#smrgKİTABEVİ Doğa ve İnsan Çatışması - 2024
Editör:
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Kapak Görseli:
Zetnep Demirciefe Arşivinden
Basıldığı Matbaa:
Kimmand Matbaacılık
Dizi Adı:
ISBN-10:
6255520029
Kargoya Teslim Süresi:
4&6
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
140
Basım Yeri:
İzmir
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2024
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
146,25
Havale/EFT ile:
141,38
Siparişiniz 4&6 iş günü arasında kargoda
1199234657
621594
![Doğa ve İnsan Çatışması - 2024](/u/simurgkitabevi/img/b/d/o/doga-ve-insan-catismasi-20242338581cdc9187b995e50393224d4814.jpg)
https://www.simurgkitabevi.com/doga-ve-insan-catismasi-2024
Doğa ve İnsan Çatışması - 2024 #smrgKİTABEVİ
146.25
İnsanlık, varoluşundan itibaren doğayla sürekli bir mücadele içinde olmuştur. Paleolitik Çağ'da (Eski Taş Çağı), avcı-toplayıcı toplumlar, hayatta kalmak için doğanın sert koşulları ile mücadele etmek zorundaydılar. Yırtıcı hayvanlardan korunmak ve mevsimsel değişikliklere uyum sağlamak, bu dönemdeki en büyük zorluklardı. Ancak bu zorluklara rağmen insan, doğayla uyum içinde yaşamayı başararak kendine bir yaşam alanı oluşturabildi.
Doğaya karşı bu denge, Neolitik Çağ'da (Yeni Taş Çağı) tarımın gelişmesiyle bozulmaya başladı. İnsanlar, yerleşik düzenin getirdiği nüfus artışına daha fazla besin üretimi ve yerleşim alanlarını artırmak amacıyla doğaya müdahale etmeye başladı. Verimli topraklara ulaşmak için ormanlar kesildi, nehirlerin akış yönleri sulama amacıyla değiştirildi. Tarım ve yaşamın getirdiği bu dönüşüm, doğaya bağımlı olan insanın, çevresini dönüştürme çabasının ilk adımı olmakla birlikte bu süreç, yalnızca biyolojik çeşitliliğin azaltılmasıyla kalmadı, aynı zamanda doğayla ilk büyük çatışmanın başlangıcıydı.
Bu etkileşim, doğal ekosistemlerin değişimine ve yerleşik yaşama alanlarının, şehirlerin ve medeniyetlerin doğuşuna zemin hazırladı. Artık insanlar, tarımın ve teknolojinin sunduğu olanaklarla doğaya hükmetmeye çalışan büyük uygarlıklar hâline geldi. Ancak bu dönüşüm, beraberinde büyük sorunları da getirdi. Toprak oluşumları, suyun tükenmesi, ormanların yok olması ve biyolojik çeşitliliğin olumsuz etkilenmesi doğa-insan mücadelesinin bir sonucuydu.
Doğaya karşı bu denge, Neolitik Çağ'da (Yeni Taş Çağı) tarımın gelişmesiyle bozulmaya başladı. İnsanlar, yerleşik düzenin getirdiği nüfus artışına daha fazla besin üretimi ve yerleşim alanlarını artırmak amacıyla doğaya müdahale etmeye başladı. Verimli topraklara ulaşmak için ormanlar kesildi, nehirlerin akış yönleri sulama amacıyla değiştirildi. Tarım ve yaşamın getirdiği bu dönüşüm, doğaya bağımlı olan insanın, çevresini dönüştürme çabasının ilk adımı olmakla birlikte bu süreç, yalnızca biyolojik çeşitliliğin azaltılmasıyla kalmadı, aynı zamanda doğayla ilk büyük çatışmanın başlangıcıydı.
