#smrgDERGİ Çıldırmadan Önce Son Çıkış - Sadece Normal Değilim - Söylemediklerimiz İtiraf Edemediklerimiz ve Arka Bahçelerimiz - Sayı: 2 Temmuz - Ağustos - Eylül
Söyleyemediklerimizden, itiraf edemediklerimizden başka hayatlar, başka insanlar çıkar şüphesiz. Ama unuttuğumuz şu ki o başkaları da biziz... Arka bahçelerimizde, sessizliğimizde, çekincelerimizde yaşatıyor olabilir miyiz karanlık yüzümüzü? Karanlıkta kalan tarafımız, bizi görünen yüzümüzden daha az biz yapmıyor. Bilakis pek çok zaman söyleyemediklerimizde gizli esas karakterimiz. Onlara iyi bakın, arka bahçelerinize... Çünkü ihtiyacınız olacak...
Arka bahçeler dolusu yaşanmışlıklar, itiraf edilemeyenler, vazgeçilenler ve nicesi, sizi tam da olduğunuz insan haline getirenler... Yaptıklarınız kadar yapamadıklarınız da, söyledikleriniz kadar saklamaya çalıştıklarınız da şekillendiriyor dünyanızı. Görünmez kıldıklarınız, unutmaya çalıştıklarınız, onların var olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Dışınıza ördüğünüz kabuk, etik sancılar içinde kıvranırken bile içinizdeki meraklı, antenlerini dikmiş bakıyor, izliyor, okuyor ve besliyor kendi karanlığını. Oysa hayatın her anı kendini ifşa halinde. Bunu anlayan da çıkıyor, görmezden gelen de, anlamayan, kanan da... Pek çok zaman yaşamak yerine risk almadan izlemeyi seçiyoruz. Aynı yorulmadan koşmayı, zıplamayı, uçmayı seçtiğimiz gibi...
Söyleyemediklerimizden, itiraf edemediklerimizden başka hayatlar, başka insanlar çıkar şüphesiz. Ama unuttuğumuz şu ki o başkaları da biziz... Arka bahçelerimizde, sessizliğimizde, çekincelerimizde yaşatıyor olabilir miyiz karanlık yüzümüzü? Karanlıkta kalan tarafımız, bizi görünen yüzümüzden daha az biz yapmıyor. Bilakis pek çok zaman söyleyemediklerimizde gizli esas karakterimiz. Onlara iyi bakın, arka bahçelerinize... Çünkü ihtiyacınız olacak...
Arka bahçeler dolusu yaşanmışlıklar, itiraf edilemeyenler, vazgeçilenler ve nicesi, sizi tam da olduğunuz insan haline getirenler... Yaptıklarınız kadar yapamadıklarınız da, söyledikleriniz kadar saklamaya çalıştıklarınız da şekillendiriyor dünyanızı. Görünmez kıldıklarınız, unutmaya çalıştıklarınız, onların var olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Dışınıza ördüğünüz kabuk, etik sancılar içinde kıvranırken bile içinizdeki meraklı, antenlerini dikmiş bakıyor, izliyor, okuyor ve besliyor kendi karanlığını. Oysa hayatın her anı kendini ifşa halinde. Bunu anlayan da çıkıyor, görmezden gelen de, anlamayan, kanan da... Pek çok zaman yaşamak yerine risk almadan izlemeyi seçiyoruz. Aynı yorulmadan koşmayı, zıplamayı, uçmayı seçtiğimiz gibi...