"Gerçek bir kadın sevgili nedir, biliyor musun? Bir erkeğe bedenini veren ve erkeğin onu aldıktan hemen sonra, yollarda ve mağazalarda birlikte görüldüğü başka bir kadına gideceğini bilen kadın..."
Bir süre sonraysa, belki de başından beri var olan o mesafe. Kazanın şiddeti geçmiş. Bir gün, kim bilir hangi uğursuz gün, ansızın yorgun düştüğünüzü ve bir şeylerin değişmesi gerektiğini hissetmiş; duvarınıza basit bir adı olan eski bir film afişi asmışsınız: Her Şey Geçer.
"Gerçek bir erkek sevgili nedir, biliyor musun? Görülmeyen bir adam; kadının bedenine, yokluğunda onu ağlatan kokusunu bırakan; kadının bedenine giren ve tam da bu nedenle, yüzü olmadığı için unutulmayan bir karaltı, bir rüya..."
Geriye kalan hep bir akis, bir hayal, bir yüz, bu dünyadan göçüp gitmeden önce tanıyıp sevme lütfuna erdiğiniz, hayatınızın kadını ya da erkeği. Kah usul usul dinlenen bir kıvılcım, kah harlayan bir alev; yine de sonunda yanından uzaklaşmak zorunda kaldığınız, aşkın doğal süresine direnemeyen, hayalinizdeki yüzüne tutunmaya çabaladığınız, yasını tutarken kendi yalnızlığınıza ağladığınız.
"Bir kadınla bir erkek arasındaki uçurumu öğrenmek için uzaklaştılar birbirlerinden..."
Duygu Sapması, tarifi yazarda saklı, aşk hakkında mayhoş tatlı bir zehir. "Düşler, yolculuklar kadar hızlı," diyen Yves Simon, kendine özgü kırık üslûbuyla, duyguların doğal akışını anlatıyor; duyguların nasıl bir yerde tutunamadığını, durmadan kaydığını, sürekli yolundan sapıp kendine yeni rotalar aradığını...
"Gerçek bir kadın sevgili nedir, biliyor musun? Bir erkeğe bedenini veren ve erkeğin onu aldıktan hemen sonra, yollarda ve mağazalarda birlikte görüldüğü başka bir kadına gideceğini bilen kadın..."
Bir süre sonraysa, belki de başından beri var olan o mesafe. Kazanın şiddeti geçmiş. Bir gün, kim bilir hangi uğursuz gün, ansızın yorgun düştüğünüzü ve bir şeylerin değişmesi gerektiğini hissetmiş; duvarınıza basit bir adı olan eski bir film afişi asmışsınız: Her Şey Geçer.
"Gerçek bir erkek sevgili nedir, biliyor musun? Görülmeyen bir adam; kadının bedenine, yokluğunda onu ağlatan kokusunu bırakan; kadının bedenine giren ve tam da bu nedenle, yüzü olmadığı için unutulmayan bir karaltı, bir rüya..."
Geriye kalan hep bir akis, bir hayal, bir yüz, bu dünyadan göçüp gitmeden önce tanıyıp sevme lütfuna erdiğiniz, hayatınızın kadını ya da erkeği. Kah usul usul dinlenen bir kıvılcım, kah harlayan bir alev; yine de sonunda yanından uzaklaşmak zorunda kaldığınız, aşkın doğal süresine direnemeyen, hayalinizdeki yüzüne tutunmaya çabaladığınız, yasını tutarken kendi yalnızlığınıza ağladığınız.
"Bir kadınla bir erkek arasındaki uçurumu öğrenmek için uzaklaştılar birbirlerinden..."
Duygu Sapması, tarifi yazarda saklı, aşk hakkında mayhoş tatlı bir zehir. "Düşler, yolculuklar kadar hızlı," diyen Yves Simon, kendine özgü kırık üslûbuyla, duyguların doğal akışını anlatıyor; duyguların nasıl bir yerde tutunamadığını, durmadan kaydığını, sürekli yolundan sapıp kendine yeni rotalar aradığını...