#smrgKİTABEVİ Diyarbekir'de Toplumsal İlişkiler 1870 - 1915 -
Tarihi çok eskilere uzanan, Bereketli Hilal'in Dicle kıyısında kurulmuş Diyarbekir, tarih boyunca Amida adıyla Arami krallığı, Asur, Med, Pers, Roma ve Bizans imparatorluklarından sonra Osmanlı İmparatorluğu'nun bir parçası olmuş, sonunda modern Türkiye Cumhuriyeti'nin içinde bir il olarak kalmıştır. Bölgesel alanının sınırları ile idari örgütlenmesi sürekli değişen Diyarbekir; 1867'ye kadar Eyâlet-i Kürdistan olarak adlandırılmış, sonra büyük bir bölgeyi kapsayan vilayet haline getirilmiş, Cumhuriyet döneminde ise daralarak Diyarbakır adını almıştır.
Bu kitabın derleyenlerinin ifade ettiği gibi Diyarbekir'in tarihi "hiçbir zaman kendi başına bir alan olarak" araştırılmadı. Yapılan çalışmaların çoğu olayları, tarihsel olguları genel bir bağlamda ele alırken, resmi görüşlerin, egemen zihniyetin dışına çıkamadı. Joost Jongerden ile Jelle Verheij'in derlediği ve konunun uzmanı birçok yazarın katkıda bulunduğu Osmanlı Döneminde Diyarbekir'de Toplumsal İlişkiler (1870-1915) adlı bu kitap ise Diyarbekir'in yüzyıllar boyunca geçirmiş olduğu toplumsal ilişkiler ağını, bunun sonuçları olan olgusal ilişkileri 19. yüzyılın sonundaki zaman dilimine yoğunlaştırarak, milliyetçi tarihyazımının dışına çıkıyor.
Bu çalışmada yazarların temel yaklaşımı, alışılagelmiş merkez-çevre ilişkisini değil "çokmerkezlilik" ve bunun biçimlenmesini sağlayan farklı etkileşim biçimlerini temel alıyor. Bu önemli çalışmada; değişik merkezlerde bulunan devlet çapında lider ve örgütlerle birlikte yerel liderler, Osmanlı bürokratları, çeşitli kuruluşlar, geleneksel ve modern alt gruplar, köylüler, aşiret liderleri ve üyeleri, milliyetçi gruplar, yörenin kültürel ve siyasal kişileri, şehirli alt gruplarla birlikte dinî tarikatlar, çeşitli etnik gruplar vb. ile dönemin Osmanlı Diyarbekir'inin karmaşık ve çok yüzlü tablosu ortaya çıkarken; devlet ve aşiret ilişkilerinden, Hamidiye Alayları'na, Ermeni soykırımından, Kürtlere, Süryanilere uzanan konular tüm ayrıntılarıyla inceleniyor. Kitap bu yanıyla, Osmanlı'dan Cumhuriyet'e taşınan ve günümüzde de farklı veçheleriyle süregelen sorunlara yeni bir bakış açısı getirmektedir.
Tarihi çok eskilere uzanan, Bereketli Hilal'in Dicle kıyısında kurulmuş Diyarbekir, tarih boyunca Amida adıyla Arami krallığı, Asur, Med, Pers, Roma ve Bizans imparatorluklarından sonra Osmanlı İmparatorluğu'nun bir parçası olmuş, sonunda modern Türkiye Cumhuriyeti'nin içinde bir il olarak kalmıştır. Bölgesel alanının sınırları ile idari örgütlenmesi sürekli değişen Diyarbekir; 1867'ye kadar Eyâlet-i Kürdistan olarak adlandırılmış, sonra büyük bir bölgeyi kapsayan vilayet haline getirilmiş, Cumhuriyet döneminde ise daralarak Diyarbakır adını almıştır.
Bu kitabın derleyenlerinin ifade ettiği gibi Diyarbekir'in tarihi "hiçbir zaman kendi başına bir alan olarak" araştırılmadı. Yapılan çalışmaların çoğu olayları, tarihsel olguları genel bir bağlamda ele alırken, resmi görüşlerin, egemen zihniyetin dışına çıkamadı. Joost Jongerden ile Jelle Verheij'in derlediği ve konunun uzmanı birçok yazarın katkıda bulunduğu Osmanlı Döneminde Diyarbekir'de Toplumsal İlişkiler (1870-1915) adlı bu kitap ise Diyarbekir'in yüzyıllar boyunca geçirmiş olduğu toplumsal ilişkiler ağını, bunun sonuçları olan olgusal ilişkileri 19. yüzyılın sonundaki zaman dilimine yoğunlaştırarak, milliyetçi tarihyazımının dışına çıkıyor.
Bu çalışmada yazarların temel yaklaşımı, alışılagelmiş merkez-çevre ilişkisini değil "çokmerkezlilik" ve bunun biçimlenmesini sağlayan farklı etkileşim biçimlerini temel alıyor. Bu önemli çalışmada; değişik merkezlerde bulunan devlet çapında lider ve örgütlerle birlikte yerel liderler, Osmanlı bürokratları, çeşitli kuruluşlar, geleneksel ve modern alt gruplar, köylüler, aşiret liderleri ve üyeleri, milliyetçi gruplar, yörenin kültürel ve siyasal kişileri, şehirli alt gruplarla birlikte dinî tarikatlar, çeşitli etnik gruplar vb. ile dönemin Osmanlı Diyarbekir'inin karmaşık ve çok yüzlü tablosu ortaya çıkarken; devlet ve aşiret ilişkilerinden, Hamidiye Alayları'na, Ermeni soykırımından, Kürtlere, Süryanilere uzanan konular tüm ayrıntılarıyla inceleniyor. Kitap bu yanıyla, Osmanlı'dan Cumhuriyet'e taşınan ve günümüzde de farklı veçheleriyle süregelen sorunlara yeni bir bakış açısı getirmektedir.