Fazıl İskender bireysel ile toplumsalı ustaca harmanlıyor, kesiştiriyor Çik ve Puşkin'de. Keskin gözlemleri, yalın betimlemeleri ve kusursuz portreleriyle, Abhazya'yı ve Abhazları bir çocuğun, Çik'in gözüyle resmediyor. Kendi çocukluğumuz kadar hınzır ve tanıdık ama bir o kadar da "yabancı" bir çocukluk İskender'in anlattığı. Bir çocuğun merak edip sorgulayabileceklerinin sonsuzluğu, felsefi irdelemelerin günlük yaşama uygulanmasıyla birleşip derinlik katıyor İskender'in öykülerine. Şair olmasının getirdiği duyarlık, öykücülüğün duruluğuna omuz veriyor. Hiç de yabancı olmadığımız bir toplumsal yaşamı, gelenekleri ve ilişkileri çocuk bilincinden aktarıyor: sorgulayan, tarafsız, meraklı... Çik ve Puşkin Ekim Devrimi sonrası Abhaz ülkesine, Abhaz toplumunun yaşayışına gözlemci-gerçekçi bakışla tutulan bir ışık aynı zamanda...
Fazıl İskender bireysel ile toplumsalı ustaca harmanlıyor, kesiştiriyor Çik ve Puşkin'de. Keskin gözlemleri, yalın betimlemeleri ve kusursuz portreleriyle, Abhazya'yı ve Abhazları bir çocuğun, Çik'in gözüyle resmediyor. Kendi çocukluğumuz kadar hınzır ve tanıdık ama bir o kadar da "yabancı" bir çocukluk İskender'in anlattığı. Bir çocuğun merak edip sorgulayabileceklerinin sonsuzluğu, felsefi irdelemelerin günlük yaşama uygulanmasıyla birleşip derinlik katıyor İskender'in öykülerine. Şair olmasının getirdiği duyarlık, öykücülüğün duruluğuna omuz veriyor. Hiç de yabancı olmadığımız bir toplumsal yaşamı, gelenekleri ve ilişkileri çocuk bilincinden aktarıyor: sorgulayan, tarafsız, meraklı... Çik ve Puşkin Ekim Devrimi sonrası Abhaz ülkesine, Abhaz toplumunun yaşayışına gözlemci-gerçekçi bakışla tutulan bir ışık aynı zamanda...