#smrgKİTABEVİ Düşler Düşü - 2006
Daha önce yayınlanan çeşitli eserleri ile Türk okuyucular tarafından yakından tanınan İtalyan yazar Antonio Tabucchi'nin ‘Düşler Düşü' adlı yeni kitabı da, sanatçının özgün anlatım biçiminin önemli bir örneğidir.
Yaşamı boyunca kendisini etkilemiş olan 20 sanatçının rüyalarını anlatma görevini üstlenen yazar, bu hayali serüvende edebiyatçı kimliğinin de ip uçlarını vermekte.
Edebiyatı, bellek ve bilinçlenme yolundaki engelleri aşabilme gücü olarak gören Tabucchi, sanatçı belleğine de günümüz kitle iletişim kültürünün yaydığı kısa ve geçici bellek karşısındaki farklılık ve yoğunluğu ile ayrı bir değer yüklemekte, edebiyat tarihini olduğu kadar, insanlık tarihini de oluşturduğunu savunmaktadır.
Tabucchi'ye göre rüya görme yeteneği, insanı sıradanlıktan kurtaran, daha iyi düşünebilmek, aykırılık ve yaratıcılık gibi özellikleri geliştirirken, birey olma şansını da tanır. Yazar, Umberto Eco'nun bu ayrıcalıklı insanlara yüklediği, ‘toplumu organize etmek' görevini reddederken, gerçek sorumluluğunun toplumu tanımak ve tanıtmak olduğunu belirtmektedir.
Kitapta rüyalarına yer verilen kişilerin ( Rabelais, Goya, Garcia Lorca, Debussey, Freud vb.), yaşadıkları dönemler çok farklı olmasına karşın ortak noktaları da , ilgi alanlarında etkili olmaları ve kuşaklar boyu unutulmadan klasikleşerek edebiyat ve sanat tarihine mal olmalarıdır.
Tabucchi'nin bu büyüleyici anlatısını,Semin Sayıt'ın İtalyanca aslından yaptığı çeviriyle sunuyoruz.
Daha önce yayınlanan çeşitli eserleri ile Türk okuyucular tarafından yakından tanınan İtalyan yazar Antonio Tabucchi'nin ‘Düşler Düşü' adlı yeni kitabı da, sanatçının özgün anlatım biçiminin önemli bir örneğidir.
Yaşamı boyunca kendisini etkilemiş olan 20 sanatçının rüyalarını anlatma görevini üstlenen yazar, bu hayali serüvende edebiyatçı kimliğinin de ip uçlarını vermekte.
Edebiyatı, bellek ve bilinçlenme yolundaki engelleri aşabilme gücü olarak gören Tabucchi, sanatçı belleğine de günümüz kitle iletişim kültürünün yaydığı kısa ve geçici bellek karşısındaki farklılık ve yoğunluğu ile ayrı bir değer yüklemekte, edebiyat tarihini olduğu kadar, insanlık tarihini de oluşturduğunu savunmaktadır.
Tabucchi'ye göre rüya görme yeteneği, insanı sıradanlıktan kurtaran, daha iyi düşünebilmek, aykırılık ve yaratıcılık gibi özellikleri geliştirirken, birey olma şansını da tanır. Yazar, Umberto Eco'nun bu ayrıcalıklı insanlara yüklediği, ‘toplumu organize etmek' görevini reddederken, gerçek sorumluluğunun toplumu tanımak ve tanıtmak olduğunu belirtmektedir.
Kitapta rüyalarına yer verilen kişilerin ( Rabelais, Goya, Garcia Lorca, Debussey, Freud vb.), yaşadıkları dönemler çok farklı olmasına karşın ortak noktaları da , ilgi alanlarında etkili olmaları ve kuşaklar boyu unutulmadan klasikleşerek edebiyat ve sanat tarihine mal olmalarıdır.
Tabucchi'nin bu büyüleyici anlatısını,Semin Sayıt'ın İtalyanca aslından yaptığı çeviriyle sunuyoruz.