#smrgKİTABEVİ Dini - Tasavvufi Türk Edebiyatında İnsan -
Bu bakışta ortaya çıkan manzara nettir: XIII. yüzyıl Anadolu'sunda yaşama dönük kaygılarla dinî - mistik bir ortama adeta 'sığınan' insan ile XX. yüzyılda makineleşme, savaşlar vb. sebeplerle yitik varoluşunu arayan insan, bir noktada zaman tünelinde paralel bir çizgide seyretmektedir. Yaşamında bir anlam bulabilmek adına öz yaşamıyla her daim mücadele içinde olan her iki yüzyıl insanı, derin bir kaygı içindedir, umutsuzdur, bir kaçış planı içindedir.
Bu kaçış yolu, XIII. yüzyıl Anadolu'sunda İslam dininin tesiriyle mistik ve ruhânî öğretilerle insanı sonsuzluk yoluna çıkaracak olan Tasavvuf dolayısıyla, İslam dini ve Kur'an olurken, XX. yüzyıl kıta Avrupa'sında düşünür - yazarlarca insan yaşamının anlamını her yönüyle sorgulayan ve sorgulatan Varoluşçuluk öğretisi (ve dahası teist Varoluşçular için Hristiyanlık) olacaktır. Her iki yüzyıl ve dönemi hazırlayan (siyasi, sosyal) etmenler, tamamen 'insan'ı yine kendisine keşfettirecek olan etmenlerdir. Nitekim bu insanlar, kendi varlığındaki 'gizem'i, ya da herkesin görmesi imkânsız olan 'eksikliği' yine 'kendi özgür arayışlarıyla' bir sorumluluk bilincinde çözmektedirler.
Bu bakışta ortaya çıkan manzara nettir: XIII. yüzyıl Anadolu'sunda yaşama dönük kaygılarla dinî - mistik bir ortama adeta 'sığınan' insan ile XX. yüzyılda makineleşme, savaşlar vb. sebeplerle yitik varoluşunu arayan insan, bir noktada zaman tünelinde paralel bir çizgide seyretmektedir. Yaşamında bir anlam bulabilmek adına öz yaşamıyla her daim mücadele içinde olan her iki yüzyıl insanı, derin bir kaygı içindedir, umutsuzdur, bir kaçış planı içindedir.
Bu kaçış yolu, XIII. yüzyıl Anadolu'sunda İslam dininin tesiriyle mistik ve ruhânî öğretilerle insanı sonsuzluk yoluna çıkaracak olan Tasavvuf dolayısıyla, İslam dini ve Kur'an olurken, XX. yüzyıl kıta Avrupa'sında düşünür - yazarlarca insan yaşamının anlamını her yönüyle sorgulayan ve sorgulatan Varoluşçuluk öğretisi (ve dahası teist Varoluşçular için Hristiyanlık) olacaktır. Her iki yüzyıl ve dönemi hazırlayan (siyasi, sosyal) etmenler, tamamen 'insan'ı yine kendisine keşfettirecek olan etmenlerdir. Nitekim bu insanlar, kendi varlığındaki 'gizem'i, ya da herkesin görmesi imkânsız olan 'eksikliği' yine 'kendi özgür arayışlarıyla' bir sorumluluk bilincinde çözmektedirler.