#smrgKİTABEVİ Denememeler -

Kondisyon:
Yeni
Basıldığı Matbaa:
Aksoy Matbaacılık
Dizi Adı:
No 9
Stok Kodu:
1199128527
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
231 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
2
Basım Tarihi:
1994
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
1. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199128527
514226
Denememeler -
Denememeler - #smrgKİTABEVİ
0.00
Denememeler, derken düşündüğümüz, dene büyüklüğündeki memeler değil elbette. Denememeler'in özelliği, bundan sonra ölecek olanların hayatını kurtarmak gibi bir görev üstlenmemiş olması. Ayrıca, daha önce cinayet işlemiş birinin bu kitabı okuması, onun yeni bir cinayet işlemesine engel olmaz. Cinayet dediğiniz, ille kanlı, bıçaklı olmaz, aşk da bir cinayettir.

SU ÜSTÜNE BİR YAZI Ne üstüne bir yazı? Ne üstüne istersen! Al başına püsküllü şapkayı! Su üstüne değil ya bu yazı! Aslında kentimizin susuzluktan kavrulduğu, yıkanmanın yerini kuru temizlemenin aldığı, Balo sokağına zimmetli bir sarhoşun, kuru temizlemeci Siderakis'e temizlenmek üzere teslim olduğu, kimi soylu hanımların, jimnastik ayağına Vakkorama'ya yazılıp, bir iki bacak salladıktan sonra, Vitali Hakko şelalelerinde kırklandıkları, Galatasaray hamamının susuzluktan ikinci bir yağmura dek kapandığı, bu kurak günlerde, su üstüne bir yazı, iyi olur. Bir özelliği daha var su üstüne yazıların, kalıcı değillerdir. Yazının ortasında önemli bir ayraç açıp, Su Yücel'den, Strazburg'da bir odaya kilim gibi yayarak bana gösterdiği, bir içim su resimlerinden de söz edilebilir, ancak bu yazıyı saptırmak olur, sanki yazının belirli bir yönü varmış gibi... Dergi matbaaya yetiştirileceğinden, ısrarlı telefonlarla not bırakılıyor, orama burama. Dergi tamamen hazırmış, reklamlar dahi alınmış, bir benim bu yazıyı yazmam bekleniyormuş... Peki ama ne üstüne lan bu yazı? Beyaz üstüne siyah! Beşiktaş üstüne mi yani? Gordon Milne ve Ömer Seyfettin'in benzer, benzemez yanları mı ele alınmalı? Ne ilgisi var, diyeceksiniz. Ne ilgisi yok? Gordon Milne, Efruz Bey gibi çıkmıyor mu her maça? İnsan yazmayı öğrendikçe güçleşiyor yazmak. Ve fakat madem bu denli özgürüm ben bu yazıda, öyleyse konumuz VAN DEN VONDEL! Kimdir Van den Vondel? Bilen yok. Güzel. O zaman bildiriyorum; çok önemli, hiç bilinmeyen bir hüzünlü ozandır Van den Vondel! Şiştiniz mi? Şişmediniz mi? Peki. İlerleyen satırlarda bir genleşme görülecek demek ki sizde... Köln kenti 1587'de Türk işçileri tarafından işgal edilmemişti, Hollandalılar egemendi kente... Ya da bana öyle geliyor... Bir İtalyan fırlaması olan Giovanni Maria Farina, henüz doğmamış...

Denememeler, derken düşündüğümüz, dene büyüklüğündeki memeler değil elbette. Denememeler'in özelliği, bundan sonra ölecek olanların hayatını kurtarmak gibi bir görev üstlenmemiş olması. Ayrıca, daha önce cinayet işlemiş birinin bu kitabı okuması, onun yeni bir cinayet işlemesine engel olmaz. Cinayet dediğiniz, ille kanlı, bıçaklı olmaz, aşk da bir cinayettir.

SU ÜSTÜNE BİR YAZI Ne üstüne bir yazı? Ne üstüne istersen! Al başına püsküllü şapkayı! Su üstüne değil ya bu yazı! Aslında kentimizin susuzluktan kavrulduğu, yıkanmanın yerini kuru temizlemenin aldığı, Balo sokağına zimmetli bir sarhoşun, kuru temizlemeci Siderakis'e temizlenmek üzere teslim olduğu, kimi soylu hanımların, jimnastik ayağına Vakkorama'ya yazılıp, bir iki bacak salladıktan sonra, Vitali Hakko şelalelerinde kırklandıkları, Galatasaray hamamının susuzluktan ikinci bir yağmura dek kapandığı, bu kurak günlerde, su üstüne bir yazı, iyi olur. Bir özelliği daha var su üstüne yazıların, kalıcı değillerdir. Yazının ortasında önemli bir ayraç açıp, Su Yücel'den, Strazburg'da bir odaya kilim gibi yayarak bana gösterdiği, bir içim su resimlerinden de söz edilebilir, ancak bu yazıyı saptırmak olur, sanki yazının belirli bir yönü varmış gibi... Dergi matbaaya yetiştirileceğinden, ısrarlı telefonlarla not bırakılıyor, orama burama. Dergi tamamen hazırmış, reklamlar dahi alınmış, bir benim bu yazıyı yazmam bekleniyormuş... Peki ama ne üstüne lan bu yazı? Beyaz üstüne siyah! Beşiktaş üstüne mi yani? Gordon Milne ve Ömer Seyfettin'in benzer, benzemez yanları mı ele alınmalı? Ne ilgisi var, diyeceksiniz. Ne ilgisi yok? Gordon Milne, Efruz Bey gibi çıkmıyor mu her maça? İnsan yazmayı öğrendikçe güçleşiyor yazmak. Ve fakat madem bu denli özgürüm ben bu yazıda, öyleyse konumuz VAN DEN VONDEL! Kimdir Van den Vondel? Bilen yok. Güzel. O zaman bildiriyorum; çok önemli, hiç bilinmeyen bir hüzünlü ozandır Van den Vondel! Şiştiniz mi? Şişmediniz mi? Peki. İlerleyen satırlarda bir genleşme görülecek demek ki sizde... Köln kenti 1587'de Türk işçileri tarafından işgal edilmemişti, Hollandalılar egemendi kente... Ya da bana öyle geliyor... Bir İtalyan fırlaması olan Giovanni Maria Farina, henüz doğmamış...

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat