#smrgKİTABEVİ Devran: Devran-ı Sufiyye - 2024

Editör:
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
Ofis Yayın Matbaa
Dizi Adı:
ISBN-10:
6256618176
Kargoya Teslim Süresi:
4&6
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Stok Kodu:
1199232302
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
104
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2024
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
Din
indirimli
147,40
Havale/EFT ile: 142,98
Siparişiniz 4&6 iş günü arasında kargoda
1199232302
619310
Devran: Devran-ı Sufiyye -        2024
Devran: Devran-ı Sufiyye - 2024 #smrgKİTABEVİ
147.40
Devran, kıyâmda cehren ve vecd ile dönerek yapılan bir zikir şeklidir. Devran zikri öteden beri dervişlerle zâhidler arasında bir tartışma konusu olagelmiştir. İslâm'da devran var mıdır yok mudur? Devran câiz midir değil midir? İla âhir…

Zâhidler dönemine kadar uzanan tartışmaların Osmanlılar döneminde de devam ettiği kaleme alınan bazı eserlerden, verilen fetvalardan anlaşılmaktadır. Bu tartışmalar toplumda gündemi hayli meşgul etmiş ve hakikaten insanlar üzerinde derin izler bırakmıştır. İçlerinde şeyhülislâmların da bulunduğu birtakım ulemâ zaman içinde konu aleyhine fetvalar vermiş ve mes'eleyi dallandırıp budaklandırmışlardır. Nitekim bu konuda zaman içerisinde yazılan risâleler büyük bir cildi dolduracak hacme ulaşmıştır. Bu risalelerden biri de -burada konu edeceğimiz- Doğanî Hacı Baba'ya ait eserdir. Doğanî Şeyh Hacı Mustafa Halvetî (d.? Bolu-ö. Edirne 1717), Halvetî/Şabânî mürşidi Karabaş-ı Velî hazretlerinin (ö. 1686) Arapça olarak kaleme aldığı Risâle-i Devran'ını yine onun isteğiyle Türkçeye tercüme ederek bu konudaki literatüre önemli bir katkı sunmuş, devran konusuna adeta nokta koymuştur.

Devrân, kıyâmda cehren ve vecd ile dönerek yapılan bir zikir şeklidir. Bu usûl öteden beri dervişlerle zâhidler arasında bir tartışma konusu olagelmiştir. İslâm'da devrân var mıdır yok mudur? Devrân câiz midir değil midir? İla âhir. Zâhidler devrine kadar uzanan tartışmaların Osmanlılar döneminde de devâm ettiği kaleme alınan eserlerden, verilen fetvâlardan anlaşılmaktadır. Bu tartışmalar toplumda gu?ndemi hayli meşgûl etmiş, zamanla iki tarafın da kanayan yarası haline gelmiştir. Kocaman adamların(!) ehlullahı nelerle uğraştırdıkları konusu da başka bir başlıkta incelenmelidir tabii. Öyle ki içlerinde Şeyhu?lislâmların da bulunduğu bir kısım ulemâ zaman içinde devrân zikri aleyhine fetvâlar verip meseleyi iyice dallandırıp budaklandırmışlardır. Nitekim bu konuda değişik dönemlerde yazılan risâleler bu?yu?k bir cildi dolduracak hacme ulaşmıştır.

Bunlardan biri de Doğanî Mustafa Baba'ya aittir. Mısrî Şeyhi Doğanî Hacı Mustafa Halvetî (d. Bolu ?-ö. Edirne 1717), mu?rşidi Karabaş-ı Velî Hazretleri'nin Arapça olarak kaleme aldığı Risâle-i Devrân'ını yine onun emriyle Tu?rkçe'ye tercu?me ederek bu konudaki literatu?re önemli bir katkı sunmuş, konuya adeta nokta koymuştur. Bu zât Halvetî Şabânî Azîzlerinden Karabaş-ı Velî'nin (ö. Kahire 1686) yetiştirdiği son halîfedir. Aslen Boluludur. Şabânî erkânının Arap coğrafyasında yayılmasına vesile olan kişi odur. Zira Ortadoğu ve Afrika'da çok geniş bir alana yayılan Halvetiyye'nin şubelerinden olan Bekriyye'nin pîri Mustafa el-Bekrî Hazretleri'nin mu?rşidi olan Abdu?llatîf-i Halebî, Doğanî Baba'nın yetiştirmesidir. Bu anlamda zât-ı âlîlerinin tasavvuf tarihinde çok önemli bir yeri vardır. Bugu?n Afrika'nın çeşitli beldelerinde değişik isimlerle faaliyette bulunan Halvetîler irfânî hayatlarını Doğanî Mustafa Efendi'ye borçludurlar.
Devran, kıyâmda cehren ve vecd ile dönerek yapılan bir zikir şeklidir. Devran zikri öteden beri dervişlerle zâhidler arasında bir tartışma konusu olagelmiştir. İslâm'da devran var mıdır yok mudur? Devran câiz midir değil midir? İla âhir…

