#smrgKİTABEVİ Dracula - 2018
Popüler vampir mitinin temellerini oluşturan eserde hukukçu Jonathan Harker'ın Transilvanya'ya, Kont Dracula'nın şatosuna yaptığı yolculukla başlayan dehşet, denizi aşarak Londra'nın sokaklarına dek ulaşır. Yaşadığı dönemin ahlakçı ve bilimci ütopyacılığını, kana susamış bir vampirin şahsında ustalıkla eleştiren Stoker'ın unutulmaz karakteri Kont Dracula'nın korku senfonisi de böylece başlar.
Kapağı hafifçe kaldır… Kıpkırmızı dudaklarıyla Kont birazdan seninle görüşecek.
“Edebiyattaki yaratıklar arasında beni en çok korkutan her zaman Dracula oldu. Muhtemelen de daima Dracula olacak.” – Stephen King
...Anahtarı bulmak için bedeni aramam gerektiğini biliyordum, bu yüzden kapağı kaldırdım ve duvara dayadım; ve sonra ruhumu korku ile dolduran bir şey gördüm. Kont orada yatıyordu, ama sanki gençliği yenilenmiş gibi görünüyordu, çünkü beyaz saçları ve bıyığı karanlık bir demir grisine dönüşmüştü; yanakları daha dolgundu ve beyaz derisinin altı yakut kırmızısı görünüyordu; ağzı her zamankinden de kırmızıydı, dudaklarında taze kan damlaları vardı ve ağzının kenarlarından aşağı akıyor, çenesinden ve boynundan süzülüyordu. Derin, alev alev gözleri bile şişmiş etlerin arasına gömülmüş gibi görünüyordu, çünkü gözkapakları ve göztorbaları kabarmıştı. Sanki korkunç yaratık tamamen kanla dolmuş gibiydi; doygunluk içinde bitkin düşmüş, pis bir sülük gibi yatıyordu orada...
Dracula...
Gerilim ve korku türünün başyapıtı...
Viktorya Dönemi'nin aşırı ahlakçı görünümünün ardında yatan karanlığı ve ikiyüzlülüğü açığa vuran bir anlatı. Stoker bu yapıtıyla, yaşadığı dönemin ahlakçı ve bilimci ütopyacılığını, kana susamış bir vampirin şahsında, ustalıklı bir biçimde eleştiriyor.
Popüler vampir mitinin temellerini oluşturan eserde hukukçu Jonathan Harker'ın Transilvanya'ya, Kont Dracula'nın şatosuna yaptığı yolculukla başlayan dehşet, denizi aşarak Londra'nın sokaklarına dek ulaşır. Yaşadığı dönemin ahlakçı ve bilimci ütopyacılığını, kana susamış bir vampirin şahsında ustalıkla eleştiren Stoker'ın unutulmaz karakteri Kont Dracula'nın korku senfonisi de böylece başlar.
Kapağı hafifçe kaldır… Kıpkırmızı dudaklarıyla Kont birazdan seninle görüşecek.
“Edebiyattaki yaratıklar arasında beni en çok korkutan her zaman Dracula oldu. Muhtemelen de daima Dracula olacak.” – Stephen King
...Anahtarı bulmak için bedeni aramam gerektiğini biliyordum, bu yüzden kapağı kaldırdım ve duvara dayadım; ve sonra ruhumu korku ile dolduran bir şey gördüm. Kont orada yatıyordu, ama sanki gençliği yenilenmiş gibi görünüyordu, çünkü beyaz saçları ve bıyığı karanlık bir demir grisine dönüşmüştü; yanakları daha dolgundu ve beyaz derisinin altı yakut kırmızısı görünüyordu; ağzı her zamankinden de kırmızıydı, dudaklarında taze kan damlaları vardı ve ağzının kenarlarından aşağı akıyor, çenesinden ve boynundan süzülüyordu. Derin, alev alev gözleri bile şişmiş etlerin arasına gömülmüş gibi görünüyordu, çünkü gözkapakları ve göztorbaları kabarmıştı. Sanki korkunç yaratık tamamen kanla dolmuş gibiydi; doygunluk içinde bitkin düşmüş, pis bir sülük gibi yatıyordu orada...
Dracula...
Gerilim ve korku türünün başyapıtı...
Viktorya Dönemi'nin aşırı ahlakçı görünümünün ardında yatan karanlığı ve ikiyüzlülüğü açığa vuran bir anlatı. Stoker bu yapıtıyla, yaşadığı dönemin ahlakçı ve bilimci ütopyacılığını, kana susamış bir vampirin şahsında, ustalıklı bir biçimde eleştiriyor.