1 -İnsanda iki his tabiî olarak yer etmiştir: hakikate erişmek arzusu, saadet arzusu. Acaba bir insan kendi başına bırakılsa bu arzularını tatmin edebilir mi? İnsanların hasseleri ve icat ettiği âletler kusurludur. Malik olmakla iftihar ettiği akıl, hiç bir şeyi toplu bir halde kavrayamayacak kadar âcizdir. Esasen akıl bir çok vehimlerin elin de oyuncaktır: muhayyilenin ilham ettiği seraplar karşısında daima aldanıyor, İzzeti nefsin muhtelif tezahürlerine kapılıyor.
İnsan hakikati öğrenmediği gibi iyiye ve saadete de erişemiyor. "Hiçliğini, inzivasını, aczini, bağlılığını hissedince, gayrı ihtiyarî, ruhunun derinliklerinden can sıkıntısı, karanlık düşünceler, keder, elem, hiddet, ümitsizlik hisleri taşıyor."
Hülâsa insan zayıftır, ruhen sefalet içindedir. Tabiatın sinesinde bir atom zerreciği kadar silik kaldığını, iki türlü nâmütenahilik arasında anda durduğunu hissediyor. (Kitaptan)
1 -İnsanda iki his tabiî olarak yer etmiştir: hakikate erişmek arzusu, saadet arzusu. Acaba bir insan kendi başına bırakılsa bu arzularını tatmin edebilir mi? İnsanların hasseleri ve icat ettiği âletler kusurludur. Malik olmakla iftihar ettiği akıl, hiç bir şeyi toplu bir halde kavrayamayacak kadar âcizdir. Esasen akıl bir çok vehimlerin elin de oyuncaktır: muhayyilenin ilham ettiği seraplar karşısında daima aldanıyor, İzzeti nefsin muhtelif tezahürlerine kapılıyor.
İnsan hakikati öğrenmediği gibi iyiye ve saadete de erişemiyor. "Hiçliğini, inzivasını, aczini, bağlılığını hissedince, gayrı ihtiyarî, ruhunun derinliklerinden can sıkıntısı, karanlık düşünceler, keder, elem, hiddet, ümitsizlik hisleri taşıyor."
Hülâsa insan zayıftır, ruhen sefalet içindedir. Tabiatın sinesinde bir atom zerreciği kadar silik kaldığını, iki türlü nâmütenahilik arasında anda durduğunu hissediyor. (Kitaptan)