#smrgKİTABEVİ Dut Ağacının Duydukları : Hareketli ve Hareketsiz Canlıların Mekânsız ve Zamansız Anlatıları Üzerine - 2018
Anlatıların çözümlemesinde alışılagelmiş ana akım olmuş metin analizi, içerik çözümlemesi, söylem analizi kalıplarının sunduğu olanaklar kullanılmıştır. Ancak araştırmanın ana konusu, canlıların ve cansızların (kitaptaki diliyle hareketli ve hareketsiz canlıların) hakları ve haklarının ihlalleridir (en can alıcı şekilde "can yangısı" bölümünde okunabileceği gibi).
Yazımda farklı bir dil oluşturulmuştur. Bu dilin iki ana payandası vardır. Bunlardan birisi bütün anlatıcıların (toplam 20) kendilerinin seçtikleri bir hareketli ya da hareketsiz canlı olmalarıdır. İkinci ayak ise haklarını ve hak ihlallerini dile getiren anlatıcıların örümcekleridir (Yunanca arahnileri).
Hikâyeyi dinleyen, duyan bir dut ağacıdır. Dut ağacına yakınlıklarına göre anlatıları kuşlar, posta güvercinleri, evlerin arahnileri (örümcekleri) getiriler. O da biriktirir, mühürler ve katranlar... Unutturmamak için... Kitapta masalsı, mitolojik, epik denilebilecek temalar tekrarlar. Bu temaların en belirgini Mnemosini (bellek) ve Lethe'dir (unutuş/unutturma). Kitabın son bölümü olan atölye çalışmasında dut ağacının etrafına toplanır arahnimular. Zira dut ağacı Yunanca "mou" (mu) ekini kullanarak hitap eder onlara; benim örümceğim, benim kırlangıcım gibi. Üslubun iki ana payandasına ek olarak letrizm benzeri bir kodlama sistemi kullanılmış ve harf, hece değişiklikleri yapılmıştır. Mekân ve zaman, coğrafya ve kronolojiye bağlı olmaktan çıkarılmış, bazılarının belleklerinin çatlaklarından giren ışık anıları gibi sunulmuştur. Bunun nedeni bu anlatıların kitaba konu olan Anakara (Türkiye) ve Öbüranakara'da (Yunanistan) yaşanan hak ihlallerinin aktarılmasının ötesinde dünya üzerindeki tüm topraklarda yaşanan hak ihlallerine tanık olanlar tarafından içselleştirmesidir. Güney Batı Avusturalya'da Aborijin arahnimuların da yazıcıya Türkçe konuştuğunu duyduğu zaman, aborijin müze görevlisinin kadının söylediği gibi "en azından kendi dilinizi konuşabiliyorsunuz". Belki de bir sonraki kitap onların anlatıları olur.
Anlatıların çözümlemesinde alışılagelmiş ana akım olmuş metin analizi, içerik çözümlemesi, söylem analizi kalıplarının sunduğu olanaklar kullanılmıştır. Ancak araştırmanın ana konusu, canlıların ve cansızların (kitaptaki diliyle hareketli ve hareketsiz canlıların) hakları ve haklarının ihlalleridir (en can alıcı şekilde "can yangısı" bölümünde okunabileceği gibi).
Yazımda farklı bir dil oluşturulmuştur. Bu dilin iki ana payandası vardır. Bunlardan birisi bütün anlatıcıların (toplam 20) kendilerinin seçtikleri bir hareketli ya da hareketsiz canlı olmalarıdır. İkinci ayak ise haklarını ve hak ihlallerini dile getiren anlatıcıların örümcekleridir (Yunanca arahnileri).
Hikâyeyi dinleyen, duyan bir dut ağacıdır. Dut ağacına yakınlıklarına göre anlatıları kuşlar, posta güvercinleri, evlerin arahnileri (örümcekleri) getiriler. O da biriktirir, mühürler ve katranlar... Unutturmamak için... Kitapta masalsı, mitolojik, epik denilebilecek temalar tekrarlar. Bu temaların en belirgini Mnemosini (bellek) ve Lethe'dir (unutuş/unutturma). Kitabın son bölümü olan atölye çalışmasında dut ağacının etrafına toplanır arahnimular. Zira dut ağacı Yunanca "mou" (mu) ekini kullanarak hitap eder onlara; benim örümceğim, benim kırlangıcım gibi. Üslubun iki ana payandasına ek olarak letrizm benzeri bir kodlama sistemi kullanılmış ve harf, hece değişiklikleri yapılmıştır. Mekân ve zaman, coğrafya ve kronolojiye bağlı olmaktan çıkarılmış, bazılarının belleklerinin çatlaklarından giren ışık anıları gibi sunulmuştur. Bunun nedeni bu anlatıların kitaba konu olan Anakara (Türkiye) ve Öbüranakara'da (Yunanistan) yaşanan hak ihlallerinin aktarılmasının ötesinde dünya üzerindeki tüm topraklarda yaşanan hak ihlallerine tanık olanlar tarafından içselleştirmesidir. Güney Batı Avusturalya'da Aborijin arahnimuların da yazıcıya Türkçe konuştuğunu duyduğu zaman, aborijin müze görevlisinin kadının söylediği gibi "en azından kendi dilinizi konuşabiliyorsunuz". Belki de bir sonraki kitap onların anlatıları olur.