Harç için gereken çimento da çevredeki devlet kurumlarından temin edilmiş. 100 ton siyah ve 100 ton beyaz olmak üzere 200 ton boya malzemesi kullanılmış. Siyah renk, 3. Ordu'nun atık motor yağlarından, beyaz renk ise, yakındaki fabrikanın atığı sıcak karpitin kireçle ve tuzla harmanlanmasından elde edilmiş. 600 ton taş, müthiş bir işbirliği ve elden ele zincirle çevreden toplanmış ve aynı ölçülere gelmesi için tek tek kırılmış. Sonunda 176 metre yani iki futbol sahası uzunluğunda, 7565 m² bir alanı kaplayan, uzaydan görülebilen dünyanın en büyük portresi, Atatürk'ün dağdan bakan gözler portresi ortaya çıkmış.
Muhteşem eser, 1982 yılında, Erzincan'da 4 aylık kısa dönem askerliğini yapmakta olan ressam Mustafa Aydemir tarafından, 30 günde 3000 gönüllü askerle yapılmış. Ressam, Keşiş Dağı eteklerindeki birliğinde karşısındaki dağlara bakarken bir hayal görür; dağdan kendisine bakan Atatürk'ün gözleri. Dağda çizeceği o gözlere, o resme daha yapmadan aşık olur. Kendi deyimiyle, yemeden içmeden kesilir ve büyük bir tutkuyla bu resme ulaşmaya çalışır. İlk duyulduğunda proje o kadar inanılmazdır ki, hayaline komutanlarını ve birliğini ikna etmesi 2.5 ayını alır.
Her şey bittiğinde ve portre ortaya çıktığında, Mustafa Aydemir Paşa'nın emrine rağmen eserine imza atmayı ve erken terhis ödülünü kabul etmez. Çünkü bu eseri ödül için değil, ATA'sı için, Türk Milleti için yapmıştır. Atatürk'e karşı samimi ve derin duygulara sahiptir, kendini O'na karşı borçlu ve sorumlu hisseder. Askerden sonra bu konuyu üç - beş kişi hariç yakınlarıyla bile paylaşmaz ve sorumluluğunu yerine getirmiş erdemli bir insanın vakarıyla hafızasına yerleştirir ve hayatına devam eder.
2009 Ağustos'unda, dostlarını evlerinde ağırlarken, tesadüfen, 28 yıl önce yaptığı eserinin Washington Smithsonian Müzesi yetkilileri tarafından, dünyanın en sıra dışı 100 sanat eserinden biri seçildiği ve hazırlayacakları Atatürk belgeselinde kullanılmak üzere izin istendiği telefonu gelir. Bu telefon konuşmasına şahit olan dostlarının ve hocalarının ısrarıyla ve zorlamasıyla olayı anlatır ve 28 yıl önce yaptığı, hakkında tek bir satır bile yazmadığı, dünya çapındaki eserinin kitabını yazmaya ve hepimize bu muhteşem çabayı anlatmaya karar verir.
Mustafa Aydemir'in başardığı, sadece dünyanın en büyük portresi olacak bir Atatürk resmi değildir. Dağa ve dağın şekline, eğimine, doğal çukur ve çıkıntılarına, aşağıdan doğru orantılı görülecek şekilde Atatürk resmini yerleştirebilmek ressamlığın ötesindedir. Statik hesaplar ve açı hesapları bilgisi, mimari ve mühendislik beceri gerektiren, müthiş bir takım çalışması ve çok yönlü liderlik gerektiren, kendi türünde dünyanın en büyük projesidir. Mustafa Aydemir, ağırlığı 1000 tonu bulan dev eseri kaymasın diye dağa gizli perde duvarlar, setler yapar, babalar çakar. Yağmurlar, seller götürmesin diye gizli drenaj kanalları açar resminin altına.
Mustafa Aydemir eserine, "Anadolu'ya çakılan bir Türk mührü" diyor ve "Türk Milleti, bu mühürler sayesinde bu topraklardaki varlığını ilelebet sürdürecektir" diye ekliyor. Resmin bulunduğu bölgeye ATATEPE adı verilmesini öneriyor. Erzincan halkının benimsediği ve sahip çıktığı eseri, bütün Türkiye'nin ve dünyanın tanıması için, halkın gidebileceği, şehri seyredebileceği bir seyir terasına ve parka dönüştürülerek çekim ve cazibe merkezi haline getirilmeli diyor.
