#smrgKİTABEVİ Cranford - 2016
Barış Özkul'un önsözü ve
Audrey Jaffe'nin sonsözüyle,
Yazar ve dönem kronolojisiyle,
Kitaba dair görsellerle.
Cranford, 19. yüzyıl İngiliz edebiyatının dev yazarı Elizabeth Gaskell'ın İngiliz taşrasına kadınlar arasındaki dostluklar üzerinden bakan başyapıtı.
Cranford'da Gaskell, bekâr ve orta yaşlı iki kadının, Miss Deborah ve Miss Matty'nin serüvenleri üzerinden taşra yaşamına dair minimalist portreler sunuyor. Kadınlar arasındaki arkadaşlıklar ve alışkanlıkların dekoru olan Cranford, adab-ı muaşeret ve gelenek üzerine satirik bir anlatı olduğu kadar ironi ve mizah, ölüm ve trajedinin eşzamanlı yürürlükte olduğu bir insanlık sahnesi teşkil ediyor. Elizabeth Gaskell'ın gerek aile yaşamı gerek toplumsal yaşama yönelik keskin gözlem gücünü yansıtan Cranford, Jane Austen'dan sonra 19. yüzyıl İngiliz toplumuna kadınların penceresinden bakmayı sürdüren birinci sınıf bir yazarın elinden çıkma bir başyapıt.
“Sevgili Şehrazad'ım, hikâye anlatma yeteneğinin bir gecede tükenmeyeceğine, en azından bin bir gece süreceğine eminim.” - CHARLES DICKENS
YAZAR Elizabeth Cleghorn Gaskell ya da edebi unvanıyla “Mrs. Gaskell”, 29 Eylül 1810'da Londra'nın Chelsea mahallesinde dünyaya geldi. Bir rahibin kızı olan Gaskell, annesinin ölümünden sonra Knutsford, Cheshire'daki teyzesinin yanında büyüdü. Bu yer, Cranford romanındaki eve esin kaynağı olmuştur. Önce Barford, sonra Stratford-upon-Avon'daki yatılı okullarda eğitim gördü. 1832 yılında, Manchester'daki Üniteryen kilisenin vaizi olan William Gaskell ile evlendi; mutluevliliklerinin ilk on altı yılı boyunca çocuklarını yetiştirmekle, kalabalık ev ahalisi ve kilisenin yoksulluğuyla bilinen cemaati ile ilgilendi. Heidelberg'e seyahat etti ve yazmaya başladı.
Sanayi Devrimi sonrası Manchester'ı konu aldığı Mary Barton isimli ilk romanı 1848'de yayımlandı ve beklemediği bir başarı getirdi. Charles Dickens ile dostluk kurdu ve Household Words adlı dergisine düzenli olarak öyküler yazmaya başladı. Mekân olarak yine Manchester'ı seçtiği Kuzey ve Güney romanı 1854 yılında yayımlandı. 1851 ve 1853 yılları arasında Household Words dergisinde eskizler halinde tefrika edilen Cranford romanı, Victoria dönemi İngilteresi'nin kasaba hayatı ahlâkını hicvediyordu. 1855 yılında hayatını kaybeden Brontë'nin babası Patrick Brontë, Gaskell'dan kızının yaşamöyküsünü yazmasını istedi. Ortaya çıkan The Life of Charlotte Brontë (Charlotte Brontë'nin Hayatı), itinayla yazılmış, Gaskell'ın yazara karşı olan sevgisini belli eden bir biyografidir ve türünün en iyi örneklerinden biri olarak kabul edilir.
Başarılı bir yazar ve bir vaizin eşi olarak Gaskell, hayatı boyunca geniş bir sosyal çevreye sahip oldu. Sylvia's Lovers (Sylvia'nın Âşıkları, 1863) ve Wives and Daughters (Kadınlar ve Kızları, 1866) gibi geç dönem romanlarında ne kadar usta bir kalemi olduğunu gösterir. Dickens da ondaki bu yeteneğin farkındaydı; ancak Gaskell, söz geçirememiş olduğu ender insanlardan bir tanesidir. Fransa, İtalya ve Almanya'ya düzenli olarak seyahat eden, refah içinde ve üretken bir hayat süren Gaskell, 1865 yılında Hampshire'da eşi William'a sürpriz olarak aldığı evi gezdirdiği sırada ani bir kalp krizi sonucu hayatını kaybetti.
Çocukluğunun geçtiği Knutsford'a gömüldü. 2010 yılında Westminster Abbey'nin şairler köşesinde Gaskell adına bir anıt yapıldı. En sevdiği romanı ve en büyük mirası Cranford oldu; dostu John Ruskin'e ölümünden önce, “Ne zaman kötü hissetsem ya da hastalansam, tekrar bu kitabı elime alırım, neşem yerine gelir” demişti.
