Folklor bölgesi içerisinde bulunan Diyarbakır; söz zenginliği, ezgi yapısı, makam geleneği, icra ortamları ve eşlik çalgıları açısından ayrı bir önem taşımaktadır. Bir dönem her evde bir udun bulunduğu bilinmektedir. Saray musikisi olarak bilinen Diyarbakır musikisi "velme (velime) geceleri" olarak adlandırılan, müzisyenlerin, şairlerin, ediplerin ve şehrin ileri gelenlerinin katıldığı bu gecelerde icara edilen eserler Diyarbakırlı şairlerin yazdığı gazeller, mayalar, hoyratlar şarkı ve türküler, Ahu Baba, Hacı Eftal Efendi, Ahmet Verdi Çelebi, Şahla Mustafa Çelebi, üstat Seyid Nuh, Ahmet (Ahmike) Yüksekses, Celal Güzelses'in sayesinde gü-nümüze kadar gelmiştir. Diyarbakır şarkı ve türküleri bugüne kadar kapsamlı olarak bir araya toplanmamış olduğundan halk musikisi sanatçıları türkü sözlerini bulabildikleri kaynaklardan (bu kaynaklarda belirtilen sözler bile eksik ve yanlışlarla doludur) veya herhangi birinden öğrenmek durumunda kalmışlardır. Günümüzde bazı sanatçılar araştırma yapmadan icra ettikleri bu güzelim Diyarbakır şarkı ve türkülerindeki kelimeleri tam olarak anlayamadıklarından zaman zaman şarkı ve türkü sözlerini yanlış telaffuz etmektedirler. Bunun sebebi de yöre ağzını, mahalli şiveyi tam olarak bilmemeleridir. Bundan dolayı da zaman içerisinde mana kaybına uğramış, güfte ve makam itibari ile çok güzel olan ve söz dizilerinde mahalli unsurlar taşıyan Diyarbakır türkü veya şarkısı bu şahısların icralarında çok manasız hale gelmektedir.
Kitap, bu karışıklıkları ortadan kaldırmak, Diyarbakır şarkı ve türkülerine hem Türkçe olanlarına hem de Kürtçe olanlarına bir düzen vermek ve hakettikleri şekilde icra edilmesini sağlamak amacıyla uzun uğraşıların sonucunda hazırlanmış, ayrıca daha önce hiçbir yerde notaya dahi alınmamış olan Diyarbakır'a ait birçok eseri günyüzüne çıkartmıştır. Bundan dolayı bu kitap tarihi bir özellik taşımaktadır.