ettiği çığırından çıkmış maceralar dizisi.
Genet'nin, hapishanedeki arkadaşlarından kağıt kalem dilenerek neredeyse kanıyla yazdığı kimi zaman şaşırtıcı olan, hatta mantıksız, anlamsız gibi görünen, ama yine de şiirsel tümcelerle yüklü bu yapıt önce epey yadırganmıştı. İlk okurlarından Sartre, Genet'yi kişi olarak savunmasına rağmen, romanda boşuna işleyen bir mekanizmadan başka bir şey bulamamış, bu anlatıya mastürbasyon etiketini yakıştırmıştı.
Artık bu kadar saf değiliz. Bu anlatıyı göğüsleyecek cesur okuyucuların varlığına inanıyoruz. Bu çeviriyi onlara adıyoruz.