Barış Özkul'un önsözü ve
Audrey Jaffe'nin sonsözüyle,
Yazar ve dönem kronolojisiyle,
Kitaba dair görsellerle.
Cranford, 19. yüzyıl İngiliz edebiyatının dev yazarı Elizabeth Gaskell'ın İngiliz taşrasına kadınlar arasındaki dostluklar üzerinden bakan başyapıtı.
Cranford'da Gaskell, bekâr ve orta yaşlı iki kadının, Miss Deborah ve Miss Matty'nin serüvenleri üzerinden taşra yaşamına dair minimalist portreler sunuyor. Kadınlar arasındaki arkadaşlıklar ve alışkanlıkların dekoru olan Cranford, adab-ı muaşeret ve gelenek üzerine satirik bir anlatı olduğu kadar ironi ve mizah, ölüm ve trajedinin eşzamanlı yürürlükte olduğu bir insanlık sahnesi teşkil ediyor. Elizabeth Gaskell'ın gerek aile yaşamı gerek toplumsal yaşama yönelik keskin gözlem gücünü yansıtan Cranford, Jane Austen'dan sonra 19. yüzyıl İngiliz toplumuna kadınların penceresinden bakmayı sürdüren birinci sınıf bir yazarın elinden çıkma bir başyapıt.
“Sevgili Şehrazad'ım, hikâye anlatma yeteneğinin bir gecede tükenmeyeceğine, en azından bin bir gece süreceğine eminim.” - CHARLES DICKENS
YAZAR Elizabeth Cleghorn Gaskell ya da edebi unvanıyla “Mrs. Gaskell”, 29 Eylül 1810'da Londra'nın Chelsea mahallesinde dünyaya geldi. Bir rahibin kızı olan Gaskell, annesinin ölümünden sonra Knutsford, Cheshire'daki teyzesinin yanında büyüdü. Bu yer, Cranford romanındaki eve esin kaynağı olmuştur. Önce Barford, sonra Stratford-upon-Avon'daki yatılı okullarda eğitim gördü. 1832 yılında, Manchester'daki Üniteryen kilisenin vaizi olan William Gaskell ile evlendi; mutluevliliklerinin ilk on altı yılı boyunca çocuklarını yetiştirmekle, kalabalık ev ahalisi ve kilisenin yoksulluğuyla bilinen cemaati ile ilgilendi. Heidelberg'e seyahat etti ve yazmaya başladı.
Sanayi Devrimi sonrası Manchester'ı konu aldığı Mary Barton isimli ilk romanı 1848'de yayımlandı ve beklemediği bir başarı getirdi. Charles Dickens ile dostluk kurdu ve Household Words adlı dergisine düzenli olarak öyküler yazmaya başladı. Mekân olarak yine Manchester'ı seçtiği Kuzey ve Güney romanı 1854 yılında yayımlandı. 1851 ve 1853 yılları arasında Household Words dergisinde eskizler halinde tefrika edilen Cranford romanı, Victoria dönemi İngilteresi'nin kasaba hayatı ahlâkını hicvediyordu. 1855 yılında hayatını kaybeden Brontë'nin babası Patrick Brontë, Gaskell'dan kızının yaşamöyküsünü yazmasını istedi. Ortaya çıkan The Life of Charlotte Brontë (Charlotte Brontë'nin Hayatı), itinayla yazılmış, Gaskell'ın yazara karşı olan sevgisini belli eden bir biyografidir ve türünün en iyi örneklerinden biri olarak kabul edilir.
Başarılı bir yazar ve bir vaizin eşi olarak Gaskell, hayatı boyunca geniş bir sosyal çevreye sahip oldu. Sylvia's Lovers (Sylvia'nın Âşıkları, 1863) ve Wives and Daughters (Kadınlar ve Kızları, 1866) gibi geç dönem romanlarında ne kadar usta bir kalemi olduğunu gösterir. Dickens da ondaki bu yeteneğin farkındaydı; ancak Gaskell, söz geçirememiş olduğu ender insanlardan bir tanesidir. Fransa, İtalya ve Almanya'ya düzenli olarak seyahat eden, refah içinde ve üretken bir hayat süren Gaskell, 1865 yılında Hampshire'da eşi William'a sürpriz olarak aldığı evi gezdirdiği sırada ani bir kalp krizi sonucu hayatını kaybetti.
Çocukluğunun geçtiği Knutsford'a gömüldü. 2010 yılında Westminster Abbey'nin şairler köşesinde Gaskell adına bir anıt yapıldı. En sevdiği romanı ve en büyük mirası Cranford oldu; dostu John Ruskin'e ölümünden önce, “Ne zaman kötü hissetsem ya da hastalansam, tekrar bu kitabı elime alırım, neşem yerine gelir” demişti.