Zâhidler dönemine kadar uzanan tartışmaların Osmanlılar döneminde de devam ettiği kaleme alınan bazı eserlerden, verilen fetvalardan anlaşılmaktadır. Bu tartışmalar toplumda gündemi hayli meşgul etmiş ve hakikaten insanlar üzerinde derin izler bırakmıştır. İçlerinde şeyhülislâmların da bulunduğu birtakım ulemâ zaman içinde konu aleyhine fetvalar vermiş ve mes'eleyi dallandırıp budaklandırmışlardır. Nitekim bu konuda zaman içerisinde yazılan risâleler büyük bir cildi dolduracak hacme ulaşmıştır. Bu risalelerden biri de -burada konu edeceğimiz- Doğanî Hacı Baba'ya ait eserdir. Doğanî Şeyh Hacı Mustafa Halvetî (d.? Bolu-ö. Edirne 1717), Halvetî/Şabânî mürşidi Karabaş-ı Velî hazretlerinin (ö. 1686) Arapça olarak kaleme aldığı Risâle-i Devran'ını yine onun isteğiyle Türkçeye tercüme ederek bu konudaki literatüre önemli bir katkı sunmuş, devran konusuna adeta nokta koymuştur.

Devrân, kıyâmda cehren ve vecd ile dönerek yapılan bir zikir şeklidir. Bu usûl öteden beri dervişlerle zâhidler arasında bir tartışma konusu olagelmiştir. İslâm'da devrân var mıdır yok mudur? Devrân câiz midir değil midir? İla âhir. Zâhidler devrine kadar uzanan tartışmaların Osmanlılar döneminde de devâm ettiği kaleme alınan eserlerden, verilen fetvâlardan anlaşılmaktadır. Bu tartışmalar toplumda gu?ndemi hayli meşgûl etmiş, zamanla iki tarafın da kanayan yarası haline gelmiştir. Kocaman adamların(!) ehlullahı nelerle uğraştırdıkları konusu da başka bir başlıkta incelenmelidir tabii. Öyle ki içlerinde Şeyhu?lislâmların da bulunduğu bir kısım ulemâ zaman içinde devrân zikri aleyhine fetvâlar verip meseleyi iyice dallandırıp budaklandırmışlardır. Nitekim bu konuda değişik dönemlerde yazılan risâleler bu?yu?k bir cildi dolduracak hacme ulaşmıştır.

Bunlardan biri de Doğanî Mustafa Baba'ya aittir. Mısrî Şeyhi Doğanî Hacı Mustafa Halvetî (d. Bolu ?-ö. Edirne 1717), mu?rşidi Karabaş-ı Velî Hazretleri'nin Arapça olarak kaleme aldığı Risâle-i Devrân'ını yine onun emriyle Tu?rkçe'ye tercu?me ederek bu konudaki literatu?re önemli bir katkı sunmuş, konuya adeta nokta koymuştur. Bu zât Halvetî Şabânî Azîzlerinden Karabaş-ı Velî'nin (ö. Kahire 1686) yetiştirdiği son halîfedir. Aslen Boluludur. Şabânî erkânının Arap coğrafyasında yayılmasına vesile olan kişi odur. Zira Ortadoğu ve Afrika'da çok geniş bir alana yayılan Halvetiyye'nin şubelerinden olan Bekriyye'nin pîri Mustafa el-Bekrî Hazretleri'nin mu?rşidi olan Abdu?llatîf-i Halebî, Doğanî Baba'nın yetiştirmesidir. Bu anlamda zât-ı âlîlerinin tasavvuf tarihinde çok önemli bir yeri vardır. Bugu?n Afrika'nın çeşitli beldelerinde değişik isimlerle faaliyette bulunan Halvetîler irfânî hayatlarını Doğanî Mustafa Efendi'ye borçludurlar.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat