Eylülde göç eden leyleklere el sallayan eski İstanbullu kadınlar, sayılı fırtınalar, her yıl niyet edilip aktarılamayan damlar, pençe yaptırılan ayakkabılar, ters yüz edilen giysiler, kış için hazırlanan reçeller, sandal sefaları, bastonlarına tutunarak titrek adımlarla sandalına binip balığa çıkan, hayat karşısında yalnızlıklarına direnen emekliler, kış bastırdığında sığınılan sobalı odalar, betonlara gömdüğümüz kırlar, erguvanlar, mor salkımlar, şakayıklar, manolyalar, gülibrişimler, filbahriler, hanımelleri, yok olan bostanlar, yılbaşı eğlenceleri, kaybolan tadlar, yemişler, ilkbahar, sonra ilkyaz...Radyo dalgalarının ulaşabildiği her yerde aynı saatte dinlenen incesaz...
Melisa Gürpınar bir İstanbullu. Doğa tutkunu bir şair yazar. “Dul Evinde İncesaz”, yüzyıllardır İstanbul'da yaşamış bir aileden gelen Gürpınar'ın dünyanın en güzel kentlerinden biri olan İstanbul'a tutkusu, yitip giden değerlere özlemi, talan edilen İstanbul, kentli olma bilinciyle kaleme aldığı bir ağıt gibi.
Yazar, günden güne yitip gitmekte olan İstanbul'un eski evlerini, ağaçlarını, çiçeklerini, denizini, yemeklerini, insanlarını, rüzgârlarını, kokularını çocukluğundan bugüne dek anılarıyla zenginleştirerek öykü tadında anlatıyor.
“İstanbul, ışıklı ve bir yüzüyle çok zengin bir kent artık görünüşe bakılırsa,” diyor Melisa Gürpınar, “Ama tarihsel varlığını yitiriyor, uygar dünyanın içindeki yerini yitiriyor, uygar dünyanın içindeki yeri kararıyor gitgide. Ve ben korkuyorum.” (Kitap tanıtımınndan)
Eylülde göç eden leyleklere el sallayan eski İstanbullu kadınlar, sayılı fırtınalar, her yıl niyet edilip aktarılamayan damlar, pençe yaptırılan ayakkabılar, ters yüz edilen giysiler, kış için hazırlanan reçeller, sandal sefaları, bastonlarına tutunarak titrek adımlarla sandalına binip balığa çıkan, hayat karşısında yalnızlıklarına direnen emekliler, kış bastırdığında sığınılan sobalı odalar, betonlara gömdüğümüz kırlar, erguvanlar, mor salkımlar, şakayıklar, manolyalar, gülibrişimler, filbahriler, hanımelleri, yok olan bostanlar, yılbaşı eğlenceleri, kaybolan tadlar, yemişler, ilkbahar, sonra ilkyaz...Radyo dalgalarının ulaşabildiği her yerde aynı saatte dinlenen incesaz...
Melisa Gürpınar bir İstanbullu. Doğa tutkunu bir şair yazar. “Dul Evinde İncesaz”, yüzyıllardır İstanbul'da yaşamış bir aileden gelen Gürpınar'ın dünyanın en güzel kentlerinden biri olan İstanbul'a tutkusu, yitip giden değerlere özlemi, talan edilen İstanbul, kentli olma bilinciyle kaleme aldığı bir ağıt gibi.
Yazar, günden güne yitip gitmekte olan İstanbul'un eski evlerini, ağaçlarını, çiçeklerini, denizini, yemeklerini, insanlarını, rüzgârlarını, kokularını çocukluğundan bugüne dek anılarıyla zenginleştirerek öykü tadında anlatıyor.
“İstanbul, ışıklı ve bir yüzüyle çok zengin bir kent artık görünüşe bakılırsa,” diyor Melisa Gürpınar, “Ama tarihsel varlığını yitiriyor, uygar dünyanın içindeki yerini yitiriyor, uygar dünyanın içindeki yeri kararıyor gitgide. Ve ben korkuyorum.” (Kitap tanıtımınndan)