Cinânü'l-Cenân, mesnevi tarzında (fâilâtün/fâilâtün/fâilün) vezniyle yazılmış manzum bir hadis ve kelamıkibar şerhidir. Eserde amaç peygamberimizin ve çeşitli din büyüklerinin sözlerini açıklamak suretiyle insanlara İslam dininin genel ahlak kurallarını benimsetmektir. Bu yönüyle eser, dinî-ahlakî bir öğüt kitabı niteliğindedir. Eserde, dört hadis-i kutsî, otuz bir hadis, yüz seksen dokuz Hz. Ali vecizesi, bir Hz. Ebu Hanife, bir Hz. Üveys (Hz. Veysel Karani), bir Hz. Malik ve bir de Hz. Süfyan-ı Sevri vecizesi yer almaktadır. Bu hâliyle eser daha ziyade Hz. Ali'nin vecizelerini şerh eden bir kitap niteliğindedir.
Eserin Türk dil tarihi açısından önemi, yazılış itibariyle Eski Anadolu Türkçesinden Klasik Osmanlı Türkçesine geçiş dönemine denk gelmesidir. “Orta Türkçe” devresinin sona erip “Yeni Türkçe” devresinin başladığı bu devre, tam da bir geçiş dönemi özelliği göstermektedir. Dilde çeşitli değişim ve kırılmaların yaşandığı geçiş devrelerinin dilin gelişim sürecinin aydınlatılması açısından büyük önemi olduğunu düşünerek bu esere yöneldiğimizi belirtmek isteriz. Eski Anadolu Türkçesinin yavaş yavaş standartlaşıp klasik edebî dil olma yoluna girmesi; buna bağlı olarak dilde yabancı unsurların özellikle Arapça, Farsça kelime ve terkiplerin çoğalmasıyla ifadenin ağırlaşması; bir taraftan eski (arkaik) biçim ve ifadelerin devam ederken bir taraftan yeni sözlerin ve yeni gramatikal biçimlerin oluşmaya başlaması gibi özellikler hem bu geçiş döneminin hem de incelediğimiz Cinânü'l-Cenân'ın ortak özellikleri şeklinde karşımıza çıkmaktadır.
Çalışmamız, “Giriş”, “Dil İncelemesi”, “Metin” ve “Dizinler” başlıklarını taşıyan dört ana bölümden oluşmaktadır. “Giriş” bölümünde eserin müellifi, yazılış tarihi, konusu, şekil özellikleri, nüshaları, dili ve üslubu üzerinde durulmuştur.
“Dil incelemesi” başlıklı bölümde eser; imla, ses bilgisi, şekil bilgisi ve cümle bilgisi yönleriyle incelemeye tabi tutulmuştur. İmla, ses bilgisi ve şekil bilgisi kısımları geniş bir şekilde ele alınarak metnin önemli görülen tüm dilsel verileri dikkatlere sunulmaya çalışılmıştır. Cümle bilgisi bölümü ise kısa tutulmuş sadece eserdeki sözcük grupları, cümle yapıları ve cümle türleri hakkında bir kanaat oluşturma amacı güdülmüştür.
Çalışmamızın “Metin” bölümünde, Cinânü'l-Cenân'ın şu ana kadar tespit edilebilmiş tek yazma nüshasının transkripsiyonlu metni verilerek Ahmet Cevdet Bey tarafından 1313/1897 yılında İkdam matbaasında bastırılmış olan matbu nüshasıyla karşılaştırması yapılmıştır. Nüsha farkları, ilgili sayfanın altında belirtilmiştir. Yine bu bölümde transkripsiyonlu metnin yanında eserin Türkiye Türkçesine aktarımı ve tıpkıbasım karşılıkları da verilmiştir. Böylece Cinânü'l-Cenân'ın her tabakadan okuyucunun istifadesine sunulmasına imkân tanınmıştır.
“Dizinler” bölümü beş kısımdan meydana getirilmiştir. “Genel Dizin” olan birinci kısımda metinde geçen bütün kelimeler, bazı kelime grupları, birleşik fiiller, deyimler, isim ve fiil çekim ekleri alfabetik sıraya göre dizilmiş, karşılarına anlamları yazılmıştır. Sözcüklerin ve söz gruplarının manaları verilirken sözlükteki anlamlarından ziyade metin içerisinde kazandıkları anlamlarının verilmesine dikkat edilmiştir. Ayrıca dizinde sözcüklerin türleri ve hangi dilden oldukları yanlarında gösterilmiştir. Böylece Cinânü'l-Cenân'ın işlevsel ve anlam ağırlıklı bir gramatikal dizini oluşturulmaya çalışılmıştır. Dizinin ikinci kısmı, metinde geçen çekim eklerinin yerlerini gösteren “İşletim Ekleri Dizini”; üçüncü kısmı “Yapım Ekleri Dizini”; dördüncü kısım sözcüklerin metindeki sıklığını gösteren “Sıklık Dizini”, beşinci kısım ise metinde geçen kelimelerin “Ters Dizimi”dir.
Çalışmanın sonunda, yararlanılan kaynakların sunulduğu bir bibliyografya yer almaktadır.