Bu etkileşim, doğal ekosistemlerin değişimine ve yerleşik yaşama alanlarının, şehirlerin ve medeniyetlerin doğuşuna zemin hazırladı. Artık insanlar, tarımın ve teknolojinin sunduğu olanaklarla doğaya hükmetmeye çalışan büyük uygarlıklar hâline geldi. Ancak bu dönüşüm, beraberinde büyük sorunları da getirdi. Toprak oluşumları, suyun tükenmesi, ormanların yok olması ve biyolojik çeşitliliğin olumsuz etkilenmesi doğa-insan mücadelesinin bir sonucuydu.
İnsanlık, varoluşundan itibaren doğayla sürekli bir mücadele içinde olmuştur. Paleolitik Çağ'da (Eski Taş Çağı), avcı-toplayıcı toplumlar, hayatta kalmak için doğanın sert koşulları ile mücadele etmek zorundaydılar. Yırtıcı hayvanlardan korunmak ve mevsimsel değişikliklere uyum sağlamak, bu dönemdeki en büyük zorluklardı. Ancak bu zorluklara rağmen insan, doğayla uyum içinde yaşamayı başararak kendine bir yaşam alanı oluşturabildi.
Doğaya karşı bu denge, Neolitik Çağ'da (Yeni Taş Çağı) tarımın gelişmesiyle bozulmaya başladı. İnsanlar, yerleşik düzenin getirdiği nüfus artışına daha fazla besin üretimi ve yerleşim alanlarını artırmak amacıyla doğaya müdahale etmeye başladı. Verimli topraklara ulaşmak için ormanlar kesildi, nehirlerin akış yönleri sulama amacıyla değiştirildi. Tarım ve yaşamın getirdiği bu dönüşüm, doğaya bağımlı olan insanın, çevresini dönüştürme çabasının ilk adımı olmakla birlikte bu süreç, yalnızca biyolojik çeşitliliğin azaltılmasıyla kalmadı, aynı zamanda doğayla ilk büyük çatışmanın başlangıcıydı.
Bu etkileşim, doğal ekosistemlerin değişimine ve yerleşik yaşama alanlarının, şehirlerin ve medeniyetlerin doğuşuna zemin hazırladı. Artık insanlar, tarımın ve teknolojinin sunduğu olanaklarla doğaya hükmetmeye çalışan büyük uygarlıklar hâline geldi. Ancak bu dönüşüm, beraberinde büyük sorunları da getirdi. Toprak oluşumları, suyun tükenmesi, ormanların yok olması ve biyolojik çeşitliliğin olumsuz etkilenmesi doğa-insan mücadelesinin bir sonucuydu.
Doğaya karşı bu denge, Neolitik Çağ'da (Yeni Taş Çağı) tarımın gelişmesiyle bozulmaya başladı. İnsanlar, yerleşik düzenin getirdiği nüfus artışına daha fazla besin üretimi ve yerleşim alanlarını artırmak amacıyla doğaya müdahale etmeye başladı. Verimli topraklara ulaşmak için ormanlar kesildi, nehirlerin akış yönleri sulama amacıyla değiştirildi. Tarım ve yaşamın getirdiği bu dönüşüm, doğaya bağımlı olan insanın, çevresini dönüştürme çabasının ilk adımı olmakla birlikte bu süreç, yalnızca biyolojik çeşitliliğin azaltılmasıyla kalmadı, aynı zamanda doğayla ilk büyük çatışmanın başlangıcıydı.
Bu etkileşim, doğal ekosistemlerin değişimine ve yerleşik yaşama alanlarının, şehirlerin ve medeniyetlerin doğuşuna zemin hazırladı. Artık insanlar, tarımın ve teknolojinin sunduğu olanaklarla doğaya hükmetmeye çalışan büyük uygarlıklar hâline geldi. Ancak bu dönüşüm, beraberinde büyük sorunları da getirdi. Toprak oluşumları, suyun tükenmesi, ormanların yok olması ve biyolojik çeşitliliğin olumsuz etkilenmesi doğa-insan mücadelesinin bir sonucuydu.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.