Cumhuriyet deyince, geçmişte ve günümüzde islam adına ortaya çıkan bazı kötü ve ürkütücü örneklerin hatıra gelmemesi için 'asla bir arada bulunmaz ve barışmaz' zannnedilen, Din, Devlet, laiklik ve Demokrasi gibi kurum ve kavramların, aslında rahatlıkla uyuşabileceği gerçeğini ortaya koymak üzere bu kitap okurlarımızın dikkat ve değerlendirilmesine takdim edilmiştir.
Çatışma yerine, barışma birlikte yaşamanın... Zıtlaşma yerine yardımlaşma ve hizmette yarışmanın. Düşmanlık ve dışlama yerine hoşgörü ve dayanışmanın...farkılılıklarımızı ve ayrılıklarımızı bile bir zenginliğe dönüştürüp kucaklaşmanın mümkün olduğu inancındayız. Her yerde ve her halde mutlaka hukuka bağlıyız. Bu yüzden Adalet Düzenini ve Hukuk devletini savunmaktayız. Örnek bir laikliği ve gerçek bir demokrasiyi arzulamaktayız. Dinle devlet'in çatışmasının değil, barışmasının ve herbirinin kendi sahasında çalışmasının yararlı olacağı düşüncesini taşımaktayız. Laikliğin, 'Dini dışlamak veya dine düşmanlık' şeklinde algılanmasını ve uygulanmasını toplum barışı için çok tehlikelş bulmaktayız.
Demokrasi içinde temel insan haklarına dayanan bir toplumsal uzlaşmanın önemine, ve farklı din ve düşünceden ama herkesle birlikte huzurlu ve onurlu yaşamanın gereğine inanmaktayız. Bize göre demokrasi: 'Halkın, kendisini yönetecek zihniyet ve şahsiyetleri, kendi hür iradesi ve vicdani kanaatiyle seçmiş olması... Toplumun her tabakasının ülke yönetimine fiilen katılımının sağlanması... Farklı görüş ve kesimlerin, temel insan hakları ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde ve karşılıklı saygı ve hoşgörü içersinde, birlikte yaşama şartlarının hazırlanması şeklindeki bir adalet ve fazilet rejimidir.
Ama DEMON-KRASİ ve DESPOTİZM'e gelince kendi halkını 'sadece güdülmesi gereken cahil sürüsü' olarak küçükseyen...yerli ve milli değerleri ve manevi temelleri terk eden... Ülke yönetimini ve demokratik hak ve yetkileri sadece bir avuç seçkin zümreye layık gören bir zihniyet ise, demokrasi kılıfı geçirilmiş bir despotizm'den ve Şeytanlık idaresinden başka bir şey değildir.
Cumhuriyet deyince, geçmişte ve günümüzde islam adına ortaya çıkan bazı kötü ve ürkütücü örneklerin hatıra gelmemesi için 'asla bir arada bulunmaz ve barışmaz' zannnedilen, Din, Devlet, laiklik ve Demokrasi gibi kurum ve kavramların, aslında rahatlıkla uyuşabileceği gerçeğini ortaya koymak üzere bu kitap okurlarımızın dikkat ve değerlendirilmesine takdim edilmiştir.
Çatışma yerine, barışma birlikte yaşamanın... Zıtlaşma yerine yardımlaşma ve hizmette yarışmanın. Düşmanlık ve dışlama yerine hoşgörü ve dayanışmanın...farkılılıklarımızı ve ayrılıklarımızı bile bir zenginliğe dönüştürüp kucaklaşmanın mümkün olduğu inancındayız. Her yerde ve her halde mutlaka hukuka bağlıyız. Bu yüzden Adalet Düzenini ve Hukuk devletini savunmaktayız. Örnek bir laikliği ve gerçek bir demokrasiyi arzulamaktayız. Dinle devlet'in çatışmasının değil, barışmasının ve herbirinin kendi sahasında çalışmasının yararlı olacağı düşüncesini taşımaktayız. Laikliğin, 'Dini dışlamak veya dine düşmanlık' şeklinde algılanmasını ve uygulanmasını toplum barışı için çok tehlikelş bulmaktayız.
Demokrasi içinde temel insan haklarına dayanan bir toplumsal uzlaşmanın önemine, ve farklı din ve düşünceden ama herkesle birlikte huzurlu ve onurlu yaşamanın gereğine inanmaktayız. Bize göre demokrasi: 'Halkın, kendisini yönetecek zihniyet ve şahsiyetleri, kendi hür iradesi ve vicdani kanaatiyle seçmiş olması... Toplumun her tabakasının ülke yönetimine fiilen katılımının sağlanması... Farklı görüş ve kesimlerin, temel insan hakları ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde ve karşılıklı saygı ve hoşgörü içersinde, birlikte yaşama şartlarının hazırlanması şeklindeki bir adalet ve fazilet rejimidir.
Ama DEMON-KRASİ ve DESPOTİZM'e gelince kendi halkını 'sadece güdülmesi gereken cahil sürüsü' olarak küçükseyen...yerli ve milli değerleri ve manevi temelleri terk eden... Ülke yönetimini ve demokratik hak ve yetkileri sadece bir avuç seçkin zümreye layık gören bir zihniyet ise, demokrasi kılıfı geçirilmiş bir despotizm'den ve Şeytanlık idaresinden başka bir şey değildir.