DAĞDAN BAKAN GÖZLER, Erzincan Valiliği tarafından yeşil alan ilan edilecek ve korunması gereken kültür varlığı olarak Kültür Bakanlığı'nda tescil edilecekmiş. Portrenin görüntüsünü bozan, tepesindeki verici antenler de taşınacakmış. Sanatçının istediği gibi ses ve ışık eklentileri de yapılabilirse, milli bayramlarda ve özel günlerde ATATEPE eşi benzeri olmayan bir görsellik sunabilir hepimize. - Nasuh Mahruki
Erzincan dağlarında komutan kimdi? Belli değildi.Er Mustafa Aydemir mi? Binbaşı Yılmaz Bahar mı? Teğmen Eyüp Aslan mı?Tuğgeneral Hidayet Güngör mü; olacak şey değil.Askerlik kurallarına ters ve tarihte örneği olmayan bir uygulama...Ama oldu. - Eyüp Aslan / Em. Topçu Albay
"Sevgili Mustafa kitabını okudum, deliliğine hayran kaldım."Gençlerimize mesajım şudur:Sevgili gençler! Yurdumuzu sadece sevmemiz yetmez. Onu çok sevmeliyiz.Gerekirse çılgınca...Bu kitapta Bir çılgın Türk'ün hikayesini okuyacaksınız.Bu kitabı okuyunuz! - Turgut Özakman / Yazar
Akıcı bir dille yazılmış, doğru ve güçlü mesajlar verilmiş.Gençlerimizin bu kitaptan alcağı mutlaka çok kıymetli dersler vardır. Ve bu kitabın mutlaka filmi olmalıdır. -Prof. Dr. Turan Yazgan / TDAV Başkanı
Müthiş bir eser! Müthiş bir kitap! Müthiş bir film senaryosu... Kitap yayınlanınca bu eseri yakından görmek için çok sayıda ziyaretçinin Erzincan'a gideceğine inanıyorum. - Prof. Dr. Oktay Aslanpa / Sanat Tarihçisi
Harç için gereken çimento da çevredeki devlet kurumlarından temin edilmiş. 100 ton siyah ve 100 ton beyaz olmak üzere 200 ton boya malzemesi kullanılmış. Siyah renk, 3. Ordu'nun atık motor yağlarından, beyaz renk ise, yakındaki fabrikanın atığı sıcak karpitin kireçle ve tuzla harmanlanmasından elde edilmiş. 600 ton taş, müthiş bir işbirliği ve elden ele zincirle çevreden toplanmış ve aynı ölçülere gelmesi için tek tek kırılmış. Sonunda 176 metre yani iki futbol sahası uzunluğunda, 7565 m² bir alanı kaplayan, uzaydan görülebilen dünyanın en büyük portresi, Atatürk'ün dağdan bakan gözler portresi ortaya çıkmış.
Muhteşem eser, 1982 yılında, Erzincan'da 4 aylık kısa dönem askerliğini yapmakta olan ressam Mustafa Aydemir tarafından, 30 günde 3000 gönüllü askerle yapılmış. Ressam, Keşiş Dağı eteklerindeki birliğinde karşısındaki dağlara bakarken bir hayal görür; dağdan kendisine bakan Atatürk'ün gözleri. Dağda çizeceği o gözlere, o resme daha yapmadan aşık olur. Kendi deyimiyle, yemeden içmeden kesilir ve büyük bir tutkuyla bu resme ulaşmaya çalışır. İlk duyulduğunda proje o kadar inanılmazdır ki, hayaline komutanlarını ve birliğini ikna etmesi 2.5 ayını alır.
Her şey bittiğinde ve portre ortaya çıktığında, Mustafa Aydemir Paşa'nın emrine rağmen eserine imza atmayı ve erken terhis ödülünü kabul etmez. Çünkü bu eseri ödül için değil, ATA'sı için, Türk Milleti için yapmıştır. Atatürk'e karşı samimi ve derin duygulara sahiptir, kendini O'na karşı borçlu ve sorumlu hisseder. Askerden sonra bu konuyu üç - beş kişi hariç yakınlarıyla bile paylaşmaz ve sorumluluğunu yerine getirmiş erdemli bir insanın vakarıyla hafızasına yerleştirir ve hayatına devam eder.
