#smrgKİTABEVİ Dünyada Başkanlık Sistemleri -
Bunlardan tamamen otoriter rejim olma özelliği gösterenler bir tarafa bırakılacak olursa, yarışmacı sistem içinde demokratik veya yarı demokratik kabul edilenler inceleme konumuzu oluşturmakta ve bu örnekler tek bir sistemden bahsetmeyi güçleştirecek derecede çeşitlilik göstermektedirler.
Başkanlık sistemini, yasama ve yürütmenin ayrı seçimlerle belirlendiği, yürütmenin tek başlı olduğu ve başkandan oluştuğu modeller olarak gördüğümüz takdirde ortak bir şemsiye altına sıkıştırabileceğimiz sözkonusu anayasal yapılar, başkanların yetkileri, kontrol-denge mekanizmaları, demokrasi ile etkileşim olmak üzere birçok konuda farklılaşmaktadırlar.
Siyasal sistemler, anayasal kurallar dışında bu kuralları işleterek hayata geçiren kurumlara, yönetim geleneklerine sahiptirler. Bu da demektir ki, hükümet sistemleri aslında sosyal ve siyasal birçok kurumun karşılıklı etkileşimi ve etkisi altında işlev gösterirler.
Kurumlar karşılıklı etkileşerek siyasal aktörlerin tercihlerine nüfuz edebilme, dolayısı ile tekrar eden davranış kalıpları yaratabilme gücüne sahiptirler. Hükümet sistemlerinin gerçekte nasıl işlediklerini anlamak için etkileşen tüm değişkenleri; siyasal kurumları, sosyal kurumları ve tüm bu kurumların içinde geliştikleri tarihsel ve sosyal koşulları incelemek gereklidir.
Sözkonusu dinamikler bir yandan hükümet sistemlerinin işleyiş özelliklerini teşhis etmemize yardım ederken, bir yandan da farklılaşmış alt türleri ayrıştırmamızı sağlamaktadırlar.
Bahsedilen dinamiklerin sosyal kurumlara ilişkin olanları, siyasaların yönetim geleneklerini ve sınıfsal kırılmalarını, içinde geliştikleri çoğunlukla özgün tarihsel koşullarla birlikte değerlendirirken, siyasal kurumlara ilişkin olanları, başta anayasal normlar, siyasi parti sistemleri, seçim sistemleri olmak üzere yapısal özelliklere işaret ederler.
Kurumsal etkenler belirli arka plan koşulları içinde şu ya da bu yönde gelişim sergileyebilmektedirler.
Bunlardan tamamen otoriter rejim olma özelliği gösterenler bir tarafa bırakılacak olursa, yarışmacı sistem içinde demokratik veya yarı demokratik kabul edilenler inceleme konumuzu oluşturmakta ve bu örnekler tek bir sistemden bahsetmeyi güçleştirecek derecede çeşitlilik göstermektedirler.
Başkanlık sistemini, yasama ve yürütmenin ayrı seçimlerle belirlendiği, yürütmenin tek başlı olduğu ve başkandan oluştuğu modeller olarak gördüğümüz takdirde ortak bir şemsiye altına sıkıştırabileceğimiz sözkonusu anayasal yapılar, başkanların yetkileri, kontrol-denge mekanizmaları, demokrasi ile etkileşim olmak üzere birçok konuda farklılaşmaktadırlar.
Siyasal sistemler, anayasal kurallar dışında bu kuralları işleterek hayata geçiren kurumlara, yönetim geleneklerine sahiptirler. Bu da demektir ki, hükümet sistemleri aslında sosyal ve siyasal birçok kurumun karşılıklı etkileşimi ve etkisi altında işlev gösterirler.
Kurumlar karşılıklı etkileşerek siyasal aktörlerin tercihlerine nüfuz edebilme, dolayısı ile tekrar eden davranış kalıpları yaratabilme gücüne sahiptirler. Hükümet sistemlerinin gerçekte nasıl işlediklerini anlamak için etkileşen tüm değişkenleri; siyasal kurumları, sosyal kurumları ve tüm bu kurumların içinde geliştikleri tarihsel ve sosyal koşulları incelemek gereklidir.
Sözkonusu dinamikler bir yandan hükümet sistemlerinin işleyiş özelliklerini teşhis etmemize yardım ederken, bir yandan da farklılaşmış alt türleri ayrıştırmamızı sağlamaktadırlar.
Bahsedilen dinamiklerin sosyal kurumlara ilişkin olanları, siyasaların yönetim geleneklerini ve sınıfsal kırılmalarını, içinde geliştikleri çoğunlukla özgün tarihsel koşullarla birlikte değerlendirirken, siyasal kurumlara ilişkin olanları, başta anayasal normlar, siyasi parti sistemleri, seçim sistemleri olmak üzere yapısal özelliklere işaret ederler.
Kurumsal etkenler belirli arka plan koşulları içinde şu ya da bu yönde gelişim sergileyebilmektedirler.