Cinânü'l-Cenân, mesnevi tarzında (fâilâtün/fâilâtün/fâilün) vezniyle yazılmış manzum bir hadis ve kelamıkibar şerhidir. Eserde amaç peygamberimizin ve çeşitli din büyüklerinin sözlerini açıklamak suretiyle insanlara İslam dininin genel ahlak kurallarını benimsetmektir. Bu yönüyle eser, dinî-ahlakî bir öğüt kitabı niteliğindedir. Eserde, dört hadis-i kutsî, otuz bir hadis, yüz seksen dokuz Hz. Ali vecizesi, bir Hz. Ebu Hanife, bir Hz. Üveys (Hz. Veysel Karani), bir Hz. Malik ve bir de Hz. Süfyan-ı Sevri vecizesi yer almaktadır. Bu hâliyle eser daha ziyade Hz. Ali'nin vecizelerini şerh eden bir kitap niteliğindedir.
Eserin Türk dil tarihi açısından önemi, yazılış itibariyle Eski Anadolu Türkçesinden Klasik Osmanlı Türkçesine geçiş dönemine denk gelmesidir. “Orta Türkçe” devresinin sona erip “Yeni Türkçe” devresinin başladığı bu devre, tam da bir geçiş dönemi özelliği göstermektedir. Dilde çeşitli değişim ve kırılmaların yaşandığı geçiş devrelerinin dilin gelişim sürecinin aydınlatılması açısından büyük önemi olduğunu düşünerek bu esere yöneldiğimizi belirtmek isteriz. Eski Anadolu Türkçesinin yavaş yavaş standartlaşıp klasik edebî dil olma yoluna girmesi; buna bağlı olarak dilde yabancı unsurların özellikle Arapça, Farsça kelime ve terkiplerin çoğalmasıyla ifadenin ağırlaşması; bir taraftan eski (arkaik) biçim ve ifadelerin devam ederken bir taraftan yeni sözlerin ve yeni gramatikal biçimlerin oluşmaya başlaması gibi özellikler hem bu geçiş döneminin hem de incelediğimiz Cinânü'l-Cenân'ın ortak özellikleri şeklinde karşımıza çıkmaktadır.
Çalışmamız, “Giriş”, “Dil İncelemesi”, “Metin” ve “Dizinler” başlıklarını taşıyan dört ana bölümden oluşmaktadır. “Giriş” bölümünde eserin müellifi, yazılış tarihi, konusu, şekil özellikleri, nüshaları, dili ve üslubu üzerinde durulmuştur.
“Dil incelemesi” başlıklı bölümde eser; imla, ses bilgisi, şekil bilgisi ve cümle bilgisi yönleriyle incelemeye tabi tutulmuştur. İmla, ses bilgisi ve şekil bilgisi kısımları geniş bir şekilde ele alınarak metnin önemli görülen tüm dilsel verileri dikkatlere sunulmaya çalışılmıştır. Cümle bilgisi bölümü ise kısa tutulmuş sadece eserdeki sözcük grupları, cümle yapıları ve cümle türleri hakkında bir kanaat oluşturma amacı güdülmüştür.
Çalışmamızın “Metin” bölümünde, Cinânü'l-Cenân'ın şu ana kadar tespit edilebilmiş tek yazma nüshasının transkripsiyonlu metni verilerek Ahmet Cevdet Bey tarafından 1313/1897 yılında İkdam matbaasında bastırılmış olan matbu nüshasıyla karşılaştırması yapılmıştır. Nüsha farkları, ilgili sayfanın altında belirtilmiştir. Yine bu bölümde transkripsiyonlu metnin yanında eserin Türkiye Türkçesine aktarımı ve tıpkıbasım karşılıkları da verilmiştir. Böylece Cinânü'l-Cenân'ın her tabakadan okuyucunun istifadesine sunulmasına imkân tanınmıştır.
“Dizinler” bölümü beş kısımdan meydana getirilmiştir. “Genel Dizin” olan birinci kısımda metinde geçen bütün kelimeler, bazı kelime grupları, birleşik fiiller, deyimler, isim ve fiil çekim ekleri alfabetik sıraya göre dizilmiş, karşılarına anlamları yazılmıştır. Sözcüklerin ve söz gruplarının manaları verilirken sözlükteki anlamlarından ziyade metin içerisinde kazandıkları anlamlarının verilmesine dikkat edilmiştir. Ayrıca dizinde sözcüklerin türleri ve hangi dilden oldukları yanlarında gösterilmiştir. Böylece Cinânü'l-Cenân'ın işlevsel ve anlam ağırlıklı bir gramatikal dizini oluşturulmaya çalışılmıştır. Dizinin ikinci kısmı, metinde geçen çekim eklerinin yerlerini gösteren “İşletim Ekleri Dizini”; üçüncü kısmı “Yapım Ekleri Dizini”; dördüncü kısım sözcüklerin metindeki sıklığını gösteren “Sıklık Dizini”, beşinci kısım ise metinde geçen kelimelerin “Ters Dizimi”dir.
Çalışmanın sonunda, yararlanılan kaynakların sunulduğu bir bibliyografya yer almaktadır.