2009 Ağustos'unda, dostlarını evlerinde ağırlarken, tesadüfen, 28 yıl önce yaptığı eserinin Washington Smithsonian Müzesi yetkilileri tarafından, dünyanın en sıra dışı 100 sanat eserinden biri seçildiği ve hazırlayacakları Atatürk belgeselinde kullanılmak üzere izin istendiği telefonu gelir. Bu telefon konuşmasına şahit olan dostlarının ve hocalarının ısrarıyla ve zorlamasıyla olayı anlatır ve 28 yıl önce yaptığı, hakkında tek bir satır bile yazmadığı, dünya çapındaki eserinin kitabını yazmaya ve hepimize bu muhteşem çabayı anlatmaya karar verir.
Mustafa Aydemir'in başardığı, sadece dünyanın en büyük portresi olacak bir Atatürk resmi değildir. Dağa ve dağın şekline, eğimine, doğal çukur ve çıkıntılarına, aşağıdan doğru orantılı görülecek şekilde Atatürk resmini yerleştirebilmek ressamlığın ötesindedir. Statik hesaplar ve açı hesapları bilgisi, mimari ve mühendislik beceri gerektiren, müthiş bir takım çalışması ve çok yönlü liderlik gerektiren, kendi türünde dünyanın en büyük projesidir. Mustafa Aydemir, ağırlığı 1000 tonu bulan dev eseri kaymasın diye dağa gizli perde duvarlar, setler yapar, babalar çakar. Yağmurlar, seller götürmesin diye gizli drenaj kanalları açar resminin altına.
Mustafa Aydemir eserine, "Anadolu'ya çakılan bir Türk mührü" diyor ve "Türk Milleti, bu mühürler sayesinde bu topraklardaki varlığını ilelebet sürdürecektir" diye ekliyor. Resmin bulunduğu bölgeye ATATEPE adı verilmesini öneriyor. Erzincan halkının benimsediği ve sahip çıktığı eseri, bütün Türkiye'nin ve dünyanın tanıması için, halkın gidebileceği, şehri seyredebileceği bir seyir terasına ve parka dönüştürülerek çekim ve cazibe merkezi haline getirilmeli diyor.
DAĞDAN BAKAN GÖZLER, Erzincan Valiliği tarafından yeşil alan ilan edilecek ve korunması gereken kültür varlığı olarak Kültür Bakanlığı'nda tescil edilecekmiş. Portrenin görüntüsünü bozan, tepesindeki verici antenler de taşınacakmış. Sanatçının istediği gibi ses ve ışık eklentileri de yapılabilirse, milli bayramlarda ve özel günlerde ATATEPE eşi benzeri olmayan bir görsellik sunabilir hepimize. - Nasuh Mahruki
Erzincan dağlarında komutan kimdi? Belli değildi.Er Mustafa Aydemir mi? Binbaşı Yılmaz Bahar mı? Teğmen Eyüp Aslan mı?Tuğgeneral Hidayet Güngör mü; olacak şey değil.Askerlik kurallarına ters ve tarihte örneği olmayan bir uygulama...Ama oldu. - Eyüp Aslan / Em. Topçu Albay
"Sevgili Mustafa kitabını okudum, deliliğine hayran kaldım."Gençlerimize mesajım şudur:Sevgili gençler! Yurdumuzu sadece sevmemiz yetmez. Onu çok sevmeliyiz.Gerekirse çılgınca...Bu kitapta Bir çılgın Türk'ün hikayesini okuyacaksınız.Bu kitabı okuyunuz! - Turgut Özakman / Yazar
Akıcı bir dille yazılmış, doğru ve güçlü mesajlar verilmiş.Gençlerimizin bu kitaptan alcağı mutlaka çok kıymetli dersler vardır. Ve bu kitabın mutlaka filmi olmalıdır. -Prof. Dr. Turan Yazgan / TDAV Başkanı
Müthiş bir eser! Müthiş bir kitap! Müthiş bir film senaryosu... Kitap yayınlanınca bu eseri yakından görmek için çok sayıda ziyaretçinin Erzincan'a gideceğine inanıyorum. - Prof. Dr. Oktay Aslanpa / Sanat Tarihçisi